08 Kasım 2022

Vahşi Kız Kardeş: Sithonia

Günlerden Pazartesi 16 Mayıs

Sithonia bakir, vahşi, yaban, yırtıcı ve kışkırtıcı... Baştan çıkarıcı... Çıldırtıcı ve aynı zamanda sakin, huzurlu, teslim olunası... 

Öğle saatlerinde otelden ayrılırken böyle bir tanımlama yapacağımızı asla düşünmezdim. Ama gerçekten de gezdikçe, gördükçe, hissiyatlarım bunlar oldu. Yarımadayı doğudan başlayarak gezmeye karar verdik, böylece en ünlü sahiline ilk önce gidecektik. Öğlede sonra plaja, kuma, denize, maviye, yeşile doğmaya niyetliydik. 

Öyle de oldu. Yol boyu bir kaç karavan parkı henüz sezon açılmadığı için izin alarak gezdik ve belleğimize kazıdık, gerekli notları aldık ve yola devam ettik. Latoura sahilinden başlayan gezimiz yarımadayı tam tur dönerek, Yeni Marmara'da son buldu ve Nikiti üzerinden otelimize dönüş yaptık. 

Günün bonusu Portakalli kumsalındaki deniz keyfiydi ki, patika ve tozlu orman yollarından vardığımız koya, gele gele buraya mı geldik diyenler, denizi ve kumsalı görünce, yarın gene geliriz di mi diyerek ayrıldılar... Ah ah... Tur rehberliği de zor zanaat valla. 



























Günün batmasına daha çok var, tüm burnu dönüp böylece yarımada turunu güne sıkıştırıp, ertesi güne bir deniz, kum, güneş anı daha  planlıyoruz. Bu adada adım başı kamp yerleri var, henüz açık değiller, hızlıca ve bir o kadar aheste sezona hazırlanıyorlar. En tepe noktada manzara molası veriyor, nihayet burnu dönüyor ve Neos Marmaras'a doğru yol alıyoruz. Bu bölgenin en büyük şehirlerinden biri. 3000  kişinin yerleşik olarak yaşadığı bu şehirde yaşam nispeten daha hızlı akıyor. Kalabalık hissediliyor, barlar, çarşılar ve sokaklar insan ve araba dolu. Sahile, limana doğru iniyoruz Soluklanıp, birer kahve içiyor ve eve dönüyoruz. Yarın için hepimiz biraz daha fala sabırsızız. 


















04 Kasım 2022

Afilli Bir Köy: Afitos

Günlerden Pazartesi 16 Mayıs

Sabah erkeni...

Afitos kurulduğu tepeden denize bakan yamacından aşağıya giderken, taş evleri ve Arnavut kaldırımlarıyla bizden geliyor bize Afitos. Öylesine bizden ki, kendimizi birden İzmir'in Rum Köylerinde ilerliyormuşuz gibi hissediyoruz. Bizden derken, aslında ne kadar da onlardan diye düşüne koyalım, tepeye kurulu bu köyü seviyoruz. 1800'lerden kalma bir kilise var meydanda; Aya Dimitri Kilisesi, neredeyse meydanı kaplayan bu kilisenin etrafında hayat var. Falezlerin kenarından denize nazır manzaraları ile restoranlar ve barlar sıra sıra. Sonradan öğreniyoruz ki buraların keyfi,  yaz aylarında gerçekleştirilen Afitos Festivali zamanında daha iyi çıkıyormuş,, kısmet, belli mi olur, bir yaz festival turu yaparken buraya bir kez daha gelmek de nasip olur. 

Sabah erkeni çıkınca yola, Afitos sahilinde kahvaltıya karar veriyoruz. Maviş sağolsun, evimiz sırtımızda, mutfağımız her daim hazır.  Kahvaltı sonrası yamacı tekrar çıkıp köyün içinde uygun bir yere park ediyoruz. Sonrası sokaklarda kaybolmak. 



































Afitos sonrası yolumuz Halkidiki'nin tam ortasında yer alan kız kardeşlerin en yabanisi Sithonia. Planı tüm adayı gezmek üzerine kurguluyor ve hemen yarımadanın kuzeyinde yer alan Metamorfossi'de konaklamak üzere iki otel belirliyorum. İlki epeyce lüks, havuzlu ve kahvaltılı, sezon dışı olduğu için bizim istediğimiz apartlar ne yazık ki kapalı, sadece oda kahvaltı olan otel odaları da bu gezinin amacıyla örtüşmüyor. İlgilerine teşekkür edip, diğerine doğru yürüyoruz. Kasaba küçük, sevmli ,sırtını çam ormanına yaslamış, önü derya deniz. 

Diğeri zaten öyle sımsıcak ki, ilkinin pabuç çoktan damda. Ah güzel Anna, resepsiyonda bizi öyle bir karşılıyor ki, öyle sıcak ve içten, kayıtsız kalamıyoruz. En güzel iki odalı suiti bize gösteriyor. 2 gece burada kalacağız. Gürcü Anna, 15 yıl önce gelmiş buralara, sonra da kalmış. Türkleri çok seviyor,  öyle ki yol yorgunu bize, ikramlıklar hazırlayıp bir de kahve getiriyor.  Türkiye'de yayınlanmış dizileri seyrediyor, hastası resmen, bizden dizileri bilen çıkmıyor, en son Muhteşem Süleyman ortak bir konu oluyor, öğrendiği kelimeleri ve hatta cümleleri sıralıyor. Bazen gülüşüyor, bazen çokça şaşırıyoruz. 

Sabah erken yol almanın ödülü, yorgunluk kahvesi sonrası kendimizi Sithonia'nın vahşi doğasına bırakmak olacak, iki gün boyunca deniz, kum güneş...

Küçük bir ipucu bırakıp şimdilik kaçayım. 



Öğle saatlerinde varacağımız ve hiç ayrılmak istemediğimiz Portakalli Beach'te görüşmek dileği ile...