11 Haziran 2022

Neraida üzerinden Kalambaka

Günlerden Pazartesi 2 Mayıs 

Sabah erkenden yoldayız. Bugün, bu gezide belki de bizi en heyecanlandıran noktalardan birine varacağız: Meteora.  

Ama öncesinde Sırp Köprüsü'nden geçeceğiz. Buraya yaklaşık 3 saatlik bir yolculuğumuz var ve yağmur bu sefer yakamıza yapışacak gibi, korkumuz yok, hazırlıklıyız. Sklarē'den aldığımız börekler yolculuk için gene yancı posizyonunda, çay için Stanley fullendi, kahve için press göreve hazır, her seferinde mutfak bölümündeki çekmecede unutulan beyaz, yeşil ve bilumum bitki çayları da iç çekmecede hazır. Akşamın lezzeti daha çok su götürecek belli, şarkılı, türkülü yolculuk üzerinde iki göl var: Limni Volvi ve Limni Koroneia. Otobandan ayrılıp, gölleri güney hattından geçmeye karar veriyoruz. Selanik bir önceki gezi rotamızda olduğundan ve belki dönüşte de uğrayacağımız için transit geçeceğimiz bir nokta olacaktı, ama yol her türlü süprize gebe tabi ki.

Sabah hazırlığı sırasında fark ettiğimiz ve konforumuzu epeyce etkileyecek 12v ile şarj olabilen buzdolabı şarjının jak kısmında bir sorun var. Selanik iyi bir çözüm noktası olabilir düşüncesi hakim olsa da farklı bir pratik çözüm ile bu fikirden vazgeçiyoruz ama bir kere girdik Selanik'e. Merkezde yer alan sanayiye doğru yol alıyor, 1 Mayıs ertesi resmi tatile dikkate almadığımız için kapalı olan kepenklere derdimizi anlatıp, bütün haklarımızı bulduğumuz çözümden yana kullanıp geldiğimiz gibi hızla yola revan oluyoruz.


Göl manzaraları birbirinden güzel olunca, orada burada dura kalka yol alıyoruz. Çiçek yetiştiriciliği bölgesinden geçiyor olmalıyız, her yerde hummalı bir hazırlık var. Yol boyu fotoğraf çekimi için durunca, rehberim herşeyim kendim geriliyorum. Ama öyle bir manzaraya var ki dur demesem olmaz, diyorum. 


Nihayet 4 saat sonra Neraida'dayız. Google işleri inanılmaz kolaylaştırıyor. Burada olma amacımız, yorumlarda denk geldiğim şu not:

Yunanistan'ın en uzun ve en etkileyici köprülerinden biri olan 1.372 metre uzunluğundaki Sırp Köprüsü, Neraida köyünden gerçekten geçmeye ve hayranlıkla bakmaya değer! Köprü, Kozani - Larissa Ulusal Karayolu'nun bir parçasıdır ve Kozani'nin 15 km güneydoğusunda ve Sırbistan'ın 7 km kuzeybatısında yer almaktadır. 6 Kasım 1976'da, Aliakmonas nehri üzerinde Polyphytos'un yapay gölünün oluşturulduğu zaman açıldı. 1972 yılında inşaatına başlanmış ve 1975 yılında hizmete girmiştir. Gölün oluşumundan önce temelin yanı sıra inşa edilmiş 27 dev sütundan oluşmaktadır. Ancak bu köprü, baraj ve yapay göl inşaatından önce inşa edilen önceki 4'ü ile bu noktada üst üste 5. sırada yer alıyor. İlk köprü, kaynaklara göre 1884 ile 1890 yılları arasında inşa edildi. 1941'de Müttefikler tarafından Almanların geçmesini önlemek için patlatılan metal bir köprüydü. Almanlar da, Fardykampos savaşında yardıma gelen İtalyan birliklerini geciktirmek için gerillalar tarafından tahrip edilen ahşap bir köprü inşa ettiler. 1953 yılında metal köprüyle değiştirilen üçüncü köprüyü arka arkaya yapan İtalyan mühendistir.

Köprüden geçeceğiz ama ilk önce manzaraya doyalım niyetindeyiz. Köye doğru çıkarken buranın bir hayli kalabalık olmasını, özellikle yereller tarafından gezilecek görülecekler listesinde olması ve elbette 2 Mayıs nedeniyle tatilini değerlendirenlere bağlıyoruz Hava kapalı ama henüz yağmadı. Yağmurluklar ve ne olur olmaz şemsiyemiz ile Maviş'i uygun bir yere park edip, başlıyoruz köyü keşfe. Manzara doyumsuz, üstelik henüz köprüyü görmedik bile.  


Köy şirin evlerden, cafelerden ve sonsuz manzara vaad eden resturantlardan oluşuyor gibi. Akışı takip edip, köprüyü göreceğimiz kilise bahçesine doğru ilerliyoruz. Henüz yağmur yağmıyor.  


Köprünün görüntüsü öyle büyüleyici, babam bu manzara karşısında teslim oluyor. Her köşesinden fotoğraf çekiyor, video kaydı alıyor ve "iyi ki" eklemişiz bu rotayı diyoruz. Yağmur henüz yağmıyor. 

Köydeki yürüyüşü tamamlayıp dönüşe geçtiğimizde yağmur çiseliyor ama dedim ya ekip hazırlıklı. Mavişe varıyor, çiseleyen yağmur altında birer kahve içip köprüden geçmek için yola koyuluyoruz.  Köprüden araçlar tek şeritte ilerliyor ve trafik ışıklarının geçmelerine izin vermesini bekliyor, bu deneyim için heyecanlıyız. Belli sayıda araç geçicine izin veriliyor. Çok bekler miyiz derken, karşıdan tek şerit geçit töreni edasıyla gelen araçları fark ediyoruz. Az sonra sıra bize gelecek ve Polyphytou Gölü üzerinde yer alan bu tarihi köprüden biz de geçeceğiz.

Meteora'dan önce Larissa'ya uğrayacağız. Larissa, yaklaşık 2 saatlik bir mesafede. Larissa'da gezmek istediğimiz iki yer de tatil nedeniyle ne yazık ki kapalı ama Larissa'nın veya Yenişehir adıyla anılan kenti vikipedi bilgilerine göre Osmanlı Devleti döneminde Balkanlar'ın en önemli merkezlerinden biri olduğundan ve 1924 Nüfus Mübadelesi öncesinde yoğun bir Türk nüfusun yaşadığı notu nedeniyle gezmek istiyoruz. Aynı notta okuduğum son cümle ise, "Yunanistan iç siyaseti açısından, Yunanistan Komünist Partisi'nin geleneksel bir kalesidir." gezmeyi planladığınız iki noktayı kesinleştirmemize neden oluyor. Ah bir de 2 Mayıs'ın tatil olmasından mütevellit her yerin kapalı olacağı bilgisine sahip olsaydım iyi olacaktı. Böylece, Atatürk 'ün annesi Zübeyde Hanım 'ın mezar taşının da bulunduğu "Diachronic Museum"u ve "National Resistance Museum" u gezemeden, arkeolojik verilerde  Taş devrinden beri yerleşim birimi olan Larissa'yı ne yazık ki, şehrin meydanına bakan sokağa Maviş'i park ettikten sonra koşar adım meydanı görüp terk ediyoruz.  Larissa'ya hakkını teslim edemedik, üzgünüz, ama kesinlikle bir kez daha geleceğiz. Tek tesellimiz, hala yağmur yağmadı. 



Şehirdeki hızlı tur sonrası Meteora'ya doğru devam ediyoruz. Yaklaşık bir saat sonra beş gibi evde olma planımız tıkır tıkır işliyor. 





***

Şuraya gezmekten pek memnun yolda4yolcu koyalım.






 

8 yorum:

  1. Çocukken en büyük keyfim köprüler ve köprü geçmekti... dolayısıyla fotolara bakarken ilk köprüye atladım. Bir de Saga'cığım var benim izledin mi bilmiyorum, onun dizisinde İsveç-Danimarka arasında var benzeri bir köprü, şeklen tabii. Köprü geçmek neden kısmına değinmeden bırakmim ama... çünkü gittiğimiz yollar toprak ve engebeli olurdu ama her köprü beton ve asfalt olduğundan üzerinden kaymak gibi geçmek sanki nefes olurdu:) Ne komik zevklerim var benim di mi ama... çocukluğum işte.

    Yazıdan çok keyif aldığımsa kesin demek:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O köprünün fotoğrafını görüp vuruldum ben de, dedim oradan da gidilebilir ;) Oldum olası severim köprüleri, bağlıyor ya iki yakayı birbirine. Hele o mühendislik harikası Öresund Köprüsü, orayı diyorsun değil mi? Bir gün geçmek mümkün olur umarım.

      Sil
  2. Ne kadar güzel iç açıcı manzara :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle öyleyd Siyah Beyaz. Havanın açık olduğu bir zamanda kim bilir nasıldır :)

      Sil
  3. Gidip gelip okudum, fotoğraflara baktım. Devamını beklemedeyim. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah ah gidip gelip anca bir iki cümle ekliyorum, nasıl bitecek bu yazı dizisi hiç bilmiyorum :))

      Sil
  4. Aradan iki hafta geçmiş. Lütfen devamını da yaz en kısa zamanda. Sonra detayların sırası karışabilir ya da unutulabilir. İleride okurken tam keyif alıp mutlu olmak için yazmak şart. Kendimden biliyorum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Zeugma dediğin öyle doğru ki, unutuyor insan. Yazdım yazmasına da son okumasını yapmadım diye bekleyip duruyordu yazı Neyse ki bugün gene de son okuması olmadan yayına verdim ki, devamı daha çabuk gelsin.

      Sil

An'a kazınandır senden bana kalan...
ANLAMLIDIR...

Teşekkür ederim sımsıcak yürekten bir tebessümle...