13 Kasım 2007

...

İÇİNE ATMAK

Bugün biri fal baktı bana. İçine atmışsın dikkat et taşmasın dedi.
Psikolojik olarak seni zorlayacak bir birikime dönebilir atamadıkların.
İnternette arama yaptım. “içine atmak”
Aşağıdaki tanımı buldum.

“Konuşamamak, anlatamamak, paylaşamamak, haykıramamak, hep susmaktır.
Dışarı atılacağı anı hissedersiniz. Sığmıyordur içinize.
Boğazda bir yumru ve ardından gözlerin dolmasıyla başlar.
Hüngür hüngür ağlamaya başlanır. Dışarı atıldığı zannedilir.
Yine tek kelime çıkmamıştır ağızdan, hıçkırıklar dışında.
Gözyaşlarını çözen şifre olmadıkça bilinemeyecektir.
Yine içinize atmışsınızdır aslında.”

Ne güzel bir tanım değil mi?

Size de öyle olmaz mı?
İçiniz sıkışır.
Bilinmeyen boğar sizi.
Gözleriniz dalar…
Uzaklara bakarken boş boş…
Ağlamaya başlarsınız.
Ağla açılırsın derler.
Ağlama değmez derler.
Siz içiniz katılıncaya kadar ağlarsınız.
Bazen bir dosta sığınırsınız.
Bazen bir film seyredersiniz.
Bazen soğuk bir “Nesquik” içinizi ısıtır.
Bazen hiç beklenmedik bir el sizi sarar.
O elin sıcaklığını içinize atarsınız.
Tam da o sırada gözünüze sabun kaçar ağlarsınız.

12 Kasım 2007

BURADAYIM

Çok zaman olmuş yazmayalı.
Kaç kez kızdı arkadaşlarım neden güncellenmiyor bu site hayat durdu mu diye?

Durmadı ama zamana ihtiyaç vardı.



NELER OLDU ÖZETLEMEK GEREK...



  1. Mesela yeğenim doğdu. Adını benim evimde sımsıcak Ege'den aldı.



  2. Kardeşim geldi harika bir yaz tatili yaptık. Annem, babam ve kardeşim karadeniz turu yaptı.


  3. Biz de kızlar grubu olarak Çeşme de keyif yaptık.



  4. Ben İstanbul'a gittim.

  5. Şuşum Bursa'ya geldi.



  6. Ben yüksek lisansa başladım.
  7. Nihan'ın bir blogu oldu. http://www.pastanino.blogspot.com/

Günler günleri kovaladı.

Sonra bir gece dolunay oldu.

Dolunayda yapılan piknik herşeyin sonu ve bir şeyin başlangıcı oldu.

İçilen şarap yüzümde bir gülümseme oluşturdu.

Aldığım bir haber içimi burktu.

Doğancıda kuru bir ağaç tüm heybeti ile bana bir şeyi hatırlattı.

"BEN BURADAYIM"