KAMPANYANIN TADI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
KAMPANYANIN TADI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Ağustos 2010

Çığlığa Uzat Elini


bir çığlık duyuldu derinden,
günler sonrasıydı
toprak ananın koynundaydı çocuklar
biri çığlık attı
KURTARIN BENİ
henüz vaktim gelmedi

büyümeli çocuklar
şairin de dediği gibi, şeker de yiyebilmeli
eksik kalmamalı
ne defterleri ne de kalemleri

oyunları olmalı oynayacak
yarınlara umutları; onları ayakta tutacak

haydi!
 sen de uzat elini
ister bir kalem ol
ister bir kağıt
becerebiliyorsan, bir umut ol!
tut ellerini















haydi
duy çocukların sesini









yonca

04 Aralık 2009

YARINLAR İÇİN




Noel Babanın geyiklerini anlattı komşu teyzeye gelen şehirli çocuk bana... Ondan ne istersen kızağına koyar, istediklerini getirir sana dedi...
Noel Baba yok ki bizim buralarda dedim...
Şaşırdı... Noel Baba her yerde vardır dedi. Yeni yılın geldiğini haber verir...
Yeni yıl nedir ki dedim...
Yeni oyuncaklar, yeni kıyafetler, yeni yarınlardır dedi...
Sevindim... Ellerimi çırpmak istedim mutluluktan, ses vermediler onunkiler gibi...
Koştu camı açtı bana, bak sizin buralarda da kar yağıyor dedi, bu iyiye işaret...
Neden ki dedim...
Geyikler karda kızakları çekerler, kar olursa kızak kayar gider, böylece taşıyacakları hediyeleri de çok olur. Bak gördün mü kardan adamı?
Ben de bakmak istedim kardan adama, koşmadı ayaklarım onunkiler gibi, göremedi gözlerim kardan adamın havuçtan burnunu, kömürden gözlerini... Duymadım karın toprakta erirken çıkardığı sesi...
Neden ağlıyorsun diye sordu şehirli çocuk bana...
Bizim buralarda kar kötüye işaret dedim, yollar kapanır, umutlar kararır, donar küçük çocukların yarınları büyük çığların altında... Senin Noel Baba'na söylesem getirir mi bana ellerimi, peki ya gözlerimi, olur mu benim de senin gibi yarınlarım dedim...
Olur dedi... Önce inanmalısın onlarsız yarım olmadığına, bilmelisin eksikliğin değil var olmamaları...
O gece sabaha kadar dua ettim Allah'a, aracı ol bana, Noel Baba duysun sesimi diye... Ertesi gün koşarak gittim, komşu teyzeye, şehirli çocuğun yanına. Gitti dedi komşu teyze, şehre döndü. Günler günleri kovalarken, bir çığ düşmüş; 10 kişi kalmış altında, yukarı köyden akrabalardan da varmış aralarında. Anam ağlamaklı geldi yanıma: Oku dedi, büyük şehirlere git, kurtar kendini... Dayanırım uzaklarda olmana.
Sessiz kaldım, içimden; Ah anam dedim... Yok ki bizim buralarda Noel Baba...


Üç ay sonra aylardan Aralık...

Kapı çalındı, bizim köyün muhtarı Ahmet'e bir paket var dedi. Büyük büyük bir paket... Şehirli çocuk göndermişti. Annem açtı paketi, içinde onlarca gömlek, kazak, pantolon, çorap, ayakkabı vardı, bir de el yazısı ile eklenmiş bir not.


Sizin oralar uzak diye, duymaz belki dedim Noel Baba oralardaki çocukların sesini... Görmez belki yüreklerinizin güzelliğini... Vermez belki istediklerinizi... Arkadaşlarınla paylaşırsan sevinirim sana gönderdiklerimi. Yarınlara umut olmasa da bugünlere gülümseme olsun hediyelerim. Hepinize daha iyi bir yıl dilerim...


İmza: Şehirli Çocuk



Ağladı anam sicim sicim, titrek eliyle çıkardı bir bir kutudan giyecekleri, ayırdı bir bir boylarına, bedenlerine, numaralarına göre gelen hediyeleri... Bunlar Nezifegillerin büyük oğlanla kıza, bunlar Karamanların gelini Ayşe'nin torunlarına... Anneme göstermeden gözyaşlarımı, koştum gittim arkada bahçeye, bahçenin odamdan görünen bir köşesine bir kardan adam yaptım kendime, yaptım havuçtan bir burun, kömürden kara gözler, şehirli çocuğun hediye ettiği  kaşkolu doladım boynuna; üşümesin istedim... Döndüm odama, uzandım yatağıma, bakarkan uzaklardan gelen şehirli çocuğun bana verdiği yarınlara, ilk defa duydum toprağa değen kar tanesinin sesini... İlk defa...

______________________________________________________________________




Ve başka bir Şehirli çocuk; uzaklardan, çok uzaklardan devam ediyor hediyeler dağıtmaya... Belki o bir Noel Baba değil ama çocukları duyuyor, dinliyor yüreklerinin sesini, biliyor nelerin onları mutlu edeceğini... Bir göbeği yok kaşıdığı kahkahalar atarken ve kızağını çeken geyikleri ama kocaman bir yüreği var, hayatta yapmak istedikleri... Ve gördüğünde mutlu çocuk gülümsemelerini hayata sımsıkı sarılan sıcacık elleri var...

Bu sefer yükü ağır olsun istiyor, sırtında taşıdığı çantası dolsun taşsın... O çantaya iki parça da ben eklemek isterim diyorsanız, çocuk gülümsemesi gözlerimin görebileceği en güzel manzaradır diyorsanız, elimi uzatmak bir çocuğun elini ısıtmak benim de istediğim diyorsanız; buradan bir TIK ile, Noel Babanın bile ulaşamadığı diyarlara gidersiniz... Taaaaaaa Adıyaman'a...

_____________________________________________________________________

03.Aralık.2009 Dünya Engelliler Günü / Destek olmak için BU SAYFAYI ziyaret edin...

03 Kasım 2009

BİR FISILTI / AYDINLIK İÇİN

Rüzgar değildi, hayır kesinlikle bir rüzgar değildi ama içimi ısıtan bir esintiydi. Fısılda dedi... Sadece fısılda... Duymazlar ki dedim... Ben şimdi nadasa bırakılmış bir toprak parçasıyım... Çoçuk parkındaki terk edilmiş salıncakta kurumuş bir yaprak... Terk edilmiş kasabanın kilisesindeki çan... Kendi içine kaçmış cılız bir ses... Sesim çıkmaz ki... Dene dedi... Atamız için dene... Severek ve sevinerek dedim. Çünkü bilirim ve inanırım ki; aydınlık fısıltılar çoğalırsa kaybolur karanlıklar...






ALTINA İMZAMI ATARIM...

"Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır."



Daha önce gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk projelerinde de elimden geldiğince destek vermiştim ama bu seferki bir sosyal sorumluluk projesi değildi... Bu sefer hedeflenen tek ses olmaktı, tek yürek... Bugün Cumhuriyeti yaşıyorsak onun önderliğinde dökülen kanlara da sahip çıkmaktı.  Bugün Cumhuriyet türlü çeşitli oyunlarla yara alıyorsa, işte tam da hedeflenen CUMHURİYETE sahip çıkmaktı.

Cumhuriyete inanıyorsanız, ben bir bireyim diyorsanız, size verilen hakların tek tek elinizden alındığını düşünüyorsanız, eskiden kardeştik ne oldu bize diye soruyorsanız,  BİR MİLYON KALEM EDİTÖRLERİNİN BAŞLATTIĞI KAMPANYA DESTEĞİNİZİ BEKLİYOR...

19 Ağustos 2009

KURŞUN ASKER Mİ KURŞUN KALEM Mİ?

Topladım kurşun kalemlerimi, her birinden kurşun asker yaptım kendime, oynadım saatlerce...

Ne şanslı çocuktum ben, hem boya kalemlerim oldu benim, hem renk renk boy boy yazı kalemlerim; karası oldu, kırmızısı, ucunda püsküllüsü, yanından çıtçıtlısı... Bazısını rengi için aldım, bazısını süsü için, bazısını Ayşe almış diye, bazısını sınıfın yakışıklısı Mustafa'da var diye...

En büyük heyecanım okul açıldığında koşa koşa kırtasiyeye gitmek olurdu. Ah o defterler, ah o silgiler, ah o beni benden alan kalemler... İhtiyaç kadar alınacaktı. Öyle öğrenmiştim annemden babamdan, ihtiyacı belirleyen neydi ki...? Zevkim mi, kullanma ve tüketme sıklığım mı, kendimi sınıfta bir gruba ait hissetme duygum mu? Daha çok yazmak mı, daha çok silmek belki...


Sahi, ihtiyacın kadarı kim belirliyordu?


Ne şanslı çocuktum ben, yazmak için kalemi olmayan çocuklara göre, hep ihtiyacım kadar defterim, kalemim, silgim olmuştu.


Çok ihtiyacı olup da bir tanesine bile sahip olmaktan mutluluk duyanları okudukça, gördükçe, topluyorum kurşun kalemlerimi, başka çocukların da kurşun askerleri olabilsin, kurşun gibi yazılar yazıp, farkında olmamızı sağlasınlar diye...
Bir toplumun en güçlü silahının; okumak, yazmak ve anlamak olduğunu bildiğimden beri topluyorum kurşun kalemlerimi, daha güçlü bir toplum olabilelim diye...







07 Ağustos 2009

BİR KALEM BİR DEFTER


Annemin doğduğu yerdi Balıkesir, severdim. Dursunbey İlçesi'ni ise hiç duymamıştım. Mail geldiğinde dikkatimi çeken haliyle tanıdık olandı ve okudukça daha da tanıdık gelecek kelimelerle karşılaşacaktım: 1M, pino, kampanya, çocuk, köy, defter, kalem...

Nereden çıktı Dursunbey diyenler için, önce Dursunbey İlçesi hakkında kısa bir bilgi:


Dursunbey Balıkesir'e bağlı şirin bir ilçe. Batıda olmasına rağmen 640 rakımlı, engebeli bir coğrafi yapısı var. İlçe ormancılık, tarım ve hayvancılıkla geçiniyor. İlçenin Balıkesir il merkezine uzak olması (70km) yüzünden özellikle eğitim ve sağlık alanında sıkıntıları var. Uzun yıllardır süren öğretmen açığı ilçenin bakanlıkça "zorunlu doğu görevi" kapsamında değerlendirilmesi sayesinde kısmen giderilmiş. 103 tane köyü olan ilçede taşımalı eğitim uygulandığı için 33 tane ilköğretim okulunda eğitim veriliyor. Bu okullarda yetkililerle birlikte 3003 adet fakir öğrenci tesbit ettik. Bu öğrencilerin bir kısmı Yatılı Bölge okulu ve 200 kadarı ilçe merkezinde.
DURSUNBEY VE KAMPANYA...


Gönül yolculuğundaki duraklarını, çocuklar için çoğaltan Bir Milyon Kalem; her çocuğun bir kitabı olmalı kampanyasının başarısı ve katılımcıların destekleri yeni bir kampanyaya ışık tutmuş: 33 köy, 3033 çocuk için el ele

Gülümseten çizgileri ve yüreğini koyduğu renkleri ile Pino tarafından hazırlanan logoyu duyurabileceğiniz bütün platformlara koyabilirsiniz.

Şimdi hepimiz için el ele verme zamanı...



Haydi sen de uzat elini...


04 Haziran 2009

KONUŞAN KELİMELER İŞİTEN YÜREKLER








La Paragas'ın harika hizmeti; ‘Hayırlı Bir İş’ ile başlayan sesli blog yazıları fikri, görme engellilerin de blog dünyasının bir parçası olmasını amaçlıyor…

‘Tüm engelleri aşan bir tam olmalıydık’ ortak fikrinde birleşen bloggerlar;
Buraneros, Uzağa Giden Kadın, Bugünü Yaşama Arzusu, Kırmızı Günlük ve Evrenin Dünyası; fikre logo desteğini esirgemeyen Pinonun Yeri, teknik destek konusunda araştırmacı Erkan Bal ve fikri duyar duymaz sahiplenip, sitelerinde duyuran Kara Kalem, Ateş Böceği, Persona Non Grata, tutsak, delfina, Hayat İzlerim ve Gereksiz Yazar'la giderek çoğalıyor olmanın heyecanı ile bugün sizlere de soruyoruz:

Sizce de harika değil mi?

Ben fikri sevdim diyorsanız…
Fikir sahibinin izni var kulaktan kulağa yayılması konusunda...

Kendi sesinizden ya da sevdiklerinizin sesinden yazılarınızı bloglarınıza ekledikten sonra ‘konuşan kelimeler’ etiketi ile etiketlemeniz, yarınlarda oluşabilecek bir ortak blog platformunda buluşmamızı kolaylaştıracaktır diye düşlüyoruz….

Peki benim blogumda sesli kayıt olduğu nereden bilinecek diyorsanız, logoyu kullanmaya ne dersiniz?

Kararsız kaldım ne olur ki bunun sonu diyenlere, beyaz yavru tavşanın niyet kâğıdını okumaları tavsiye edilir...

Konuşan Kelimeler İşiten Yürekler

Kulaktan kulağa oyununun gönüllü bir oyuncusuyum ben
Benim yüreğimden gelen senin yüreğinden duyulduğu gün
Gönülün gördüğünde buluşup
Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırında paylaşıyor olacağız hayatı…



Konuşan kelimelerin işiten yüreklerini çoğaltmak için
Biraz daha beklemek mi yoksa bugün hemen seslenmek mi?

________________________________________________

24 Mayıs 2009

SESLİ DÜŞE KALKA KAHVALTI







Buradan da ulaşabilirsiniz...



Güzel bir fikrin, heyecanı ile ilk kayıt...
Dilerim ulaşması gereken yerlere ulaşır da
benzer heyecanlarla dolup taşar gece...


Fikrin sahibine teşekkür ve sevgiler...