Halkidiki etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Halkidiki etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

08 Kasım 2025

Hayat - Limon - Selanik - Halkidiki

Hayat sana limon verirse, limonata yap..

Eylül ayı 53 yaşımın tuhaflıkları ile geçti. Evren'e mesajı yanlış mı iletmiştim.

Sözlerim gerçeğim mi olmuştu.  Kötü şansın belini kırmaya yetmeyen bir havan hikayesi var ki, tuhaf yetersiz bir kelime gibi. 

Her şey Temmuz ayında Antalya'daki düğünde başladı.  10 yıllardır süre gelen "beni bir gezdirmedin halam" cümlesi birden yerini buldu. Gezdiremedim!

"Oy oy oy... Yedi beni.... Ömrümden deli deli...*

Beni tanıyanlar bilir ki, gezmek deyince de ben! Detaycı, planlı, titiz biriyimdir.  Kusursuz olmasa da,  eksiksiz olsun isterim. 

Gün gün,  saat saat bütün rotayı alternatifli çıkarır,  yürüyüş mesafelerine kadar not alırım.  Kalacak yer için 3 nokta, yemek için 2 nokta, alternatif kafe ve şarap mekanları, bira içilecek yerler gibi detaylar eklerim. Tarihi yerlerin özelliklerini not ederim ki tur operatörü edasıyla meseleye yaklaşabileyim. Öyle bir excel tablo çıkarırım ki aklını çıldırırsın. 

Olacak iş değildi ama oldu, olması gerekiyormuş ki oldu! Benki, defalarca birlikte gideceğimiz insanlara pasaport kontrolü yaptırır, pasaport son süresi baktırır, ikna olmaz fotoğraf falan isterim, kendi pasaportlarımıza bakmamışım iyi mi?

Günlerden Cumartesi, halamgiller Antalya'dan sabah 5 gibi çıktı, Pazar sabah da biz çıkacağız, haliyle Maviş düğüne hazırlanır gibi yola hazırlanıyor. 

Bende bir bayram havası, çocuk telaşı, yüzümde bir gülme var, sanırsın yaradılış. 

Kıymetli evraklar kutumdan çıkarttım pasaportları, bir gün önce yaptırdığım yeşil pasaport - araç vizesi evrakı- ve yol notlarım ile birlikte koydum su geçirmez çantama. Sonra bir şey dürttü beni, aldım elime pasaportu... Baka kaldım... Kaldım yani... Öylece aktı göz yaşlarım... Tam bir hayal kırıklığı olacaktı halamgillere az sonra telefonla vereceğim haber: Pasaportlarımızın son kullanma tarihi tam 1,5 geçmişti. 

Pandemi, ev yapımı derken, 10 yıl sandığım pasaportlar 5 yıllık olduğundan, geçip gitmişti zaman ve evet ardına bile bakmadan. Eee mübarek kardeşim, pasaport bu bilmez bakmayı da sen ne ayak diye sordum kendime: kontrol manyağım ölmüştü bir yerde ve ben cenazesine bile gidememiştim. 

***

Geldiler, pazartesiyi bekledik, İzmir Nüfus Müdürlüğü'nde aldık soluğu, evrak istediler, Bursa'dan evrak istedik, geldi, teslim ettik formları, hadi hayırlısı dedik, teşekkürler ettik, çıkarken çarşambaya elinizde olur dediler, daha o gün 4.45'de ret geldi, bekledik salı olmasını, gittik yeniden İzmir Nüfus Müdürlüğü'ne,  evrak uygun değilmiş dediler, bir kez daha evrak istedik, farklı bir yöntemle gönderdiler, böylece bir kere daha evrak verdik, bir kere daha başvuru yaptık, çıkarken oldu dediler, perşembe elinizde olur dediler, olmadı, adamdı, telefondu, acildi, mağduriyetti derken, cumartesi ptt kargodan aldık pasaportları ve çıktık yola... Günler de boş geçmedi aslında, bildiğin İzmir'de turist olduk. İyi de oldu. Güldük, çok güldük... Şok da olduk, hem de ne şok! Okey oynadık geceleri, kumarına, öyle boş yok bizde... 

***

Yunanistan'a daha önce de gittik, defalarca, Halkidiki bölgesine ikinci gidişimiz olacak. Rota belli, deniz, kum, güneş ve biraz tarih, Selanik ve civarındayız 6 gece 7 gün. Oh mis!

***

Gidiş dönüş, 1997 km'lik yolu kesintisiz gitsek 24 saat gösteriyordu Google, biz 6 gece 7 gün doya doya gezdik rotadaki koyları, köyleri, kasabaları...


***

İlk haftayı İzmir'de geçirdik. Çeşme, Alaçatı, Urla, Arkas Sanat Merkezi, Agora, Kemeraltı, Alsancak, Güzelbahçe,  balık ekmek keyfi, deniz molaları, Özbek, Sığacık, gün batımları... Dolu dolu bir İzmir ve çevresi haftası oldu. 







Stresli bir haftayı geride bırakıp Cumartesi asıl hedefimiz için yola çıktığımızda yüzlerdeki mutluluğu gösterebilseydim keşke size... Zafer nidaları çınlıyordu her kilometrede. 

Rota oluşturuldu ama keskinlik yoktu. Açık uçlu bir rotaydı, özgür ve planlı bir plansızlıkla gezdik. Kah orada kah burada değildik ama, alternatifleri iyi değerlendirdik.  Her gün başka bir durak, her durakta başka plajlar... Yunanistan denince, doğa, tarih, deniz kum, güneş... Tanıdık geldi mi? Peki tüm bunların ücretsiz olması da cabası. Üç tarafı denizlerle çevrili yurdumda deniz balığını rüyasında görüp, çiftlik balığını bile sayılı günlerde tüketen yurdum insanına ülkenin parası 50 katı iken bile kurduğun  sofranın bugün benim diyen balık restoranının 3'te 1 fiyatına kurdurduğunu anlatamazsın, diğer bir çok şeyi anlatamadığın gibi. Ekonomik olarak sıkıntılı bir dönemde olmamıza rağmen ilaç gelen rotadan kalan anıları fotoğraflara sığdırdık bir de anımsarken yüzlerde oluşan tebessüme. 


***



















***

Gelelim havan hikayesine; taş bir havanım var, yıllardır kullanırım, halam dedi ki, havanın ne güzelmiş, havan bildiğin tezgahta duruyor, havanı ve tokmağı... Havanın tokmağı, halam bu cümleyi söyleyip, arkasını döndükten sonra  yuvarlanarak tezgahtan düştü ve ikiye ayrıldı. Bakakaldık giden tokmağın ardından... Şair misali takıldık, serde sakinlik var çığlık atamadık :) Nasıl yani olduk... Nasıl yani!!!

***

Kısmetten öte köy yok bir kez daha anladık. 2 haftayı doya doya, güle güle, şok ola ola yaşadık. Kocaman "iyi ki"lerle sarmalandık. Yıllar sonra, birlikte büyüdüğümüz, hala dediğim, hala kızıyla, enişte, bacanak, kum, deniz, güneş, bol kahkaha ve anılarla geride bıraktık. Böylece yıllardır dile gelen "bir gezdirmedin" cümlesi evirildi ve  " pek güzel gezdirdin, ağırladın halam" oldu.  

***

Yıldızlı sözlerin bir de videosu gelsin ki, kendisi benim emeklilik şarkımdı :)) 

Oy oy oy yedi beni, bu Erasmus yedi beni :))))




31 Aralık 2022

Ne Geziydi Ama!!!

 


31 Mayıs tarihinde, Bir Parmak Bal ile başladığım gezi-yazı-fotoğraf dizisini yıl bitmeden bitireceğim hedefini tutturup, nihayet dün bitirdim. 

Pandemi sonrası normale dönüşümüz ise, yıllardır "Ohrid'e bir kere daha gitsek" diyen babamın lafını dinleyip, 1 Mayıs - 19 Mayıs tarihleri arasında Yunanistan ve Makedonya'yı kapsayan bir rota ile kelimenin tam anlamıyla, "muhteşem" oldu. 

sözleri ile başladığım gezi notları-anılar-fotoğraflar dizisini, sırasıyla;


    başlıları altında toplamayı başardım. Unutulmaz anılarla dolu, her anı rüya gibi geçen bu seyahat enler arasında yerini aldı. Maviş bize hayalini kurduğumuzdan çok daha keyifli bir yol arkadaşı oldu. 2023 yılında yenilenen yüzüyle, bizimle yepyeni maceralara yol alacağını bildiğimiz, Mavişli yollarda yolculuklarımızın devam ettiği, yollarımızın, yüzümüzü güldüren anılara dönüştüğü, öğrendiğimiz, eğlendiğimiz, gördüğümüz, duyduğumuz, yediğimiz, içtiğimiz, sevdiğimiz, sarıldığımız onca anı biriktirdiğimiz harika bir yıl diliyorum. 

İnsan bazen hayal kuruyor, vazgeçiyor, kırıyor, kırılıyor o uğurda ama niyet temizse, güzelse, kötülük içermiyorsa, gerçekleşiyor, buna hep inandım, rahmetli teyzemin, sen yüreğini kötüye açma dediği gibi. 2023 dilerim, herkesin gönlündekini gerçek kılan harika anılarla dolu, geleni geldiği gibi kabul edip, sabırla öğrenmeyi becerdiği, sonunda huzurlu, sağlıklı, bol kahkahalı anıları sandığına kaldırdığı, şahane bir yıl olur, dilerim yüreklerimizin kapıları hep ve daima sevgiye ve iyiliklere açılsın... 

01 Kasım 2022

3 Koldan Cennete Giden Yollar


Evet, burası gökyüzünden fotoğraflandığında Ege'ye doğru uzanmış üç parmağı andırıyor. Biz başka bir masal diyarı geride bırakıp yepyeni bir masal diyara doğru yemyeşil yollardan geçerek ulaşıyoruz. 

Nerede kalmıştık? 

Günlerden Cumartesi 14 Mayıs

Heyecanlıyız. Gezinin bu kısmı var ama yok gibiydi. Çok istiyorduk ama sanki de bir yanımız bir haftalık bir tatile daha dayanmayacak gibi miydi ki? Kafalar karışık ortaya konuşa dursun, bir daha mi gelecez dünyayaaaaaa yanımız basmaya karar verdi paraları Yunan'a. Cepte kalacağına hatırlarda kalsın dedik, iyi ki... 

Kasandra, Sithonia ve Athos... Ege'nin birbirinden farklı üç kız kardeşi. Kasandra, eğlenceyi seven, kalabalık ve çekici, Sithonia bildiğin sır perdesi ve alabildiğine süprizlerle dolu, sabırlı ve keşfe açıksan sana sunabileceklerine inanamayacağın kadar da vahşi,  Athos tam bir muhafazakar, yaklaşıyorsun ama asla elleyemiyorsun, merakını cezbediyor ama asla ve asla keşfedemeyeceğin bir gizem sunuyor. Erkeksen işler biraz daha tuhaflaşabilir Athos için... Önemli olan o keşif duygusu için nelerden vazgeçeceğin. 

Biz şanslıydık, 3 kız kardeşle de iyi anlaştık. Zaten niyetimiz de buydu. 

Yeni Mudanya her ne kadar kulağa tanıdık gelse de, onu gezmeyi ertesi güne bıraktık. Sınır geçici ve uzun yolculuk hepimizi yorgun bırakmıştı. Neyse ki otelimiz, sezon açık olmamasına rağmen, bizi sımsıcak karşıladı. Balkondan görünün manzara ise geceyi şaraba bağlamaya ikna ediciydi. Valizleri bıraktığımız gibi, gece turu için öncü ekip olarak sahile indik. Dolunay paha biçilemezdi ve biz 3 kafadarlar, sahilde bir bira yapmaktan geri kalamazdık. Küçük keşif turumuz kısa sürdü, sabaha enerjiye ihtiyacımız olduğundan erkenden yatmaya karar verdik. 









Günlerden Pazar 15 Mayıs

Sabah kahvaltı sonrası kendimizi Yeni Mudanya yollarında buluyoruz. Rotayı güneysen kuzeye yapmamızın sebebi, hem yarımadayı tam tur görmüş olmak hem de plajı ile ünlü, Possidi Sahilini,  buralara kadar gelip de görmemek olmazdı. Gidip de denize girmemek de!





Bir sonraki durak Yeni Mudanya oldu, 2002 yılından beridir Mudanya'nın kardeş şehrindeki dev alanları kaplayan zeytinlikler gerçekten de görülmeye değer. Liman bölgesi kafelere, restoranlara, barlara ayrılmış durumda, sabah olmasına rağmen oldukça kalabalık meydanlar da çocuklar da büyükler de alabildiğine özgür. 


Şehrin merkezinde ve tepe noktasında bulunan bir türlü kadraja sığdıramadığımız Ekklisia Panagia Korifini Kiliseni görüp denize girmek üzere otelimizin de bulunduğu Polychrono sahiline doğru dönüşe geçiyoruz ama önce akşam için alışveriş. 



Şarap gecelerinin kurtarıcısı mantarlı kremalı makarna ve çeşit çeşit peynirler ve enfes şaraplar ile hızlıca tamamladığımız alışveriş sonrası bir değişiklik daha yapıp rotayı, Kallithea üzerinden sahilden yapmaya karar veriyoruz, yoldan çıkmanın güzelliği bizi bir kez daha ödüllendiriyor.






Yolculuk üstü deniz, epey bir yorgunluk yaratsa da, dolunay ve şarap tüm yorgunluğu alıyor. Sabahın bize sunacağından habersiz uykuya dalıyoruz. Sabah 6'da öyle bir güne uyanıyoruz ki, hepimizin ayakta olması tesadüf değil. Keyfini çıkarıyoruz. Yola çıkmak için hızlıca toparlanıyor, geride bıraktığımız ve Kassandra için olmazsa olmaz gezilecek yer olan, yapısı itibarıyla Alaçatı ile benzeştirilen Affili için yola koyuluyoruz.