03 Nisan 2017

3884 km ve Balkanlarda Araba ile 4 + 1 Yolcu / Lokrum Üzerinden Dubrovnik - I

Balkan gezisi öncesi onca okunan blog ve gezi yazısı üzerine ofiste sohbet başlıyor. Hırvatistan ilginç bir kara. 100 kadar adası var mesela, bunlardan 48 tanesinde yerleşim var. Rotamız bizi bağladığından adalardan herhangi birine uğramak gibi bir niyetimiz yok. Sadece Dubrovnik'i ziyaret edeceğiz ve yolumuza devam edeceğiz. Ofis arkadaşlarımdan biri "Lokrum adasına mutlaka uğrayın, siz Game of Thrones seyretmiyorsunuz ama yine de oralara gitmişken uğrayın" diyor. Ada yolumuzun üstü, neden olmasın diyor ama yine de kulağımın üstüne yatıyorum. Annemlerle rota üzerine konuşurken "Botanik Adası varmış, Lokrum diye, gitsek mi acaba" teklifine bu sefer kayıtsız kalamıyorum. 

Herzeg Novi'den çıktığımızda aklımda Dubrovnik'e gidip oradan tekne ile adaya geçmek var. Yine de internette geziniyorum. Cavtat ya da Mlini üzerinden tekne ile Lokrum ve oradan yine tekne ile Dubrovnik eski kent yolu hepimizi heyecanlandırıyor. Arabayı Mlini de bırakmaya karar veriyoruz. 

Tur saatleri iyi denk geliyor. Sadece bize ait bir tekne ile salına salına adaya doğru yol alıyoruz. Keyfimiz de hava da bir harika!


Ada bizi sabahın erkeninde karşılıyor karşılamasına ama ziyaret 10'da başlıyor. Güneşe nazır oturup yaklaşık bir saat adanın ziyarete açılmasını bekliyoruz. Erkenci olmak ilk defa işe yaramadı. Olsun deyip, geçtiğimiz yolların üzerinden bir kez daha geçiyoruz. Taze anının lezzeti dalından koparılmış vişne gibi. Doyumsuz!



Şu gördüğünüz ağaçta bir tavus kuşu var. Ben görevliye bu ses nereden geliyor dediğimde ağacı gösterdi, uzun süre bakınca dallarına konmuş bir tavus kuşu gördüm. Şaşkınlıkla bizimkilere seslendim, çünkü hayatımda ilk defa bir tavuskuşunun belli bir yüksekliğe kadar uçabildiğini öğrendim.





Ada tam bir doğal yaşam alanı. Yabani tavşanlar ve tavus kuşları yaşıyor, içinde botanik parkı da bulunan ada ilginç bir kaya oluşumuna sahip. Adanın ortasından kıyısına doğru ilerleyince başka bir dünyaya adım atıyorsunuz. 





Hepimiz bir köşesine savrulmuş kaybolmayı umut ederken, saklı gölde buluşuyoruz istemsizce. Ne garip bir buluşma bizimkisi, hepimiz bir ucunu tutmuşuz gölün, dalmışız hayallere... Uzaktan el sallayıp buluşma noktası belirliyoruz az ötede, işaretlerle. Bu nokta aynı zamanda adadan dönüşünde başlangıcı olacak bizim için. Adayı geride bırakırken, meşhur dizinin meşhur demir tahtında fotoğraf da çektirip, gidiş teknesi için sıraya giriyoruz. 

Tekne bizi Dubrovnik eski kente doğru götürürken, eski kentin görkemiyle karşı karşıya kalıyoruz, deniz yoluyla kente gitmenin muhteşemliği kelimelerle anlatılabilecek gibi değil. Görkemi karşısında tutulmuş dilim ve parmaklarım. Gözlerin kilitlenmişcesine bakıyorum kaleye... Nice zaman sonra basmaya başlıyorum deklanşöre, 1,2,3... Kentte günü batırana kadar onlarca kez daha basacağımı bilmeden ardı arkasına gördüğüm her şeyi sığdırmaya çalışıyorum küçük kara kutunun hafızasına. 




Bir sonraki yazı: 3884 km ve Balkanlarda Araba ile 4 + 1 Yolcu / Lokrum Üzerinden Dubrovnik - II