Gülümsediğin anıları çoğaltmalısın, bak gör dünya nasıl da güzel ve yaşanılası.
İzin ver kendine, beyninin seni yolcu ettiği dehlizler hep karanlık, dolambaçlı ve acı kaynağı.
İzin ver kendine, güldün daha önce, sevdin ve elbet sevildin.
Onları al hafızanın baş köşesine.
Beyin arsız bir kuyu...
Kalp öyle mi?
Kırıldı diyelim, unutur!
Hor görüldü diyelim, şefkatle sarar!
Kalp bu, hafızası hep sevgiden yana.
Beynin kalbi olsa böyle mi olurdu bir düşün.
Seni kolundan tutup çeken, karanlık koridorlarda dolaştıran beynine, sus! de, sert ve inanarak.
Köpeklere fısıldayan Cesar'ı bilir misin?
Bence bil, bence sadece köpeklere değil, insana da fısıldıyor.
Onun teknikleri ile havlayıp duran beyni eğitsek, kalp rahat eder.
Kalp rahat ederse, çok ama çok sever.
Dünyayı, yaşamayı, kaldırım taşı kenarında hayat bulan papatyayı, ağacı mesela ve gökyüzünü.
Aşk dediğin de bu bence.
Kalbinin sonsuz kapasitesini beyninle gölgeleme.
Beynin iş yaparken lazım sana. Mesela bir süreci iyileştirmek istiyorsun, kullan beynini. Bina yapacaksın mesela, beyin şart, dekore edeceksen kalbi sok devreye... Anladın sen.
Sevmek, sadece ve sadece kalbin meselesi.
Aşk desen;
Bence şairin* dediği mecburiyet halinden uzak, gülüşünü mıh gibi kalbine kazıma işi
***
Şair: Atilla İlhan
Fotoğraf: Adem Amca ve Yaren leylek belgesel çekiminin yapıldığı günden, tesadüf yani, gülümseten cinsinden
Yaren leylek eşiyle gelmiş bu yıl, meraklısına :)