13 Nisan 2009

GARİP BİLE DEĞİL !





İçinde

Atatürk

Çağdaş

Laik

Demokratik

Eğitim

Devrim

Cumhuriyet

Hukuk Devleti

Vatan Sever

Özgürlük

ve hatta

Türkiye

geçen bütün cümleler

bir sonraki emre kadar

YASAKLANMIŞTIR

ÖYLESİNE


öylesine uyanmalısın bir sabah
şarkılar söyleyerek günün güzelliğine
bir kahve koymalısın en sevdiğin fincana
mutlu olmalısın kokusunu içine çekince


kedi kovalasan da olur
bir kuşa kanıp kanatlansan da


bir çiçeği koklamalı
bir suya taş atmalısın
koşmalısın bir anda
öylesine yaşamalısın bu hayatta


olur da kapı çalarsa gece gece
heyecanlanmalısın beklenenin ani gelişine
hava serinler gece ilerleyince
sokul sevdiğine bir iyice


sonrası mı
sonrası sana kalmış
ister sarılıp uyu
ister seviş bütün gece
yeter ki,
öylesine yaşatma sevgini yüreğinde

____________________________________________


Fotoğraf / Impossible love © Joël Le Montagner

ŞIMARDIM BEN ÇOKKKK

Gelmedi içimden bir şey yazmak diye başlamıştım saat 00:00'ı gösterdiğinde... Yazdığım her satırı sildim. Nedensiz bir hüznün yansıması olmasın istedim kelimelerimde. İçimden gelmeyen kelimelerle sahte mutluluk cümleleri kurmak istemedim o gece. Bir şiirimsi ile şımarmak istediğimi belirttim sadece....
36 yılı geride bıraktığımın farkındalığında, yalnızlığımı alıp uzandım yatağıma. Bir arkadaşımın dediği gibi, dişlerimi bardağa koyma yaşımın geldiğini hissedişime gülümsedim. Ruh annem derki, senin içine 50 yaşında bir kadın kaçmış reenkarnasyonunda, tuhaflığın ondan ötürü. Gerçektir belki, bilmem ki...

Bildiğim bir şey var ki, yaşımın ötesinde bir farkındalıkla yaklaşırım olaylara. Düşünürüm hep, çok yaşamakta mı gelir bu halim yoksa çok izlemekten mi hayatı... Ya da bazen bir çocuk oluveririm en safından, şaşırırım hayata ve hatta umursamam bazen...

Yaramaz bir çocuk olmanın bıraktığı izi alnımda taşırım. Elimdeki izse kendime çok kızdığım, kendime nasihat niyetine bıraktığımdır.
İlk aşkımı 17-18 yaşlarında yaşadım, sonuncusunda 25 yaşımdaydım... Hiç bitmeyecek gibi sevdim. 5 yıl sürdü ilki, ikincisi 10 yıl...

Dostumdu üniversitedeki sevgilim, yakışmayan bir sonla bitirdiğim. Sonrasında denedim bir kaç adamla ama ya adam bana uymadı ya da ben adama. Evlendim en büyük aşkımla... Olunla ölürüm dedim ya da onsuz kalırsam, onsuzum şimdi ama yaşıyorum hala. Hiç sevmedim yalnızlığı ve hiç sevemedim yalnız kalmaları. En büyük korkumdu yalnızlık, şimdilerde sıkça konuştuğum.

Arkadaşlarım oldu ve öğrencilerim... Dostum var ve bir abim sonradan edindiğim, hiç hayatımdan çıkmasınlar istediğim. Erken kaybettim sevdiklerimi, teyzemi, dayımı, dedemi, ninemi ve annanemi... Hiç tanımadım annemin babasını...

Herkesin "sen iyi bir anne olursun" demesine karşın, hep korktum o sorumluluğu almaktan. Belki yaramaz bir çocuk olmamdan belki annemle babam kadar iyi olamayacağımdan... Abla olmayı çok istememe rağmen bana abilik yapan bir kardeşim oldu sonunda...

Hiç bir şey şaşırtmaz dememeli insan, bir gün hiç tanımadığın insanları yakınında, yanıbaşında hissedebilirsin deseler olmaz derdim ama demem bugünden sonra.

Doğumgünümde arayan, soran, mesaj atan, bloguma mesaj bırakan, bloglarında yazan, nazımı çeken, süpriz yapan, çıkıp gelen, güldüren, gülümseten TÜM DOST YÜREKLER:


SEVİYORUM ULAN BEN SİZİ
10 NİSAN 2009'DA
00:00'DAN 23:59' A KADAR GEÇEN ZAMAN DİLİMİNDE
ÇOK ŞIMARDIM SAYENİZDE

10 Nisan 2009

ÇOK ŞEY Mİ İSTİYORUM




gelmeyeceğini bilsem de bekliyorum nedensizce
şarkımızı dinliyorum gecenin sessizliğinde
bir sigara yakıyorum
yataktayım kızarsın biliyorum ama
bu gece böyle olsun istiyorum
ne de olsa doğumgünüm
şımarmak istiyorum

sabah yataktan kalkıyorum
portakal sıkıyorum bir tost yapıyorum
bir tepsiye koyuyorum hazırladıklarımı
bir frezya dalı koyuyorum ince beyaz bir vazoya
bir kart yazıyorum kendime
geliyorum yatak odasına
uzanıyorum yatağıma
alıyorum tepsiyi kucağıma
biliyorum kızarsın sen ama
bugün benim doğumgünüm
şımarmak istiyorum

kahvaltım bitince
giriyorum duşa
ılık sularla yıkıyorum kendimi
en güzel kokulu duş jeliyle köpük köpük yapıyorum tenimi
nasıl şımarıyorum duşta
şarkılar söylüyorum sesimin en mutlu tonunda
sarınıyorum bornozuma
gidip salonun orta yerinndeki koltuğuma uzanıyorum umarsızca
uyuyup kalıyorum oracıkta

telefonlarım çalıyor ısrarla
uyanmıyorum
kapıma dayanıyor dostlar açamıyorum
bir rüyadayım içinde senin olduğun
hiç ama hiç uyanmak istemiyorum
Lyambiko çalıyor fonda
sesinin tınısında sesini buluyorum


bugün benim doğumgünüm
sen gelip beni şımart istiyorum
söyle hayat çok şey mi istiyorum...







08 Nisan 2009

BU GECE



masa kurmalıyım bu gece kendime
balkonda ayın doğuşuna karşı koymalıyım sandalyemi
bir masa örtüsü çıkarmalıyım sandıktan
bir gün gelecek misafir olmalıyım kendime


içmeliyim bu gece kendime
kadeh kaldırmalıyım gelecekteki mutlu günlere
bir buz atmalıyım rakıma
bir gün kadehimi tokuşturacak sevgili olmalıyım kendime


uyumalıyım bu gece kendime
yatmalıyım en güzel rüyayı görebilme ümidiyle
bir yorgan almalıyım üzerime
bir gün kollarıyla beni saracak sevgili niyetine


___________________________________________


Fotoğraf / Cocoon © Daria Endresen