06 Mayıs 2009

52 DAKİKA

Daha 25 günlük bir bebektim ben 1972 yılının Mayıs ayında...

Ve sen, her gülün altına dilek bırakan insanlardan biri değildin o geceki bahar kutlamalarında... O zamanlar da kutlanır mıydı hıdırellez bilemedim...

Onca ateşin üstünden atlamıştın da, 5 Mayıs'ı 6 Mayıs'a bağlandığında ki henüz 1-2 saat bile olmamışken, senin değil de onların dilekleri gerçekleşmiş olacaktı ne acıdır ki...

Bir bahar gelmiş de denizler gitmişti 6 Mayıs sabahında...

Boyunlarındaki yafta, gül ağacına bağlanabilecek bir dilek değildi oysa...

"Ölenler ölür, ölenler güneşe gömülür " derken,
" Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum." derken,

öptüğün kızlar geldi mi aklına...
Beni burada arama anne
Kapıda adımı sorma
Saçlarıma yıldız düşmüş
Koparma anne
Ağlama
Kaç zamandır yüzüm tıraşlı
Gözlerim şafak bekledim
Uzarken ellerim
Kulağım kirişte
Ölümü özledim anne
Yaşamak isterken delice
...
...
...
Ne garip duygu şu ölmek
Öptüğüm kızlar geliyor aklıma
Bir açıklaması vardır elbet
Giderken dar ağacına
...
...
...
Şafak Türküsü - Nevzat Çelik

_______________________

Fotoğraf / Karanfil

05 Mayıs 2009

UCU YANIK MEKTUP

ucu yanık bir mektubum var geceye
umut koydum bohçama
huzur, sağlık ve mutluluk ekledim bir tutam
aşkı unutur muyum hiç aşkı da koydum elbet
kelimelerimin kıfayetsiz kalma riskine karşı
yüreğimi koydum bir de aklımı tabii
ama en çok hislerimi doldurdum bohçaya
hüznü ekledim bir tutam
tenimin kokusunu koydum bohçama
nefesimi eklemeyi unutmadım elbet
en masum en içten gülüşümü ekledim
bir de en güzel düşümü koydum içine
ucu yanık bir mektubum var geceye
adettendir dediler bir ateş yak
anlatamadım onlara
ben yüreğimin yangınlarını da koydum bohçama
bu gece gül ağacının dibine koyacağım bohçamı
ve içinde bulacaksın ucu yanık mektubumu
sabah kalkınca bakacağım penceremden
gül bükmüşse boynunu anlayacağım sen bulamamışsın hazırladığım bohçayı
ama gonca dönüşmüşse açan bir güle
bayram edeceğim tez elden cevap gelir bana bugün yarın diye




_________________________


Fotoğraf / Mektup

04 Mayıs 2009

UZAYIM


Gelmeni çok istedim, gelirsen yalnız olmam bir daha dedim.

Geldin de... Adını ben koydum da sevmedin ilk başlarda...

Farklıydı adın sen gibi...


Ağladım çok sensizliğe yokluğunda, gelişine benden çok sevinen oldu mu bilemedim ve gidişine ağlayan sonrasında... Çok kalamadık yanyana... Hayatının akışını değiştirmek konusundaki kararlılığın ve azmine hayıflanmadım içten içe dersem yalan olur ama en çok da ben gururlandım yaptıklarınla.


Sevmezsin anlatılsın sağda solda başarıların, sevmezsin senle başlayan cümleleri... Kızarsın bir de ama kabul et, senin yaptıklarını yapmak sadece akıl, sadece yürek, sadece inanç gerektirmiyor, seni sen yapan hayattaki duruşun... Hayata baktığın pencereden gördüklerinle, hayata tutunuşunu seviyorum ben en çok senin...


Ama böyle bir adam olmasan da severdim ben seni... Hani o gıcık ve vurdum duymaz gibi göründüğün anlar var ya işte o zamanlarda bile çok çok severdim. Çünkü bilirim ki her insanda olmayan bir yürek var sende, öylesine kocaman, öylesine sevgi dolu...
Gel dedim geldin ya, bilirim ne zaman ihtiyaç duysam koşar gelirsin sen bana...


DOĞUMGÜNÜN KUTLU OLSUN...

03 Mayıs 2009

MERAK İŞTE


Seni düşünüyorum köşe koltuğumda, sahi sen nerede nasıl oturuyorsun... Koltukta mısın; tek kişilik mi koltuğun, yoksa L mi benimki gibi? Sandalyen kolçaklı mı ya da deri kaplı mı bilemedim. Seni düşündüm. Nasıl geçirdin koskoca 3 günü... Mesela ben dün gece dostlarla çorba içmeye gittiğimde sen hala rakı masasında mıydın yoksa şarap mı içiyordun tek başına...

Sabah uyandığında ilk ne düşündün kimbilir ve kahvenin kokusunu içine çektiğinde hangi anın canlandı... Bahçeli miydi senin evin yoksa bir apartman dairesinin en üst katında mı yaşıyordun... Seni düşünüyorum köşe koltuğumda, ben sessiz bir mum alevinin dillendirdiği yeni yetme aşk sarhoşuyum ya sen, senin de var mıdır böyle aşka aşık hallerin...

Gece geç oldu hadi yatalım mı dersin yanımda olsan, yoksa bırakır mısın geceyi tek başına geçireyim balkonda... Bir sigara yakıp polar bir battaniye ile yanıma gelir misin bir süre sonra... Aklım bana oyunlar oynuyorken ve yüreğim sıkışıp kalıyorken arafta, elini uzatıp hadi der misin... Sarılıp bütün gece kollarınla masallar anlatır mısın bana... Ve ben ağlarsam mutluluktan, yanımdasın, canımdasın, canımsım diye sen de ağlar mısın benimle...
________________________
Fotoğraf / 1x.com


NEDENSİZ ÖĞÜTLERİM


Christina Aguilera - It's A Man's Man's Man's World



Güneş vuruyor yüzüme... Simitçi sabahın keyifli anlarını yakalamak için çıkmş erkenden sokağa. Simitleri soğusun istemiyor ama kimsecikler de sanki sesini duymuyor. Bağırıyor seninin tız ve tok seslerinde "simitçiyeeeeeeee" gibi bir ses duyuyorum, önce alayım diyorum bir simit; peynirim var; hem beyaz hem eski kaşar, zeytinim var; hem siyah hem yeşil, dometesim, taze otlarım, tereyağım, balım, reçelim var; hem çilek hem portakal... Bir de çay yaparım en kokulusundan taze taze... Uzanırım balkondaki keyif koltuğuma, okurum gazetelerimi, güneş ısıtırken beni ederim kraliçeler gibi kahvaltımı... Diyorum da neden yapamıyorum bilmiyorum. Bir şarkı takılıyor dilimin ucuna... It's A Man's World

Neden James Brown yorumu değil de Aguilera yorumu var kafamda... Üzerine çok düşünmüyorum kafamı yorduğum başka bir konu var şu anda. Neden kahvaltı edecek herşeyim varken kahvaltı etmiyorum da eksik olanının ne olduğunu bulmak konusunda çaba harcıyorum oturduğum yerden. Neden elimde olanla mutlu olmayı tercih etmiyorum da olmayana öykünüyorum her pazar sabahında.

Tek ve yalnız yaşamaksa sıkıntın NEDENSİZ yere kendini üzeceğine bir can yoldaşı bulsana kendine a salak kızım benim... Şarkılar tutup fal bakacağına, can yoldaşının elini tutup kendin şarkılar söylene bağıra çağıra... Oturup köşende yazılar yazacağına, can yoldaşını bulmak için karışsana insan arasına, bulunca da yatsana dizine o okusun sana dair yazdıklarını sesinin en güzel aşk tonuyla... Hem belli mi olur o da sever senin gibi şarabı, rakıyı, oturur gecelere mum yakar, bir de jazz plakları çalarsınız fonda, sarmaş dolaş olursunuz ay vuran balkonunda... A salak kızım benim yazmaktan vazgeçip hayata karış ki, yüreğindekileri de yaşa. Belli mi olur belki seni arayan bulur da beraber yaşarsınız aşka aşık hallerinizi dimi benim salak kızım...

HADİ CANIM...
HADİ KIZIM...
HADİ DURMA KARIŞ HAYATA...