16 Temmuz 2009

PARÇA


Parça parça olunca

Bütün olur mu bir daha...?








Ayo - Help is coming

___________________________________

GÜNCELLEME

Sevgili Y.'nin yorum olarak yazıdığını aktarmak istedim olur da yorumlardan kaçıran olursa diye.. Yukraıdaki satırlar bir durum üzerineydi ve bu durum bir yürekle ilgili değildi... Ama aşağıda okuduğum satırlardan kendime kalan şu oldu: Her parçalanmada bir bütünlük hali vardır, bu parçalanmışlık halinde önemli olan, her parçana kattığın anlamdır.

Bütün bunları düşünürken bir dosta yazdığım Testi hikayesi geldi aklıma... Bazen bir parça kalır elimizde, paramparçalanmışlığın ortasında öyle bir yere aittir ki siz o parçanızı sunduğunuz da bütünüzü bulursunuz o da bunca zaman ki eksiğini...

"Bana getirilmişti. Kırdım.- Nasıl oldu bilmiyorum: galiba sallantılı, dengesiz bir yere koymuşum, yeterince dikkat etmeden; sonra ters bir hareket etmişim - düştü, kırıldı... Yeterince düşünmemiştim üstünde, demek. Elimdeki, artık, birkaç iri parça ile birsürü ufacığıydı; bazısı, neredeyse, kırıntı, kıymık - öyle dağılmış duruyordu... Tek tek bir yere topladım hepsini: Yokolmamalıydı. Gittim, uygun bir zamk aldım. Geldim, hepsini bir kağıt üzerinde düzenleyerek, biraraya getirmeğe başladım: şu parça, buna uyuyor - mu; ya, bu, şuna... Zamanla, parçaların kopma noktalarındaki dokularının; ve zamkın, tutma ve yapıştırma niteliklerini, öğrendim. Bazı parçalarsa yapıştıralamayacak kadar ufaktı; onların bulunmaları gereken yerlerde boşluklar oluştu. Tek tek yapıştırdım, yapıştırabildiklerimi. Çok uğraştım. Sonunda ortaya aslının eğri-büğrü bir simgesi gibi birşey çıktı - ve, şu tümce:

Dikkatsizlik ederek düşürüp kırdığın - sevdiğin kişinin izlerini taşıyan; senin için değerli- bir nesneyi, parçalarını tek tek toplayıp, dikkatle -saatlerce uğraşarak- özel olarak aldığın bir zamkla yapıştırıp onardığında, ortaya, orası burası eksik-gedik, yamru-yumru birşey çıkar - ama eskisinden de daha değerlidir artık; çünkü, şimdi, senin izlerini de taşıyordur. Başka bir şey yapamazdım."

15 Temmuz 2009

KURULMUŞ CÜMLELER / 1



"Tanrı'nın bile insanlar hakkındaki hükmünü, ömürleri sona erdikten sonra verdiğine inanırken... Biz kim oluyoruz da insanları birkaç kez görmek, iki-üç yazı okumak, birkaç dedikodu dinlemekle yargılama hakkına sahip olabiliyoruz!"


Dale Carnegie

14 Temmuz 2009

UÇSUZ BUCAKSIZ

Sonsuz bir yeşilin ortasındayım demişti kadın...
Sonsuzluğun içindeyim demişti adam...

İlk kez birbirlerini gördüklerinde sarılmışlardı içtenlikle, tanıdık bildik hallerine şaşırmamışlardı bile...

Kadın günler sonra yazdığı bir öyküyü şu cümle ile tamamlamıştı:



İzleyici, filmin kapanış jeneriğinde, yaz ortasında yağan yağmuru, üstelik tam da adam şehri terk etmek üzereyken, abartılı bulmazsa ne olayım ama yağdı işte... Ama ne yağmak...



Günler sonra 'o sabaha' yağan yağmurun adamı getireceğinden habersizdi ama gelmişti adam... Uçsuz bucaksız bir evrensin sen, kayboldum içinde diyerek...

Kadın baktı adamın gözlerine...
Belki de anlar sonra ilk defa taştı içinden kadın...
Sığdıramadı kendini kendine...
Öyle çok bekledim ki seni diyebildi...
Uçsuz bucaksız bir yeşilin ortasında çiçekler açtırdın ruhuma...
İyi ki yağdın dünyama...

Hatırlar mısın?
Çok şey mi istiyorum demiştim de...
Yok güzel şeyler istiyorsun, yetkili ben olsam verirdim hepsini valla, hatta daha da fazlasını:)) demiştin...
Verdin ve veriyorsun...
Uçsuz bucaksız sevmek böyle olsa gerek...

BEN DE UÇSUZ BUCAKSIZ SEVİYORUM SENİ
________________________________________

Light and Landscape © Lars Klottrup

12 Temmuz 2009

SABAH SERİNLİĞİ

Bazı sabahlar uyanınca aklımda oluyorsun.... Dönüp bakıyorum telaşla, gittin mi ki aklıma düşüyorsun... Uzanıyorum tenine ve içime bir serinlik doluyor... Yanımdasın...

Bazı sabahlar uyanınca yüreğimde oluyorsun... Dönüp bakıyorum telaşla, gittin mi ki yüreğime düşüyorsun... Uzanıyorum tenine ve içime bir serinlik doluyor... Yanımdasın...

Bazı sabahlar uyanınca tenimde oluyorsun... Açıyorum gözlerimi bakıyorum bize... Öyle güzeliz ki hep mi vardık diye soruyorum...

Gözlerini açıyorsun... Gülümsüyorsun...

Tek tek vardık da hiç bir olmamıştık diyorsun...

İçime bir sabah serinliği doluyor...
Senli benli hallerin en güzelinde buluyorum kendimi...


Mutluluk şarkımı haykırıyorum sana... Öpüyorsun defalarca... İç çekiyorsun... Sarılıyorsun tekrar tekrar... Ne oldu diyorum... Ölürken kulağımda bu ses olsun diyorsun... Bu ses ve bu şarkı... Olmasın diyorum... Sen ölme... Ölmem diyorsun...
Ölmezsin di mi?
Ölmeyiz...
Daha çok genciz...
Daha çok genç...

Çığlık çığlığa bağırıyorum duyuyor musun...







______________________________

Yazmışım da düşünmüşüm üzerine...
Sonrasında şu satırlar dökülmüş:

ama yetmiyor be... yetmiyor işte...

Yetmeyen ne bilen var mı?

11 Temmuz 2009

KÖPÜK KÖPÜK










hafif meşrep göndermeler yapıyordu adam
hafif meşrep bir halde gülümsüyordu kadın

köpük köpük doldurdular düşten bir küveti
kadın davetkar uzandı küvete

adam bekledi bir süre
dayanamadı atladı adam küvete


küvet dediysek
kadın hala içinde...





_______________________________________

Bu şarkıyı çok severim de...