Bir mayıs sabahı uyandığımda güneş vuruyordu yüzüme... İlk defa gittiğim bir evde 5 kişinin hikayesini dinler bulmuştum kendimi bir gece öncesinde. Dinlediğim hikayelerin bende kalanlarını bulmaya çalışırken, radyodaki ses Taksim'e çıkmak isteyen grupları anlatıyordu. Yasağa karşı direnci anlıyordum da varolmaya karşı yok etmeyi anlamakta güçlük çekiyordum.
Bir mayıs sabahı, çocuktum, polis babamı joplarken ve annemi saçlarından sürüklerken... Anlamıyordum atılan sloganları ve bilemiyordum olanları. Korkmuştum çok ve sığınmak istemiştim güvenebileceğim bir yere. Elimden tuttuğunda annemin bir arkadaşı ağlıyordum belki de... Büyüdükçe anlıyordum yasaklananları da gene de anlayamıyordum yok etmeye çalışmayı...
Bir mayıs sabahı uyandığımda güneş vuruyordu yüzüme... Fotoğraf makinemi elime alıp, farklı hikayelerin bir araya getirdiği 4 kişiyi geride bırakıp çıktım evden. Farklı hayatların gözüme takılan hikayelerini yazmayı sevdiğimden, bazen tek başına çıkıp fotoğraflarım hayatı. Üzerine yazmayı severim, bilmem doğru mu yanlış mı, gerçek mi hayal mi ama severim aklımla duygularımı karıştırıp hikayeler uydurmayı.
Yaklaşık bir saati bulan yürüyüşüm sırasında çocukları, işçileri, sokak köpeklerini, bir hayat kadını ile 2 adamın kumsalda geçirdiği geceden arta kalanları ve terk edilmiş iskeleyi çektim Çektiğim her fotoğraf karesinde aklımdan üzerine yazmak üzere giriş cümleleri ve hatta bazen şöyle bitirmeliyim mutlaka dediğim cümleler geçti de not edecek kağıdım arabada kaldığından sinirlendim kendime. Sonra gülümsedim ve dedim ki kaç kez almışsındır kağıtla kalemi yanına da bir düşün bakalım kaç kez teşekkür etmişsindir kendine...
Çektiğim karelere tek tek bakarken oturduğum taşın üstünde, denize ulaşmanızı sağlayan beton basamakların kenarında kendine hayat bulan papatya ve ardında kareye giren - denizin her vurduğunda izini bıraktığı yosunlaşmış- taşlar takıldı gözüme. İki farklı odak noktası oluşturup fotoğrafladım gözümün takıldığını... Ana tema belliydi aslında... Neye odaklanırsanız onu görürsünüz hayatta... İşte bu cümle bitiş cümlesi olacaktı günümü anlatan hikayemde.
Neden mi olmadı?
Bir mayıs sabahı uyandığımda ve günün içinde olanları takip ederken başka bir soru daha fazla önem kazandı aklımda: Yasağa karşı dirençteki mantığı anlıyordum da varolmaya karşı yok etmekte nasıl bir mantık vardı, anlamıyordum ve kafam karışıyordu işte o noktada... Yoksa neye odaklandığınızla mı ilgiliydi herşey...
Hepimiz aynı kareye bakıyorduk da bazılarımız öndeki çiçeğe, bazılarımız arkada kalan yosun tutmuş taşları mı görüyorduk?
BİR MAYIS SABAHI BİRİ ANLATSIN BANA...
____________________________________
Fotoğrafdaki detayı görmek için üzerine tıklayın.