Christina Aguilera - It's A Man's Man's Man's World
Güneş vuruyor yüzüme... Simitçi sabahın keyifli anlarını yakalamak için çıkmş erkenden sokağa. Simitleri soğusun istemiyor ama kimsecikler de sanki sesini duymuyor. Bağırıyor seninin tız ve tok seslerinde "simitçiyeeeeeeee" gibi bir ses duyuyorum, önce alayım diyorum bir simit; peynirim var; hem beyaz hem eski kaşar, zeytinim var; hem siyah hem yeşil, dometesim, taze otlarım, tereyağım, balım, reçelim var; hem çilek hem portakal... Bir de çay yaparım en kokulusundan taze taze... Uzanırım balkondaki keyif koltuğuma, okurum gazetelerimi, güneş ısıtırken beni ederim kraliçeler gibi kahvaltımı... Diyorum da neden yapamıyorum bilmiyorum. Bir şarkı takılıyor dilimin ucuna... It's A Man's World
Neden James Brown yorumu değil de Aguilera yorumu var kafamda... Üzerine çok düşünmüyorum kafamı yorduğum başka bir konu var şu anda. Neden kahvaltı edecek herşeyim varken kahvaltı etmiyorum da eksik olanının ne olduğunu bulmak konusunda çaba harcıyorum oturduğum yerden. Neden elimde olanla mutlu olmayı tercih etmiyorum da olmayana öykünüyorum her pazar sabahında.
Tek ve yalnız yaşamaksa sıkıntın NEDENSİZ yere kendini üzeceğine bir can yoldaşı bulsana kendine a salak kızım benim... Şarkılar tutup fal bakacağına, can yoldaşının elini tutup kendin şarkılar söylene bağıra çağıra... Oturup köşende yazılar yazacağına, can yoldaşını bulmak için karışsana insan arasına, bulunca da yatsana dizine o okusun sana dair yazdıklarını sesinin en güzel aşk tonuyla... Hem belli mi olur o da sever senin gibi şarabı, rakıyı, oturur gecelere mum yakar, bir de jazz plakları çalarsınız fonda, sarmaş dolaş olursunuz ay vuran balkonunda... A salak kızım benim yazmaktan vazgeçip hayata karış ki, yüreğindekileri de yaşa. Belli mi olur belki seni arayan bulur da beraber yaşarsınız aşka aşık hallerinizi dimi benim salak kızım...
HADİ CANIM...
HADİ KIZIM...
HADİ DURMA KARIŞ HAYATA...