Güzel bir telaşı olur ya bayram sabahlarının, o telaşı özledim...
Büyüklerin içinde çocuk olmayı, en güzel kıyafetlerimle...
Dayımın sabah kahvaltılarını özledim, kavurma kokusunun çayın dumanına karıştığı kalabalık kahvaltı sofrasını...
Teyzemin bir tencere dolusu sevgi kattığı dolmalarını...
Babaannem yufka ekmek yapsa, içine yaylaların kekiğini, soğanın yeşilini ve peynirin en lezzetlisini koysak...
Tarlaya kiraz toplamaya gitsek dedemle...
Annannem şu kimselerin bilmediği, yeşil soğanlı, dereotlu, sonradan yoğurt eklenen çorbasından yapsa bana, içsem doya doya...
Biz küçük çekirdek bir aileyiz şimdilerde, bir çekirdeğimizde bildiğiniz üzere çokkkkk uzaklarda...
Herkese; uzakların yakın olduğu, sevdiklerinin yakınında sımsıcak sevgi dolu bir bayram dilerim...
Bir de şimdi uzaklarda, çokkkkk uzaklarda olan sevdiklerime kuşların kanatlarında özlemlerimi gönderirim...
___________________________________
Görsel / deviantART
26 Kasım 2009
25 Kasım 2009
ELBET / EVET
sen baktın bana uzaktan,
gördün elbet...
ben baktım uzaktan,
gördüm evet...
söyleyenecekler
takılıp kaldı gözlerde
vazgeçtik içimizden yükselenden
GEÇTİM SENDEN
GEÇTİN BENDEN
KALDIM ELBET
KALDIN EVET
_________________________
İlk Yayın Tarihi / Mart 2009
KAYDIMI SİLDİRMİŞTİM BEN

Biliyor musun ben dışarıdan bitirdim ilkokulu
Herkes kitaplardan öğrenirken a-b-c-yi
Ben İlhan Selçuk okurdum mesela
Ablalar ağabeyler oynarlarken birbirdir ve saklambaç
Ben kaybolurdum hayat denen sinemanın ışığında
Biliyor musun ben dışarıdan bitirdim liseyi
Herkesin bir sevgilisi vardı öptüğü
Ben Denizleri öptüm bir dar ağacında
Ablalar ağabeyler tüylerini dökerken aşk bahçelerine
Ben kaybolurdum hayat denen karanlıkta
Biliyor musun ben dışarıdan bitirdim üniversiteyi
Herkes bir rol kapma heyecanıyla otururken sıralarda
Ben Tutanamayanları okuyordum ısrarla
Ablalar ağabeyler içli içli gülerken akşamdan kalma sevişmelerine
Ben kaybolurdum hayat denen yalnızlıkta
Biliyor musun ben gene dışarıdan bitiriyorum hayatı
Kaydımı aldırdım bu sabah okuldan
Herkes pis oyunlarını oynarken içi boş canımlarla
Ben ağlıyordum yüreğe ve inanmışlığa
Ablalar ağabeyler akşamdan kalma aşk naralarını atarken şehrin en afilli orospusuna
Herkes pis oyunlarını oynarken içi boş canımlarla
Ben ağlıyordum yüreğe ve inanmışlığa
Ablalar ağabeyler akşamdan kalma aşk naralarını atarken şehrin en afilli orospusuna
Ben kayboldum hayatta…
________________________________________
İlk Yayın Tarihi / Şubat 2009
Fotoğraf / 1x.com
24 Kasım 2009
SULTAN
Shubert - Serenade
Geldiğinde...
Beyaz değildi atının rengi, ne yapalım
ve prens değildin sen, olsun varsın...
Kollarındaydım anlattığın masalı dinlerken
Sultan sandım kendimi uykuya dalarken
...
Bazı anlar vardır, dinlediğiniz hiçbir masala benzemezler ama siz gene de uykuya bir masal kahramanı gibi dalarsınız. Sabah kalktığınızda kendi masalınızın kahramanı olduğunuzu fark etmeniz dileklerimle: İyi uykular, güzel rüyalar...
SELAM OLSUN...
Henüz bir kardeşim yoktu ama mahallede büyüyen çocuklar bilirler, komşunun çocukları kardeşiniz sayılır. Öyle varlık içinde büyümedim ben, yokluk nedir bilmedim hiç... İlk öğrendiğim şey, paylaşmaktı. Anlatmıştım çocukluk anımlarımda...
Annem, hemen hemen bütün öğrencileri tarafından sevilen bir öğretmendi... Disiplinli ve titizdi. İdealisti... Ülkenin büyük bir değişim yaşadığı 80lerde, kardeşim henüz 2 haftalıkken, ayağında terlikleri, üzerinde geceliği, onu ziyarete gelen öğrencilerini balkonda uğurlarken, karşıdaki mavi boyalı akşap kepenkli ülkü ocağının kalaşnikoflu delikanlılarının öğrencilerini takip ettiğini fark edip, sokağa fırlayışını hatırlıyorum... Ne günlerdi... İnsan, insanın değerini öğreniyor. Yaptığı mesleğin sadece okul koridorlarıyla sınırlı olmadığını, hayatın içindeyken de sana roller biçebileceğini fark ettiriyor. Annemin o günkü çığlıkları hala kulaklarımda...
İş yaşamımın 2 yılında İletişim dersleri vermek üzere görevlendirildiğimde, öğrencilerle bu denli keyifli anları belleğime kaydedebileceğimi ve bazıları ile arkadaş olabileceğimi düşünmezdim bile. Hele bir ikisi var ki, akıp giden yaşam sıkıntılarıma dert ortağı olmuşlardır... Bilmem ben onlarınkine olabildim mi?
Öğretmen, özellikle de ilkokul öğretmeni çok önemli, ama ilk öğretmenler anne-babalar özünde. Hayatın şekillenmeye başladığı, algıların pür dikkat öğrenmeye yöneldiği o '0-6' yaş arasında, ne görürseniz taklitçi bir zihniyetle sindirmeye çabaladıklarınız; büyüdükçe ve yaşam denen akıp giden zaman diliminde, durumlarla, olaylarla karşılaştıkça üzerine hiç düşünmeden yaptığınız davranışa, takındığınız tavra dönüşüyor... Daha geçen gün bir dost sohbetinde; kendi vicdanlarımızdan yola çıkıp paylaştığımız bir kaç durum karşısında; ailelerimizin bize ne zaman ve nasıl aşıladığını bilmediğimiz vicdanlarımızın belki aşırıya kaçsa da vicdansız olmaktan daha iyi olduğu kararını vermiş ve onlar şerefine kadeh kaldırmıştık. İkimizde onca artı değerimize rağmen bir aile kuramamış, çocuk büyütememiştik. Bir kadeh de kendimize kaldırdık. Kendi beceriksizliğimize... Züğürtün tesellisi sonradan gelir misali, bunu hayat beklentilerimizin yüksekliğine bağlayarak son yudumlarımızı da yüreklerimize kaldırmıştık.

Beni ben yapan bütün öğretmenlerimin günü kutlu olsun...
__________________________________________
Fotoğraf / deviantART
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)