İnsan buraya yerleşmek istiyor, hemen kafası nasıl olur ki bu iş diyor.
Aslında sonradan farkına varıyor ki, olmayacak duaya amin diyor.
Biz diyelim de duymayanın kulağı sağır olsun.
Bir kasabada yaşamak fikri Çeşme'yi bildim bileli hayalimdir. Ama bir kasabanın sadece tek katlı evlerden ve çitsiz bahçelerden oluşabileceğini gördüğümden beridir bu hayalde ufak bir kayma oldu. Ben artık tek ya da iki katlı evlerden ve çitsiz bahçelerden oluşan bir kasabanın sakini olmak istiyorum.
Sakinlik dedim de buralara geleli beridir yaşamak yüzümde aptal bir gülümseme...
Dertsiz tasasız, iş stresi olmadan, korna sesli trafiğe takılmadan - ki emin olun burada da trafik tıkanıyor ama ne hikmetse buradakiler trafiği korna ile açamıyor - üzerlerine oturmuş bir nezaketle gülümseyen insanların varlığı mıdır bilmem ama bir şeyler beni buraların sakini yapmaya yetti.
Düşünüyorum da belki de bütün bunlardan sonra kendi kaosuma geri döndüğümde bir gün batımı tadında olabilirim hâlâ ve ısrarla.