23 Şubat 2006

Afrikan Takılar



Bu hafta gene Bursa'dayım .
Bu aralar böyle oldu.

Leylekleri havada görmek gerçekten de bol hareketli günlerin habercisi oluyormuş.
Takı Külübünden Sibel özellikle afrikan serisini beğendiğini söyleyince bir kaç örnek daha eklemek istedim siteye... Daha önce demimişmiydik sırası geldikçe diye.





21 Şubat 2006

Çok Özel ve Çok Güzel...



Bizim özel günlere düşkünlüğümüz olmadı hiç.
Hani vardır ya hatırladın hatırlamadın kavgaları... Olmadı yani...
Biz birlikte geçirebildiğimiz günlerin değerini bildik hep.
Durup dururken mumları yakmanın, şaraplar içmenin tadını çıkarttık birlikte.
Bazen o girdi mutfağa, bazen ben, ama hep aşkla harmanlandı ocak üstünde dumanı tütenler...
Bu nedenle güzeldi...
Ne zaman kaybetsek birbirimizi, gözlerimiz aradı yek diğerini.
Bulunca rahat bir nefes aldık, bundandı gözlerimizin gülümsemesi.

Hiç mi üzmedik birbirimizi. Üzdük tabi.
Kolay mı iki iken bir olmak.
Ama özür dilemesini de bildik. Kendimizce, dilimiz döndüğünce.


İlk günkü gibi sevmek bize yakışmazdı...
Çoğaldık.


Seni Seviyorum...
Aşkla



Sevdanın peşinden gitmek sizi herşeye rağmen gülümsetebiliyorsa, durmayın derim size... Koşun, kovalayın, arayın, kapısına gidin
hatta gerekirse sabırla onun size gelmesini bekleyin.

Sevgiyle kalın,
(becerebiliyorsanız sevginizi çoğaltın.)

Evren

Nuray'ın Takıları-II

Bu da Nuray'ın vakti zamanında aldığı ve öylece yanyana dizdiği boncukları. Arada kum boncuklar da vardı ama bu tasarımda kendilerine yer bulunamadı. Ortada duran mavi boncuk benim kirli çıkıda bulduğumdu. Nuray bu takıyı beğendi.
Güzel güneşli günlerde sevgiyle takması dileklerimle...

Nuray'ın Takıları

Geçen haftalarda Nuray bana kullanmadığı takılarını getirmişti. Geçtiğimiz haftaların yoğunluğundan bir türlü vakit bulamamıştım onlarla ilgilenmeye. Bu sabah uyanır uyanmaz atölyemasama kuruldum. Amcasının mısırdan getirdiği bir kolyeden 2 kolye türetmiş oldum. Biri spor diğeri biraz parıltılı. Yeşil ve siyah yarı değerli taşlarla üç sıra dizilmiş bir kolyeydi. Siyahları sarı yaldızlı kum renkli kristal taşlarla kullandım.
Yeşil taşları da yukarıda gördüğünüz ahşap obje ile deri iplikler kullanarak harmanladım.

Bu tür durumlarda öncesi ve sonrası fotoğrafları yapmak gerek.
Sevgiler...

06 Şubat 2006

SÜRPRİZ ???


Gene uzun zaman oldu biliyorum. Ama hayat ne yazık ki acı tatlı sürprizlerle dolu. Şuşu için planladığımız doğum gününden hemen sonra Bursa’ya gelmiştim. Hem ailemi ziyaret edecek hem de Bursa’daki dostlarla buluşacaktım. Ben annemlere uzun uzun planladığım haftayı anlatırken…

Salı sabahı hastaneye gittik. Annem ameliyat olacaktı. Tamamen tesadüf sonucu bulunan bir “parça” alınmalıydı. Bu gerçekten bir sürpriz olmuştu hepimiz için. Hani bildik yüz gülümseten, kahkaha attıranlardan değildi maalesef…
Bu olay tam da yürek burkan cinstendi.
Annem…
Canım annem her zaman ki gibi güçlü ve dayanıklıydı.
Testler yapıldı.
Sonuçlar geldi.
Her şey yolunda gidiyordu.
Babamın gözlerindeki endişeyi ben hiç görmemiştim daha önce. Yerinde durmuyor oradan oraya geziniyordu. Ameliyat sırasında sürekli bilgi alıyorduk, her şey iyi gidiyordu da…
İşte biz orada öylece eli kolu bağlı duruyorduk.

Anneler ve kızları, hep böyle midir bilmem ama büyüme çağlarında bir türlü tutturamazlar frekansı. 30’lu yaşlarla birlikte kızlar büyüyor galiba. Ya da ben de öyle oldu.
Annemi daha çok anlamaya başladım. Anneme daha çok benzemeye!

Bir gün hiç aklıma gelmezdi ama kısaca onu anlatmak isterim sizlere…
Annem titizdir. Çalışkandır. Tutumludur. Kocamandır yüreği. Herkese yer vardır o yürekte. Vicdanlıdır. Ayrıca inançlıdır da benim annem. “Doğru”ya ve “hak”ka inanır. İlkelidir. Durduğu yeri, durması gereken yeri bilir.
Güçlüdür. Kimse onu kolay kolay yıkamaz. Bir sevdimi her şeyini verir. Öyle elinden gelenle yetinmez, daha fazla ne yapabilirse daha da fazlasını yapar.
Köylere gider ders vermeye. Sanmayın altında arabası. İki minibüs değiştirir.

Kar kış vız gelir ona. Öyle kolay kolay hastalanmaz mesela.
Haftasonu, bayram ne güne duruyor değil mi ama?
30 yıllık öğretmenlik hayatında doğumları hariç ki anlatılanlara göre son dakikada almıştır hep raporlarını, tek bir gün raporu yoktur mesela.
Gönüllü olarak çalışır çeşitli kurumlarda. Emeğini koyar ortaya.
Kendini, değerlerini, ilkelerini koyar…
Zamane reklamında olduğu gibi “süperdir benim annem, süper…”

Annem ve babam...
Birbirine hala aşkla bakıyor, yürekleri ile gülümsüyorlar.
Emek verince bir aşka başı da güzel olur sonu da...

Seni seviyorum annem…
Geçmiş olsun sana.
Birbirinize her zaman aşkla bakın, hayatınızdaki sürprizler hep keyiflendirsin sizi...

Bi de unutmadan, yıllar sonra hala böyle güzel bakabilmek istiyorsanız aşkınıza
emek harcayın bolca...
Evren



Posted by Picasa

30 Ocak 2006

SÜRPRİZZZZZZZZZZZZZ :)))))

Geçen hafta cumadan beri yazmamışım. Şimdi Bursa'dayım. Aile ziyareti.
Önce Cuma gecesi...
Şuşu ile Nişantaşı'nda bir "cafe" de buluştuk. Kahve fallarımıza baktırdık ve mutlu mesut sohbet ettik. Ben bu arada nasıl mızırdanıyorum ama... Görmelisiniz.
Yemek yiyeceğimiz yer belli. Gün evvel Nes'le programı yapmışız. Ana fikir Nes'in. Öylemi böyle mi derken yer belirlendi.
Ama bizim kız cin ya süprizler konusunda, aldı bizi bir telaş...
Merak etme dedim Nes'e ben bulurum birşeyler.
Buldum da ...
Önce "psikolojikman" yıkılmam lazımdı rol gereyi.
Ama Allah'ın sopası yok sen misin durduk yere böyle rol kesen deyip, verdi başıma "psikolojikman" yıkılacak bir durum.
Sonrası rol kesmekten çıkıp gerçekle yüzleşmek olunca kolaylaştı işim.
Nerde kalmıştık bu uzun parantezden sonra...
Evet... Ben orada mı yesek yoksa burada mı derken...
Geçen yılların anısına franbuaz sosu ile servis edilen limonlu tart konusunda karar kıldık.
Eh ana yemek de illa ki seçerdik. (Size de bir terslik var gibi geldi di mi???)
Çıktık yola ama ne mümkün ilerlemek. Nes sürekli telefonla tacizde...
İlk telefon...
- Evren biz yola çıktık.
- Hi hi..
- Sana haber veririz varınca.
- Ben karşıdayım şimdi. Dönünce ararım ben seni.
ŞuŞu - Kimmiş???
- Ebru. Cenk hastaymış. (Bu arada bu doğru. Geçmiş olsun her ikinize de...)

Biz bu arada Ata'nın doğumgünü'de cumartesi kutlanacağı için ona hediye arıyoruz.
Veeeeeeeeeeee işte ikinci telefon...
- Bak ben annemleri bıraktım pasta almaya gidiyorum. Ona göre yavaş yavaş buraya doğru gelin artık.
- Oldu Serpil abla. Ben yarın uğrayacağım sana.
- Ama hemen de gelmeyin. Takım tamamlanmadı.
- Yok ben zaten konuştum Eser'le. Size bırakacağım. (Neyi???)
- Onları da bekleyelim di mi?
- Bence de. Sen beni ararsın artık.
- Tamam.
Şuşu - Hayrola susmadı telefonun...
- Aman Serpil abla. Benim laptop çöktü de. Eser yarın vakit ayıracakmış.

****
Nes yeni evine taşındı. Sevmem öyle eli boş gitmeyi. Hele de zorunlu hediye seçmeyi. İçime sinmeli, ısınmalıyım aldığım hediyeye. Yani vardır olmuşluğu hiç vermem daha iyi. Kafamda var birşey... Girdik sevdiğim mağazalardan birine... O da ne kalmamış bir şey...
O olmaz bu olmaz derken fark ettik üst katı ve...
Zırrrrrrrrrrrrrrrrrrr
Bendeniz yüksek sesle - Allah allah annem..
- Efendim anne...
- Ee hadi gelin artık. Herkes geldi.
- Tamam anne haftasonu gelince konuşuruz bu konuyu.
- Herşey hazır yani.
- Anne kapatıyorum. Öpüyorum.
Şuşu - Eeee sen az öncede annenle konuşmamışmıydın.
- Aman haftasonu gideceğim ya yanına, telaş yaptı işte. Kaçta geliyorsun kaçta gidiyorsun diye.
*************
Elimizde hediye paketleri sonunda yemek yiyeceğimiz yere geldik. İçeri önce ben girdim. Arkamda Şuşu bizimkiler dizilmişler masaya. Kafası önde önde yürürken birden fark edince durumu ben kaçırdım süratını ama Nes dedi ki, çak dostum budur işte dumur dumur durumu...
Gerçekten görmeye değerdi mutluluğu. Şaşkın ördek bakışları...
Herkes hediyelerini verdi yemekten önce. Paketlerden yer kalmadı anlayacağınız masada.

İki kapı yaptık o gece. Kalabalık İtalyan ailelerini aratmayan görüntümüz. Ve kahkaha dolu anlarımızla, en değerliler aradındaki yerini aldı süpriz gecemiz hepimizin anılarında.
************
Serpil katılamadı ama yazdığı kart hepimizin duygularını dile getiriyordu. Hepsini yazmayacağım kuşkusuz. Ne de olsa doğumgünü çocuğuna özeldi yazılanlar. Ama ortak olanları buraya almak lazım.

İYİ Kİ DOĞDUN.
İYİ Kİ VARSIN.

*********
Hayatınızdaki süprizler hep keyif ve mutluluk versin. Yüzünüzü gülümsetsin.
Sevgiyle kalın.
Evren

26 Ocak 2006

Küçük Bir Sır...



İşte süper üçlü karşınızda... Sormayın ama kim kimdir diye söylemem asla.
Bu üçlüden biri doğdu bugün.
Onu öpüyor öpüyor öpüyorum.
Sevgili dostum,
"DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN"
diyorum.
Sana güzellikler, huzur ve aşk diliyorum.
Evren