25 Mart 2010

MÜHÜR/LE(N)MEK







Yağmur yağıyordu dışarıda alabildiğine sağanak...
Umrumuzda değildi.
Sen şarkıları söylerken birine yanıyordun, ben başka birine.
Bir konser çıkışı sarılmıştık birbirimize.



Yağmur yağıyordu dışarıda alabildiğine sağanak...
Baktın bana, çevirdin kendine...
Gözlerin dedin...
Gözlerin bakar mı hep bana böyle...
Bakarlar dedim.
Mühür ettin dudaklarını sözüme.



Yürüdük o gece son hücremiz de nasibini alana kadar...
Bu gece dedin, bu gece bende kal.
Kalırım ama dedim...
Merak etme dedin.
Yatağım var ayrı...
Hatta istersen ayrı bir odam...
Bu gece dedin...
Bu gece, kal bende.
Ya gitmek istemezsem bir daha dedim.
Mühür ettin gözlerini gözlerime...



O gece,
Sen ve ben
Sıcak bir banyonun ardından üzerimizde havlular...
Sohbet ettik güneşin ilk ışıklarına kadar.
Vokta içtik en shutından...
Güldük en kahkahasından...



Gün ağırınca fark ettik,
Ne biri vardı artık ne başka biri...
Sen vardın.
Ben vardım.
Biz olmak istiyoruz diyen iç seslerimiz karıştı birbirine...
Gel yanıma dedin, uzan şöylece...
Uzandım,
Hiç dokunmadık birbirimize.
Sarılmadık bile...
Uyuduk sadece.



Gene de...
O gece, tenini mühür ettin tenime.


______________________________________________

Fotoğraf / Autumn blues by -Thomas C.
İlk Yayın Tarihi / Mart 2009

24 Mart 2010

AĞIR/LIK

Fotoğraf :/ Joaquim Chitas



ben seni yüreğin kadar seviyorum demiştim, 
yüreğim kadar seversem taşıyamazsın...

yüreğin kadar sev dedi

sevdim 

ağır geldi 




23 Mart 2010

US/LANDIR YÜREĞİMİ





Ah benim yaralı ruhum
Ah benim insan kusurum
Ah benim isyanlarım, ah yalnızlıklarım
Gel artık uslandır beni * 

Sabahtan beri kaçıncı kez dinledim bu şarkıyı, kaç kere konuştum kendimle… İyi değilim! Seni de üzüyorum, dedim ya hiç ama hiç hak etmediğin halde. Senin gibi sevilmedim ben daha önce, yani senin gibi sevmedi kimse beni, böyle düşününce, düşünce değil his işte… İçimde bir yer kanıyor inceden. Senle ilgili değil bu, yani sadece senle ilgili değil. Ne şansızlık ki, benzer bir hikayenin bitişi gibi başladı bizim hikayemiz; bir yaranın kabuğunu kaldırarak… Yara şimdi sızlıyor, en ufak bir sevgi değse, ya da ne bileyim bir kelime geçse, ya da bir düşünce, ya olursa hali… Kahvedeki adamlar gelip oturuyorlar karşıma sonra… Sonra fark ediyorum ki; o benim ya olursa dediğim hal oluyor. Yani seviyorsun sen beni. Bu nasıl bir yara bilemezsin sen, ben o kadar çok inandım ki... Ama hep de dediğim gibi oldu sonları, bu sefer olmayacağını biliyorum ama sen gel de onu yaraya anlat… Yara kapanmazdan önce, su bile sızım sızım sızlatır ya… Bir de sevgiyi koy o su yerine… Yarayı açan da sızlatan da ben değilim diyorsun, biliyorum. En çok da buna üzülüyor ya yüreğim.

Seni seyrediyorum, uyandığımdan beri. Sabahları artık serin ya, camı açıp içime çekiyorum o serinliği, sıcağını hissediyorum sonra, bir gülümseme yüzümde, korkuyorum içten içe…

Hani herşeyinle teslim olup da o sırtından vurulmuş olma hali vardır ya, ölümden döndüm, bilirim... Eve gelmeseydi o gece, hiç tanıyamayacaktım seni. Şimdi yıllar sonra, iyi ki gelmiş diyorum, iyi ki... Bunun iki sonucu var yaralı ruhda ya da bende öyle oldu. Oluyor… Yara hızla iyileşiyor, bu beklenen sonuç ama bir de o yaranın açıldığı zamanlardaki bana gidip kendimi sorguya çekme hali var. Güçlü sanıp da kendini, o en güçsüz yüzünle karşı karşıya kalıyorsun ya  nasıl bir yıkım anı o bilemezsin... Kendine geldiğinde ve onun ya ölseydinde ki buz ellerinin, seni kaybetme halinden değil de, çıkacak onca yasal prosedür ve can sıkıntısından olduğunu anladığında ki; o yüreksizliğe, o sevgisizliğe şaşıp şaşıp keşke ölseydimlerinin, çaresiz yakınmalarının ve kendi çaresizliğine, zayıflığına sarılıp da çığlık çığlık ağlamaların nasıl bir yıkım anı olduğunu sen bilemezsin. Ama ben bilirim. Ben o sınırdaydım, çaresizliğin kendine esir ettiği bedenim o elektrik verilmiş dikenli tellere takıldı benim. Koptu lime lime yüreğim.

Samimiyetle söylemem gerekirse, bundan böyle kendime sakladığım kelimelerim az olsun istiyorum hatta kendime hiç kelime kalmasın... Öyle yapayalnız yaşadım ki ben o günleri… Öyle içime attım ki. Kendime sakladığım her kelime bir hançer şimdi. Sen hiç, birini, ben nasılsa affedebilirim ama onun bu hallerini başkaları bilirse sevmezler diye korkarak sevdin mi... Sevmediysen anlayamazsın beni... Ama ben anlarım. Ben tam o sınırda sevdim birini. Kendimi geçip ona vardım ve onsuz nefes bile alamadım. O yaşamdı, nefesti, onsuzluksa ölüm.

Bugün, onu sevme haliyle bir ilgisi yok bu anlatmaya çalıştıklarımın. Beni, öznesi yaptım yaşamımın. Beni anlattım sana.

Ve sen...
Ve sen ne yazık ki; bu kendimle yüzleşme ve yarayı söküp atma sürecimin paydaşı, ve sen güzel gözleriyle bana, içime bakan. Ve sen, derinime inip, derinini paylaşan. Öyle çok seviyorum ki seni... İlk defa zamansız ölmekten korkuyorum...

Biliyor musun, bak buradan da açık açık söylüyorum ki sana; isyanım hep yalnızlığıma oldu benim, yaralı ruhum, insan kusurumdu… Ama, sen gel uslandır beni istiyorum… Sen gel, us/landır beni… Korkuyorum!




Sözler / Zülfü Livaneli 
Fotoğraf / Marzena Gregier

MANİ (DAR) / YÖN BULMACA


Yaşam akıp gidiyordu yollarca
Yönlerin hepsi birer bulmaca
Ben, dışımda akan bütün yönleri çevirdim sana
Sen, benim dışımda kalanlara
Kesişmemiz zor zevgilim
Dünya yuvarlak olsa da
Uzun zaman gerekli sırtları dönüp yola çıktıktan sonra

Eskiden ben akıp giderken sana
Sen akıp giderdin benden daha uzağa
Hızımı artırsam ne fayda
Sen de hızlanıyordun aynı oranda
Geç fark ettim, kusura bakma
Yani sevgilim, bir sepet bul tak koluma
Anladım ki, şu saaten sonra herkes kendi yoluna

Yollar ve yönler çözülmesi gereken bir bulmaca
Bulduğunda, elinden kayıyor kolayca
Akıllanır mı yüreğinde aşk olan
Kapadım gözümü döndüm yönümü aşıka
Annem seslendi ardımdan bağıra çağıra
'Baktın kar havası, eve gel kör olası'


Fotoğraflar  / Joannès Ceyrat


AŞK BUGÜNLERDE...



ÇİKOLATAYA BATIRILMIŞ PORTAKAL ŞEKERLEMESİ TADINDA

fotoğraf / Frances Janisch




bir ömrün kaç keresinde aşktır dedi adam,
bir ikincisi olacaksa sen ol dedi kadın...

adam bir gece sessizliğinde ayın son dördünde
dilin ucuna geleni haykırdı...





adam ne dedi...
kadın o gece hangi şarkıyı söyledi... 
azzzz sonra
azzz sonra
azz sonra
az sonra





22 Mart 2010

HUZUR (MU)

Fotoğraf / Stefano Orazzini





Ike Quebec Blue And Sentimental



Anlar vardır, bir andır.
Sadece tek bir an,
Ömre bedeldir.
Bu gece hissettiğim bu...

Bu gece hissettiğim,
huzur denizinde bir yelkenli.
Yelkenlide bir sen...
Yelkenlide bir ben...

Aynı ufka açılmışız,
Yol alıyoruz
Usul usul.
Varmak istediğimiz yer, aynı.
Olmak istediğimiz hal, aynı.

Ben sen!
Sen ben!
Bir de yelken!

Huzur denizinde,
Yelken,
Usul usul yol almalı.

Bu gece hissettiğim bu.
Bu aşkın yepyeni bir tarifi olmalı.
Huzur denizinde bir yelken,
usul usul yol almalı.
Limanı yürek olmalı.



KEYİF (Mİ)



BEN BUNA KATMERLİSİ DERİM
 GÖNÜL SOFRAMA BEKLERİM

SAĞLIĞA, HUZURA
CAM CAMA
CAN CANA