22 Haziran 2011

Newburyport Sakini Olmak




İnsan buraya yerleşmek istiyor, hemen kafası nasıl olur ki bu iş diyor. 
Aslında sonradan farkına varıyor ki, olmayacak duaya amin diyor. 
Biz diyelim de duymayanın kulağı sağır olsun.




Bir kasabada yaşamak fikri Çeşme'yi bildim bileli hayalimdir. Ama bir kasabanın sadece tek katlı evlerden ve çitsiz bahçelerden oluşabileceğini gördüğümden beridir bu hayalde ufak bir kayma oldu. Ben artık tek ya da iki katlı evlerden ve çitsiz bahçelerden oluşan bir kasabanın sakini olmak istiyorum.






Sakinlik dedim de buralara geleli beridir yaşamak yüzümde aptal bir gülümseme...





Dertsiz tasasız, iş stresi olmadan, korna sesli trafiğe takılmadan - ki emin olun burada da trafik tıkanıyor ama ne hikmetse buradakiler trafiği korna ile açamıyor - üzerlerine oturmuş bir nezaketle gülümseyen insanların varlığı mıdır bilmem ama bir şeyler beni buraların sakini yapmaya yetti.

Düşünüyorum da belki de bütün bunlardan sonra kendi kaosuma geri döndüğümde bir gün batımı tadında olabilirim hâlâ ve ısrarla.






21 Haziran 2011

Aşk Her Zaman Kazanır


Anlatacak onca şeyin arasından tabi ki Newburyport'u tek geçmiyorum.
Burayı (evet halen buradayım) gezdiğim onca yer arasında
 öncelikle anlatmak istememin kendimce geçerli sebepleri var. 
Ben AŞIK oldum. 



Belki de daha kasabaya varmadan uğranan dost evindeki kahvaltıydı beni baştan çıkartan...
Belki de her şey göletle göz göze geldiğimiz anda saklıydı.
Ve belki de her şey beni benden alan karşılamaydı.



Pencereler...


Çiçekler...


Ayrıntılarda saklı güzellikler...


Ve evler...




Ve sokaklar...



Ve işaretler...


Ya ben hazırdım aşka
Ya da aşk onca koşuşturmanın ardından sarılıverdi yüreğime 
bana bile aldırmadan.




Burası Newburyport...
Burada yaşayan hemen hemen herkes 
"ama sadece iki aylık bir cennet" dese de...
Hangi aşk sadece cenneti vaad edebilmiştir ki!





08 Haziran 2011

Yüksek ve Daha Yüksek



Uzun bir yolculuk olacaktı, biliyordum. Yüksek binalar ve yoğun kalabalıklar görecektim, biliyordum. Ama bu kadarını umuyor muydum, çok emin değilim. İlk günler gökyüzüne bakmakla geçti. Her şey ya yüksekti ya daha yüksek... Newyork'da en çok neyi sevdin derseniz... sabahın erken saatlerindeki boş sokaklarını derim... 












Siz bir kaç gün gökyüzüne bakadurun... Yeryüzünün renkleri için biraz zamana, biraz da St. Croix'un sevgili özlemi kokan denizinden uzaklaşmaya ihtiyacım var. Bulunduğum yerle ilgili tek bir kelime hakkım olsa, sonsuzluk ilk seçimim olurdu. Ve bir şans daha verseniz ben sessizce huzur diye fısıldardım uykunuza... 





31 Mayıs 2011

Heyecan



hani ilk aşkın heyecanı sarar ya bedeni...
hani uyku tutmaz ya...
hani dersin ya; gerçek mi şimdi bu diye...
hani yüzünde bir gülümse olur ya ama en aptalından...
hani yapılacakları tekrar tekrar geçirirsin ya aklından...
hani listelerini son bir kez kontrol edersin ya...
hani kendine bakıp bakıp, oldum mu, hazır mıyım şimdi yani dersin ya...
hani "ya unuttuysamdadır" ya akıl...
hani küt küt atar ya yürek...
öyleyim işte...
öylece alıp kendimi 
neyim var neyim yoksa çıkıyorum yola... 
kalın sağlıcakla...

aşkla!