dışarıda garip puslu bir İstanbul havası, elinde kahvesi, camı açıyor sabahın kör karanlığında kadın... içine çekiyor yağmurun kokusunu, nemini alıyor üzerine... şemsiyesi ile yürüyen bir kadın, balkonunu yıkayan bir başka kadın ve kendisi dışında günü karşılayan yok o anda...
şemsiyesi ile yürüyen incecik kadın;
elindeki şemsiye belli ki kocasının. öyle bir sarılmış ki sapına sanırsın kocasının elinden tutuyor yürürken. kendi kendine mırıldanıyor, kafasında sanki sabahki tartışmayı sürdürüyor. yüzünde şaşkın, küskün bir ifade ile adım sayıyor. çizgilere basmıyor ve kare taşların tam ortasına denk geleek şekilde adımlarını dengeliyor. öyle garip bir temposu var ki sanki her an koşmaya hazırlanıyor, derken şemsiyeyi atıyor elinden, bağırmaya başlıyor, önce eşofman üstünü ardından tişörtünü çıkartıyor, bedeninin kirlenmişliğini yağmurla yıkar hali camdan seyretmekte olan kadının içine dokunuyor...
balkonunu yıkayan başı örtülü kilolu kadın;
elinde bir süpürge, bir kova su yağan yağmura inat balkonunu yıkıyor. oğlu camın arkasında mutfaktaki masada oturmuş, kokusu buğu olup yağmura karışan pişileri yiyor. belli annesi sabah erkenden kalkıp hamur açmış oğluna, aklı çalışsın okullar okusun babası gibi kütük olmasın diye oğluna pişi yapıp umutlarıyla tatlandırmış. balkonu yıkaması bitince sırtını dönüyor kadın mutfağın penceresine. memelerine sıkıştırdığı sigarayı yakıyor, bir nefes çekiyor kaçamak. öyle derindi ki çektiği nefes kızlığına gidiyor aklı. anasını kırmayıp, köyün zenginlerinden birinin şeherde yaşayan oğluna varacağı an geliyor gözünün önüne. köyün yükünü taşıması gerekmeyeceği için kabul edişi bu adamı, koynuna alışı sonra. boğazı bile görmediğine üzülüyor, gözünü kapatıyor. sigarasının son nefesinden sonra izmariti atacak gibi yaptığında, kendini boşluğa bırakır hali camdan seyretmekte olan kadının içine dokunuyor.
penceden bakan balık etli, güzel gözlü kadın;
elinde kahve fincanı ile öylece duruyor, aniden neden olduğunu bilmediği bir biçimde fincanı camın dış kenarına koyuyor, içine dokunuyor eliyle. avucundaki kan ağır geliyor kendini boşluğa bırakıyor kadın...
şemsiyeli kadınla balkonunu yıkamakta olan kadın sesin geldiği yere doğru bakışlarını çeviriyorlar ve birbirlerinin selamlıyorlar, tebessümle...
kadın yürüyor,
balkon yıkıyor,
ölüyor
yağmurda
kimse farkına varmıyor
yağmur
yürüyen kadının isyanını
balkon yıkayan kadının pişmanlığını
ölen kadının kan kokusunu
şehrin kanalizasyonuna karıştırıyor
o gün bütün denizler
koyu kırmızı oluyor
akıllara ölen kadınlar gelmiyor
_________