03 Nisan 2009

GİTMELER ÇOĞALDI



Gitmeler çoğaldı bugünlerde...


Akla düştü mü gitmek, dur demek olmuyor... Desen de zaten sesin duyulmuyor...


Bu sefer giden İnandığı Masalları anlatan adam Haşim... İlk tanışmamızda Haşmet diye seslenmeme nasıl da gülümseyerek cevap vermişti oysa...



Geçenlerde LAL gitti. Bazen gitmek gerek dedim kendime, LaL'in gidişine... Ama bugün Haşimin de gideceğini öğrenince, ağır geldi bir haftada iki veda... İnandığım Masalllar benim sorularıma cevaplar bulduğumdu... Zaman zaman açar okurdum eskilerden de... Haşimin eskileri benim yenilerim olurdu. Şimdi, yani bu tarihden sonra bıraktığı bütün izlerde arayacağım cevaplarımı. Teşekkür etmedim belki de hiç sana, bana kattıklarına, sorulara, cevaplara, duygulara, düşüncelere... Yaz demese de yazardım ben ona... Yazdım yüreğimden geçenleri, dilimin döndüğünce...


kimbilir kaç defa yazdım aslında... ve bir kadar da yazmadığım an vardır biliyor musun? seni ilk ne zaman buldum hatırlamıyorum ama o gün de kafamda bir soru, sen de bir cevap vardı mutlaka... mutlaka diyorum çünkü ben seni kendimi bulduklarıma ekledim.

kendimi buldum evet...


kendimi kaybettiğim zamanlarda, buldum dediğim her seferde ve aslında bulamadığımı fark ettiğimde nedense bir masala inandım. senin anlattığın masal değilse de hatırlattığın bir masal vardı beni kelimelerine çeken. şimdi sen gidiyorsun, şairin dediği gibi ellerin durur mu onlar da gidiyorlar ki, o eller ne sorulara cevap verdiler... o eller ki, yürekten taşanı yazdı, akıldan sızanı, muhteşem alıntılar yaptılar bazen, bazen arkasına yarınlarla meraklandırdılar okuyanı, kısacık öykülerle düşündürüp, aşkı yaşattılar, kadın oldular adam oldular monologları diyologlara dönüştürdürler.


sen içinle hesaplaştın da biz durduk mu sanki; biz de hesaplaştık senden sonra. şimdi sen gidiyorsun masal diyarlara, kelimelerin durur mu onlar da geliyorlar ardından... düşüncelerin, duyguların, aşkların, hüzünlerin, soruların, hüzünlerin... bir tek bıraktığın izler kalacak biz de masal tadında ki; o izler kadınlara sürme, erkeklere dövme olacaklar.


yolun açık olsun masalcı... yüreğin mutluluk dolsun, aklına bilmediğin kelimeler takılsın. sorduğun sorulara bulduğun her cevabı bir kenara not etmeyi unutma. belli mi olur büyürsün, torunların olur, an'ları anlatırsın onlara eski bir masal tadında....


sevgiler,

şimdiden özlemle...

KARŞITLIK




özledim demek için çok mu erken
ne kadar oldu ki bendeki yokluğun


bıktım demek için çok mu zaman geçti
ne kadar oldu ki sendeki varlığım


gel demek için çok mu bekledim
ne kadar oldu ki gittiğin


git demek için biraz erken değil mi
daha ne kadar oldu ki geldiğim







_______________



Fotoğraf


ÜÇLEME




Üşümek - Üşütmek - Üşenmek

Her şeyi içselleştirmek



Adamak - Ağlamak - Aldanmak

Her seferinde yeniden başlamak



Sevmek - Sevilmek - Sevinmek

Her an yaşadığını hissetmek



Kanmak - Kanırtmak - Kanamak

Her acıda biraz daha güçlenmek



Uyanmak - Uyumak - Unutmak

Her kişide farklı bir anlam bulmak



Şans Vermek - Şans Tanımak - Şansına Küsmek

Her seferinde aptallığına yenilmek



02 Nisan 2009

NE ZAMAN



ne zaman yalnız kalmaktan korksam ve sığımsan sana
ne zaman bir dost sesi duymak istese sesim
ne zaman gülmüyor ve ağlıyorsam
yalnız bıraktın beni


oysa sen
sen hayata küstahça tavırlar takınan yüreksiz kul
ağlarken yanında olmaya çalıştım sadece
sakladım gözyaşlarımı seninkiler daha değerli diye


şimdi sen gülüyorsun
ve gözümde iki damla yaşla sığınıyorum limanlarına
ben gülerken dostuz da
ben ağlarken bu kaçmalar niye
sorarım sana
sadece ben gülerken mi dostuz birbirimize


şimdi daha çok ağlar oldum halimize
şimdi hayata sövmek istedim işte
_____________

EŞELENDİM (**)


Su balıksız olur, balık susuz olmaz.
Arif Nihat Asya

Sabah ofise gittim. Arkadaşım iyi gözüküyorsun dedi. Makyaj yapılmış... Özenle giyinilmiş DE merak ettim ruhun nerde dedi. Geliyor yolda dedim. Bir yere uğraması gerekti. Baktım ikna olmadı devam ettim. Biraz gecikecekmiş az önce haber verdi. Meraklanma öğleni bulmaz gelir dedim.


Radyodaki ses:

Nesine yar nesine
Ölürüm ben sesine


Dış Ses:

Yazıyı bekliyorum hala... Bitmedi mi?


İç sesim:

Bir daha vursa idi
Nefesim nefesine


Arkadaşımla göz göze geldiğimizde anladım onun da iç sesi benimki ile aynıydı. Gözler dolmuştu gene. Birbirine benzer hikayelerin benzer baş kahramanlarıydık biz. Anlardık ruh nerede kalmış, beden nerede. Gidiyorum dedim kendi odama. Bugün çalışmak ve herşeyi unutmak günü.


İç sesim tüm koridor boyunca bana eşlik etti.

nesine yar nesine
ölürüm ben sesine
bir daha vursa idi
nefesim nefesime (*)


Masama oturmaya fırsat bile bulamadan telefonum çaldı.


Telefondaki ses: (hani az önce karşılaştığım ruhumu soran ses)

Su balıksız olur, balık susuz olmaz bilir misin.


İç sesim:

Bilirim. Ben denizde bir balıktım önce.
Bilmediğim denizlerde yüzdüm.
Korkusuz ve özgürdüm.
Alışıktım medcezirlere.
Bir gün deniz gitti ve dönmedi.
O gün anladım ki
Su balıksız olur ama balık susuz olmazmış.


Başka Bir Dış ses:

Evren hanım bu evraklarda imzalarınız eksik sisteme giriş için imzanıza ihtiyacım var.


Telefondaki sese cevap veren kendi sesim:

Çalışmam lazım. Bu gün çok iş var. Bi de unutmadan senden nefret ediyorum.


__________________________________________________


Gün içinde ne çok şey yaşar şu yürek. Ne az bilir karşımızdakiler. Ve hatta yanımızdakiler. Maskeler takarız tıpkı şapkalar gibi. Şapkaları çıkarıp maskeleri düşürünce ANLARIZ. Bazen ruhu rahat bırakmak gerek.


BIRAKIN GİTSİN. Onunla uyusun. Ağlasın. Sevişsin. Hatta kavga etsin. Gelir telaşlanmayın. MUTLAKA geri gelir. Ruh yüreğin sesine kulak verir. Ruh geri dönüş yolunu illaki bilir. Ruhumuz huzur bulunca; kürkçü dükkanı gibi dönüp dolaşır gene yüreğimize yerleşir.



____________________________________________

İlk Yayın Tarihi / 02.12.2008
(*) karacaoğlan
(**) Yazının adı yazı ile ilişkilendirilmemiş olup, durumdan fazife çıkartılmıştır. Durumdan vazife çıkartmak da bir dostun duruma yaptığı yoruma özeldir. Aslında başlık bir çeşit durum komedisidir.