mum alevi aydınlattığında yüzünü kadın farkında bile değildi güzelliğinin adamın derin bakışları olmasa bilemeyecekti de... adam bir bar taburesinin tenhalığında kadın bir sahne ışığının loşluğunda
Imelda May / Big Bad Handsome Man
otururken yüzyüze: sardı elleri bedenleri sardı tutku yürekleri sardı aşk dilin ucuna kadar geleni bir ömrün kaç keresinde aşktır dedi adam, bir ikincisi olacaksa sen ol dedi kadın... adam bir gece sessizliğinde ayın son dördünde dilin ucuna geleni haykırdı... kadın an defterine bir not düştü : 05.07.2009 Gecenin Yarısı Bir Sahil Kasabası sonra bir gün bir kelime duyarsınız çok duymuş çok söylemişsinizdir ama ilk gibi gelir ilk kez o tonda o anlamda o duyguyla size söylendiğini bilirsiniz sarsılırsınız... ________________________ Fotoğraf / 1x.com
bir ayrımda: olan ve olmasını istediği yöne oklar vardı... içinde bir cız... olana kırdı direksiyonunu... az ilerde belki de beş dakika sonra bir ağlama sesi duyuldu...
yağmur evet gene... biraz hüzün biraz gri... sonra kendini zorla bulutların önüne atan bir güneş: gülümsüyordu, turuncunun en halinde... yol boyu yüzüne değdi kadının, bedenine değdirdi kollarını... taki batana kadar... ki öncesi bir gökkuşağı... kadının yüzünde bir gülümseme adamlaydı... sonra ay geldi kuruldu yanına kadının, adam mıydı...
kadın gözlerini kapadı... bahçedeydi... adamın hemen yanında... herkes gelmiş, kadın geldi diye... meraklı ama sevecen bakışlar mangal kokusu her yerde... senli benli hallerinin en keyiflisinde herkes... bazıları izleyici, bazıları oyuncu... özledim dedi kadın, özledim dedi adam... bir özlemek; yanyanayken de yaşanır mıydı sahi... bakışın hiç gitmedi bugün üzerimden dedi kadın. barda otururken ve evet senle, harikaydın dedi adam. evet dedi kadın evet dedi adam bir alkış koptu, kıyamet... gelinini öptü adam... bir alkış koptu, kıyamet... ayrılmadılar kaldılar öyle... bir alkış koptu, kıyamet... geldiler kendilerine... an aktı kaldığı yerden... küçük bir çocuk geldi kadına, masal anlat bana dedi... adam kadın çocuk kalktılar masadan izin isteyerek ayla dolan yatağa uzandılar onlar masalın cümleleriyle atışan iki aşıktılar
bir cümle birinde, tamamlayan diğerinde kadın masalın bir yerinde çocuğa bir öğüt verdi: şarkı tadında... yoksa adama mı söylemek istedi içindekileri...
nefessiz kalmak... masal tadındaydı... an masaldı... ay adamın yüzündeydi... adam kadının... kadın çocuğun... bir alkış koptu, kıyamet...
Neye inanırsınız hayatta… İnandıklarınız için nelerden vazgeçersiniz. Bir gün inandıklarınız sizi yarı yolda bırakırsa…
Bunlar vardı kafamda İstanbul’a yol alırken. Akılsız başımın cezasını bütün bedenim, beynim ve huzurla bir yerlerde kalmasını dilediğim anılarım çekti maalesef. Ne komiktir insan aklı… Nerelerden nerelere gidiverir. Küçücük çağrışımlar, büyük yankılanmalar sonrasında da yakınmalar yaratır insanın beyninde. Nedendir bilinmez çok azı güldürür. (Yoksa ben de mi böyle oluyor.)
Bir blog arkadaşı yazmamalarıma istinaden demiş ki; Bir cevap yazmış mıydım ? Hatırlamıyorum. Nerden aklına geldi derseniz. Geldi işte...
“Hayattan dilim parçaları okumak güzeldi,.... Maalesef artik, ne haber var, ne bir not.... Saat durdu mu diye merak ettim...??? Yazarımın haberlerini bekliyorum.”
Hayatım, çok yakınlarımın bildiği üzere köklü bir değişikliğe uğradı geçtiğimiz yıllarda. Önceleri kabullenmek zordu. Çok inandığım bir insanın başka bir yüzünü gördüm. Kendi deyimi ile stratejik bir hata yaparak önce ona olan güvenimi kaybetti. Sonra da biz birbirimizi… ______________________________________________________
Tahmin edilenin ötesinde; Sizi üzen aslında dönüp dolaşıp kendinizmişsiniz. Bu kadar inandığınız için. Hani her şeyden vazgeçtiğiniz… “Aynısını "o" da benim için yapardı”ya olan sıkı sıkı bağlılığınız var ya… Biraz romantik, biraz gerçek dışı, biraz filmlerde olan…
Artık geçti… Yeni bir hayat, yeni bir yolculuk bekliyor şimdi beni. Daha emin kollarda, daha güvenli… Hep bildiğim sıcaklıkta…
Hep beklediğim lezzette...
Aşksa olur demiştim bir keresinde...
Planlamazsın, üzerine düşünmezsin, düşlemezsin...
Sen farkında değilsindir ama aşk yola çıkmış geliyordur, evde yokum diyemezsin...
Yaşarsın sadece...
Aşk... mı?
İtirazım yok, olursa olur...
Olmazsa...?
Şu kısacık ömre sığan anlardan bir senaryo yazarım kendime...
Filmi çeken bir yönetmen bulunur elbet, senaryo sağlam çünkü... Oyuncular tapılası...
Böyle bir senaryonun, durağan ama devingen bir kamera ile anları kaydetmek üzerine kurgusu, anların izleyeciye geçmesi için yetecek ve artacak bile...
İzleyiciye geçen duyguyu tahmin edebiliyorum. Yer yer abartmışlar diyecekler...
Bu kadarı da olmaz... Ama oldu... Olur yani... Aşk gibi...
Planlamazsın, üzerine düşünmezsin, düşlemezsin...
Yaşarsın sadece...
İzleyici, filmin kapanış jeneriğinde, yaz ortasında yağan yağmuru, üstelik tam da adam şehri terk etmek üzereyken, abartılı bulmazsa ne olayım ama yağdı işte...