17 Eylül 2009

YENİDEN / BAZEN



suskunluğum saygı duymaya çalışmaktan
çığlığım kulaklarında lal olsun
ve bir gün ihtiyaç duyarsan diye penceremi açık tutacağım gelişine
ve ağlamayacağım gidişine
bilirim
ve
inanırım
bazen gitmek gerek






yazdım önce ve sonra BAZEN döküldü dilimden...



bazen gitmek gerek
bazen kalmak
bazen bırakmak gerek
bazen sımsıkı sarılmak
bazen uzatmak elini
bazen çekmek
bazen bakmak gerek
bazen görmek
bazen her gitme bir parça içe dönüştür
bazen her kalış bir parça gitmektir kendinden
bazen sevgiyle kalır insan
bazen gözleri bulut bulut


üzülmedim desem yalan olur gidişine
ağlamadım desem inanmazsın sözlerime
bazen yalan söylemek gerek
bazen inanmak söylenene
bazen gitmek gerek kendinden
bazen kalmak kalanınla kendine
üzülmedim desem yalan olur gidişine
beni kendime bırakış şekline
ağlamadım desem inanmazsın sözlerime
bazen inanmak gerek söylenene

bazen sözler söylemek gerek gidenin ardından
bazen lal olup kalmak geride
___________________________________


İlk Yayın Tarihi: 01.04.2009

16 Eylül 2009

BEKLEYENİN HALİYET-İ RUHİYESİ


gün geçmedi
gün geçmiyor

akıl
bulanıp duruluyor

yürek
ısınıp soğuyor

içeride bir yerde
bir yara sızısı
nedeni biliniyor

akılla yürek vermiş göğüs göğüse
geri sayım başlıyor

3

2

1



_____________________________
Fotoğraf / Duel© Annika Chef


ŞİRAZEYİ KAÇIRAN KİMDİ?

O Kadın;
Bilirim şirazesi kaçanın keyfi kaçar ertesinde...
Sesinde gülücük kalmaz mesela...
Şirazeyi kaçırmış olmanın hüznü kaplar gözlerini...
Ama kaplamamıştı!
Kaplamayacaktı da...


Ve Sen;
Gözlerini kaplayan hüznün yalancısıydı gözlerim...
Şirazeyi kaçıran sen miydin?
Yoksa; ... ?
İstersen bir daha sor bu soruyu kendine...
Cevabı bana söylemesen de olur,
Ama dürüst ol, en azından bu sefer kendine...


15 Eylül 2009

O VE O VE YAKAMOZ

Sanki billur bir pınar
Kahverengi gözlerin
Ruhuma neşe sunar
Kahverengi gözlerin

Bir kasabanın gece yarısı karanlığında; salaş, dar, ve belli ki kimsesiz bir sokağından sahil görülüyordu, koca koca taşların ardında... Oturdular büyükçe bir kayaya: O ve O. Esintinin yalayıp geçtiği saatlerdi, karışıktı duyguları; belki de o yüzden hiç ses çıkartmadan sessizce, içten içe yakamozlarla konuşmaları...

Yan meyhaneden, gece sarhoşlarının yıldızlara ulaşan hüznü, kahkahası ve onlarca adlandıramadıkları duygu, bir uçağın geride bıraktığı ize kapılıp gidiyordu peşi sıra, kendi duygularıyla...


Bir yıldız, parlak...
Bir yıldız daha, o da parlak...
Ve bir yıldız daha; kaydı o anda...
Bir dilek tuttu O,
Bir dilek tuttu muhtemelen O da...


Rüzgarlar kadar serin
Ufuklar kadar derin
Senin en güzel yerin
Kahverengi gözlerin


Nice zaman sonra, kırık dökük kelimeleri tuttu O bir ucundan...
Muhtemelen O da...
Hangisi başladı bilmedi meyhanedekiler ama,
Yakamoz aşka geldi bir anda...


O baktı O'nun gözlerine...

Mehtapta benzer aya
Bakarım doya doya


Muhtemelen O da O'nun gözlerinin içine...


Sanki tatlı bir rüya
Kahverengi gözlerin...



Özledim... Çok özledim...







_______________________________________


Fotoğraf / 1x.com
Şarkı Sözü: Selahattin Sarıkaya

14 Eylül 2009

BUĞDAYDI DUYGULARIM


Önce çukur bir taş buldum, doldurdum duygularımı içine özenle...

Sonra onları ezebilecek yuvarlak kırıcı taşlar buldum, boy boy cümleler kurup ezdim duygularımı; birini diğerinden ayırmadım o anda...

Yüreğime gelen ne varsa, ne neyi çağrıştırıyorsa koydum içine; bir bir ezdim...

Eski çağlardan kalma bir yöntemle, aş ettim kendimi kendime, kendi ellerimle...

Sonra da bir güzel yedim bitirdim...