Norah Jones
L koltuğuna oturmuş düşünürken bugünü ve düşlerken yarını ve usul usul düşerken geçmişin girdabına, yalnızdı... Hiç olmadığı kadar diyemezdi, çünkü çok kere yalnız kalakalmıştı. Koşarken yarına ve soluklanırken bugünde ve usul usul saklanırken geçmişin girdabından, çok kere yapayalnız kalmıştı. İlk değildi, olmayacaktı, biliyordu. Geçerdi, geçecekti, geçmişti, biliyordu. Ağlamadı... Yo yo, hayır hiç ağlamadı. Sadece usul bir şarkı koydu, 2-3 mumla aydınlattı geceyi, gece kadar koyu siyah bir polar battaniyeyi sıkı sıkı sarmalayan bir çitf kol yaptı kendine... Sığındı... Kapandı, içine kaçtı... Yo yo, hayır hiç ağlamadı. Hem ağlayacak ne vardı... Geçerdi, geçecekti, geçmişti... Zaman dedi... Zaman... Sadece zamandı ihtiyacı olan... Gözlerini kapadı... Kendini zamanın akışına bıraktı.
Telefonun ucundaki ses, yarın görüşürüz dediğinde, titredi içi... Özlemişti. Çok geçmemişti son gelişinin üzerinden ama özlemişti işte. Bu gece evim şenlenecek dedi. Bir balık sofrası hayal etti. Tava barbun ve hamsi, yanında ızgara deniz levrek ve kalamarlar yanında bol salata... Salatayı elma parçaçıklı ve portakal soslu yapmaya karar verdi. Bir iki de taze ceviz attı mı üzerine, ne güzel olurdu mevsim yeşillikleri... İyi ki kurmuştu yeni yılın müjdecisi çam ağacını; üzerinde kalpler, üzerinde renkler, üzerinde umutlar, üzerinde ışıltı... Bu gece evim şenlenecek dedi... Gülen yüzlere, gülümseyen bakışlar eklenecek. Balık masasında isteyene şarap isteyene rakı servis edilecek. Kahkahalar sinecek evimin duvarlarına, bir sevmek gelip yerleşecek köşe koltuğa, biliyorum bu defa kolay kolay gitmeyecek... Hiç kolay olmadı ki gidişi zaten...
Daldı düşlere, kurtuldu düşüşlerinden, sardı envayi düşünce balonu etrafını... Birden herbirinde helyum gazı olduğunu fark edince, teker teker her birini serbest bıraktı... Biri gitti durdu köşede, diğeri çıktı camdan dışarı... Birinin gücü yetmedi kendine, salonun orta yerinde yere çakıldı... Biri döndü dolaştı yanaştı kadına, baktı yeşildi, aldı onu kollarına... Gözlerini kapadı... Yüzünde bir gülümseme, kendini zamanın akışına bıraktı...
Biliyordu, bu ilk değildi, olmayacaktı. Geçerdi, geçecekti, geçmişti, biliyordu. Ağlamadı... Yo yo, hayır hiç ağlamadı. Zaman dedi... Zaman... Sadece zamandı ihtiyacı olan... Kendini zamanın akışına bırakan düşlerinin kollarına bıraktı, usulca uykuya daldı...
________________________________________________
Fotoğraf / Neslihan Öncel @goodbye
Biliyordu, bu ilk değildi, olmayacaktı. Geçerdi, geçecekti, geçmişti, biliyordu. Ağlamadı... Yo yo, hayır hiç ağlamadı. Zaman dedi... Zaman... Sadece zamandı ihtiyacı olan... Kendini zamanın akışına bırakan düşlerinin kollarına bıraktı, usulca uykuya daldı...
________________________________________________
Fotoğraf / Neslihan Öncel @goodbye