21 Temmuz 2010

Bir Yer Var

Bir yer var biliyordum;
                           bitirmenin kolay olacağı, ve başlamanın hatta.

Bir yer var biliyordum;
                          karamsarlıkların yok olup gittiği,
                                                         kalan çukurlarda umut filizleri yetiştirebileceğim bir yer,
                                                         ki o filizler, yaralarıma merhem oldu sonrasında, görüyordum.

Bir yer var biliyordum;
                           içimdeydi,
                                     derindeydi,
                                              ışıksızdı belki
                                                           uzandın öptün,
                                                                         iyi ki...














20 Temmuz 2010

Dumanı Üstünde Ahkam



Kendi Halinde Bir Ahkam

Yemekleri soğutmamaya gösterdiğimiz özeni
İlişkileri soğutmamaya göstersek


***

Kendi Halinde Bir Durum Özeti

Amannnn, kimin karnı doğmuş sevdadan, bırak ahkam kesmeyi
Gömülelim gitsin önümüzdekine, bir sus da keyfimizi germe!


***

Kendi Halinde Bir Kabulleniş

Eyvallah!



Fotoğraf




19 Temmuz 2010

Aşka Dair - 7







Kelimeler yeni anlamlar buldukça, zaman çoğalıyordu. Sabahları beraber uyanır, beraber günü selamlar, günü çoğaltır, akşam üzerine kadar zor sabreder  ve geceyi yarısından sonrasında ancak sonlandırırdık. Bir gece hiç unutmam, bir şarkıyı defalarca arka arkaya dinlemiştik. O kendi yatağındaydı, ben onun yanında uzanmıştm. Ya da, ben L koltuğuma uzanmıştım, o sallanan koltukta oturmuştu ve sohbet ediyorduk. Öyle gerçektiki içimdeki hisler, biliyorum çok klasik olacak ama ancak kelebeklerin kanat çırpmaları ile anlatılırdı. Gece hiç bitmesin istiyordum ve sabah olunca gece hiç olmasın... Ya da şöyle diyeyim, daha doğru olacak, yaşadığım her dakikanın daha çok farkındaydım, midemdeki kasılmaların mesela. Yüzümdeki gülümsemenin...

Bulutlar iyice yükseldi, şaşkınlıklar da öyle. Üç kadın, tarifsiz bir büyü ile çevrelenmiş gibi, düş bir geceyi uzatıyorlardı,  ucu sabahın ilk ışıklarına değer de kendi gerçekliklerine tebessüm eden bir rüyadan uyanırlar diye umuyorlardı. Dev bir sinema perdesinden seyrediyorlardı sanki düş bir aşkın gerçek hikayesini, büyülenmişlerdi.

Anlatıcı, o zamanlara giden yüreği, ki hafızası var mıydı gerçekten yüreğinin, kaleme aldığı o uzun mektubun satır aralarında dolaştı. Bir kaç satırı onlarla paylaşmakta bir sakınca olmadığına karar verdiğinde, dökülüverdi kelimeler ister istemez kendi ağırlığınca...
Uyanmak istemediğim bir düşle,
hiç uykuya dalmak istemediğim bir gerçekliğin ortasında, tutkuyu yaşadım ben...
İlkti...
Onca yaşanmışlığın üzerine...
Güzeldi...
Kadınlar, masadaki tabakları aldılar, birer bira daha açtılar. Hava iyiden iyiye soğumuştu ve neredeyse saat oniki olmuştu. Evli olan kocasını, bekar olan oğlunu arayıp gelmek üzere olduklarını haber verdi. Gözü yaşlı olan, bana kalsa sabaha kadar oturur dinlerdim ama, deyip gözlerini devirdi diğerine doğru. Diğeri güldü, sence bu hikaye bitecek gibi mi?

Yola koyulan arkadaşlarını balkondan uğurladı. Uzun zamandır yapmadığı bir şeyi yapıp, duvardaki rafın üzerinde bulunan ahşap kutudan bir sigara paketi çıkarttı. Balkona oturduğunda serinleyen havanın da etkisinden olsa gerek, omuzlarına ince bir şal aldı. Masayı, o geceki gibi, hani az sonra yağmur bastıracakmış gibi, iyice kapı tarafına yaklaştırdı. Sigarasını yaktı ve gökyüzüne baktı.

Yıldızların neden o gece o kadar ağladığını bir türlü anlayamadı. Ayın neden utancından bulutların arkasına saklandığını ve neden bir baykuşun, bir kargayla kavgaya tutuştuğunu ve neden hayat kadınlarının bu gece o köşede beklemediğini ve neden bulutların pembeleştiğini anlamadı. Sigarasından bir nefes aldı, derin, dumanlı... Gözlerini kapadı. Adamı düşünen kendini sevdi. Onu düşünürken, anlatırken ve yazarken ne kadar da güzelleşiyordu. Bir de yaşasam dedi. Bir de yaşasaydım... Ne kadar olmuştu ayrılalı, bir yıl, belki iki. Saymayı bırakmıştı. Saymayı unutmuştu hatta. Mumları üfledi ve söndürdü yüreğindeki yangını bir damla gözyaşıyla. Yatağına yol alırken, 'iyi geceler' dedi, adamın 'iyi geceler kocaman yüreklim' deyişine belki de yıllar sonra ilk defa sessizce karşılık vermişti.


Yazılıyor kendi hızında, biraz yavaş, biraz karmaşık duygularla...
Fotoğraf / deviantART



17 Temmuz 2010

Çalan Melodi / ...





Griye çalan gökyüzü
Metala çalan bir ağız tadı
Hüzne çalan bir yürek
Çıkan melodi,
İç burkan cinsten
Uzun soluklu dinlemelere imkan vermeyen

Tıka kulaklarını
Görme
Kapa gözlerni
İşitme

Sadece bak
Bak yüreğimden geçenlere
Görmesen de
Belki yüreğin anlar
Yüreğimi sebepsizce

Sevmek
Görmeden
İşitmeden
Dokunmadan

Sevmek
Çığlık çığlığa
Bugünlerde

__________________________________
Fotoğraf/deviantART
İlk Yayın Tarihi: Ocak 2010



16 Temmuz 2010

Karanlığa Mektuplar - 2



Yazacak çok birşey de yok aslında
Bilindik bir gece

Bilindik bir karanlık
Bilindik sorular gökyüzünde, yıldızlar kadar çoklar
Bir sönüp bir parlıyorlar
Bir gelip bir gidiyorlar

Karanlık
Cevapsız bir bilmece
Gece
Neye gebe?

***

Aydınlık
Cevapsız başka bir bilmece
Gündüz
Neyin habercisi olacak!

***

Yaşam, geceyle gündüz arasına sıkışıp kalıyor bazen.
Nefes alıp vermek arasında bir yerde seyrediyor ömür.
Arada kalmanın araf olduğu zaman dilimlerinde atıyor yürek.
Hayatın attığı sert bir tokattan sonra açıyor güneş.
Tersine akan bir nehirde son buluyor düş.

Atılan onca kulacın vardığı yer gene kendi yüreğin.

Yaşam, geceyle gündüz arasında sıkışıp kalıyor bazen.
Elinde yüreğinle uyanıyorsun bir sabah erken,
Ağlıyorsun güneş doğarken
öyle güzel, öyle turuncu, öyle mavi
öyle umut
öyle ılık

öyle olduğu için
öyle gördüğün için
öyle sandığın için
öyle olsun istediğin için
öyle olacağına inandığın için
öyle olmazsa öleceğini sandığın için
ağlarsın ya,
ağla!

Böyle zamanlarda
Geceyle gündüz arasında sıkışıp kalır birçok şey
Ne geceye sırdaş
Ne güne yâr
Ne kendine arkadaş olursun
Güneşe bakıp, bu sabah da doğduğu için
 içindeki çocuğa sarılır
büyümüş kendini avutursun






Fotoğraf  / DeviantART