Kalp neyle doluysa dudaklardan o dökülür.
Goethe
Bir yürek kırar bir yüreği bir gece vakti,
Bir yürek sarar bir yüreği bir gece vaktini bir geçe.İkisi de yürekse, değişen ne?
Sözdür ağızdan çıkanNasıl söylendiğidir,Ne zaman ve neden söylendiği kadar önemlidir.
Yazmak bir dışa vurumdur,Yazmamak içindekini dışa vuramamak.
İçinde tutarsanPatlarsınParça tesirli kelimelerini yüreğimden uzak tut.
Bazen hiç yüzünü görmediğiniz arkadaşlarınızla oyunlar oynar, o tatlı rekabetin sizi gülümsetmesine izin verirsiniz.
Bazen üzüntüsünün nedenlerini dinlemeye gerek duymadan o cam kenarında oturmuş ağlıyor diye yani sadece yüreği acıdı diye, ağlarsınız onunla aynı şarkıyı ağlaya ağlaya.
Bazen yüreğini bildiğiniz bir dostun özlemi ile düşünürsünüz geçmişi ve onun da zaman zaman yüreğine düştüğünüzü bilerek, yürekten yüreğe bir selam edersiniz kilometrelerce uzaktan. O selamı alıp, yüreğine koyacağını bilirsiniz de ondan.
Bazen eski bir sevgiliye tuttuğunuz bir şarkıda, susar kuşlar, siz sessizliğinde gecenin, hüzün denizlerinde yüzersiniz çıtınız bile çıkmadan, sızan gözyaşlarınıza aldırmadan.
Bazen yalnız bir gecede, o kadar da yalnız olmadığınızı bilirsiniz içten içe, hissedersiniz, uzakta bir yerde sizin için atan yüreğin aklına düşüverdiğinizi sıradan bir akşamın rakı sofrasında, asılı kalan bir gülüşte. Asarsınız gülüşünüzü siz de yüreğinize.
Bazen bir mesajdır, sadece sesini bildiğinizden, kelimeleriyle yıkar sizi, yıkar da geçer içinizdekileri, pürü pak olursunuz uyumadan hemen önce, yumarsınız gözlerinizi türlü çeşit hayale. Bir imza görürünüz hayal meyal, Evren'e yazıyordur üzerinde.
Bazen hayat böyledir işte. Siz kendinizlesinizdir ve farkına vardıkça yapayalnız olmadığınızı, ışıkları silik sokağa bakar, gülümsersiniz. Camda kalan buğudadır gizliniz saklınız. Kimsecikler görmesin diye, polar montunuzun kol ağzı ile silersiniz canınızı. Canınız acımaz sanırsınız böylece.
Bazen mektuplar yazıyorum sana, ona, kendime.
Bazen o mektupları yırtıp atıyorum. İstemiyorum bulunsunlar, okunsunlar bir yerde. Yitip gidiyor kelimelerim, sana dair duygularım yitip gidiyor, ona dair kırgınlıklarım azalıyor gitgide, kendime kızgın değilim eskisi gibi. Bunu sana söylüyorum, ona söylemeyi istediklerimiyse kendime saklıyorum. Kendimle barışalı beri, saklımda olanları bir bir güneşe bırakıyorum. Kuruyorlar zamanla. Küçülüp, büzüşüyorlar. Yok olmuyorlar ama varlıkları da eski tadında değil gibi. Bazı duyguların kurusu bile yeter adama diyor iç sesim. Onu öpüyorum. İç sesimi kendimle barıştığımdan beri daha bir seviyorum. Anlaşamasak da konuşacak birinin varlığında mutlu olmayı öğrendim. Yok henüz delirmedim. Delilikle karıştırılsa da, o da bir çeşit kendini var etme biçimi değil mi?Bazen mektuplar yazıyorum sana, ona, kendime.