22 Ekim 2019

İnsan Sever Bir Kere*


Bugün geçmişin sularında yıkandım. Seneler öncesinin kırılgan kalbini avuçlarıma alıp okşadım. Yıkıntılardan çıkıp tozlarını silkelerden soluklandığım duraklarda; durağın sahiplerine ve elbet gelip geçenlerine selam ettim. Bazılarının kelimeleri delip geçti derinden, bazıları yüreğimi ısıttı inceden, bazıları güldürdü durup dururken.

Kiminin kalemi karaydı, kiminin duyguları kırmızı... Kimi üryandı büsbütün, kimi kat kat maskeli... Kimi bir umuttu sadece, kimi ummandı sonsuz maviliğinde... Kimi kardeş oldu bana, kimi dosttan da öte... Kimiyle rakı bardağında bir sohbetlik zamanları paylaştık, kimiyle şarap içtik gecelerce... Kelimeleri yürek sızlatan bir kadını tanıdım, gözleri kahve kokan bir adamı, yüreği yaralı bir kız çocuğuna annelik ettim aklım el verdiğince.

Geçmişte dolanmak iyi geldi benliğime. Bugün bir yaş daha büyümüş oldum böylece. Yıllara bağlı değildir büyümek, yaşanmışlıklar büyütür insanı der sevdiğim adam. Hepsini üst üste koydum, boyumca yaşanmışlığım varmış meğer, ne de mutlu oldum.

Kulağımdan gitmeyen bir şarkıya saplandım bugünlerde. Tekrar tekrar dinledim gün içinde

 "İnsan sever bir kere"

İnsanın sevme biçimi "biricik". Bu nedenle yaşamında sevdiği ve sevildiği kim varsa her biri kendine özel bir sevme biçimiyle var olmuş, oluyor ve olacak. Bunu fark etmiş olduğum için kendimi şanslı hissettim. Sevdiğim ve sevildiğim her bir yüreğe tebessüm ettim. Bazılarında takılı kaldım. Mazinin güzelliği, çekilen sıkıntılar, yaşanan heyecanlar, kahkahalar, özlemler, gözyaşları sıralandı anılar içinde. Ben en çok aşka saplandım. Bile isteye! Tüm bunlar geçip giderken zihnimden bir cümleyi aradım geçmişte takılı kalan. Bir yazı çıktı karşıma. 

Ayaz Vurursa Yüreğime


Aradığım kelime vardı bu yazıda ama benim aradığım haliyle değildi. Soluksuz okudum yazıyı. Seneler sonra üçüncü bir göz benimki. Yürekten bir aferini hak tanıdım kendime. Ne güzel dile getirmişim duygularımı dedim neredeyse yüksek bir sesle.


Sonra takıldım yine şarkıya! 
İnsan sever bir kere... 
Bin kere tekrarı olmaz...
Ahhhh! 


Şarkı döndükçe kendi geçmişimde sürüklendi zihnim oradan oraya.
Bir yazıdan diğerine geçtim. 
Bir yorumdan diğerine.

Sevdiğim her bir kere için minnetle doldu kalbim.
Gülümsedim her bir kelimeye, o kelimenin iz düşümüne. 

Gri saçlarında kahkahalar saklı kadına,
Her kuş tüyü gördüğümde yüzümü gülümseten tontiniye,
Şimdi çok uzakta olsalar da bana dokunan sımsıcak yüreklerine sarıldım.

Bir gün yine komşu olacağız biliyorum.
O güne kadar giderek büyüyen yüreğim bir çocuk saflığında sevmeye devam edecek.
Her ikinize de söz veriyorum. 





Tetikleyen: Mahallenin güzel yürekli tıfıl çocuğu Buraneros selam çakmasaydı "Bizim Oralarda Sabah Olunca..." deyip de geçmişe, ben de yıkanmazdım yazmaya özlem yağmurlarında sessizce.





*  Eylem Atmaca sesinden, sözü müziği Nadir Göktürk'e ait bir şarkı. Ezginin Günlüğü, İstanbul gibi albümünden.






2 yorum:

  1. Otursam bir roman yazarım diyor bu yazı ve o yazı, ayrıca Sufi'den söz edecektim yoruma verdiğim cevapta, unutmuşum. Kesinlikle eksikliği hissedilenlerden kendisi. Bi de eski blog günlerinin tadı bulaştı gözlerime bu yazınla:) Senin kadar çabuk ve kolay ve de edebi yazabilseydim... diyerek çekiliyorum:)

    YanıtlaSil
  2. Komşu-tavuk-kaz ilişkisi hiç bitmeyecek bizim aramızda anladım. Ben senin yorumuna cevaben yazdıklarımı ne yapmışım işte onu anlamadım. Eski günler güzeldi, yaşlandık, mahalleden taşınanlar, mahalleye yeni gelenler oldu elbet. Bence mahalle hala güzel. Seninle komşu olmak da :)

    YanıtlaSil

An'a kazınandır senden bana kalan...
ANLAMLIDIR...

Teşekkür ederim sımsıcak yürekten bir tebessümle...