Mavişin hayatımıza girmesi ile şimdinin kabul gören söylemi ile daha minimal bir hayatın bize yetebileceğini anladık. Dönüşmeye başladık. Evin içinde eşya mı seni sen mi eşyayı kullanıyorsun ikileminde yönümüzü eşyayı kullanmaya çevirdik. Doğada olmayı sevdiğimiz kadar evde olmayı da seviyoruz. Meselenin nerede olduğumuzla ilgili olmadığını, nerede olursak olalım, bizi mutlu, huzurlu, özgür hissettiren bir ortam yaratabilmek olduğunu anladık.
Kamplara görmekten keyif aldığım objeler taşırım, üşenmem, ille yer bulurum onlara, gerekirse bir tişört çıkarır onları alırım yanıma, minik detaylar önemlidir. İnsanı özel hissettir. Bazen eve gelirken yan bahçenin çimi içinde kendiliğinden bitmiş bir papatyanın "seni düşündüm, ne mutlu olursun sen bu papatyanın varlığına" diye uzatılması 100 gülün alımlı paket kağıtlarına sarılarak, bir aracı ile gelmesinden daha fazla anlam ve mutluluk yaratabilir. Bazen de anlamsız bir "ne kopardın, ne gerek vardı" ile sonuçlanabilir.
Kimine iyi gelenin kimine gelmemesi yadırganacak bir durum değildir aslında, mutlak doğruluk üzerinden bir hayat biçimlendirmenin mümkün olamayacağı gibi. Mümkün olan tek şey var, benim bilebildiğim, anlayabildiğim kadarıyla, hayata baktığın pencere bir yerde bir şekilde şekilleniyor, o şekillenmede "sevgi" bir doz, önemli ve olması gereken, onsuz kesinlikle olmuyor, gerisi teferruat, belli bir saatten sonra işte o pencereden ne gördüğün senin seçimin oluyor.
Bir arkadaşım "Ben meczuptan, sarhoştan korkmam bilir misin? Ben en çok sevgisiz büyüyen insandan korkarım" demişti. Sevgisiz büyüyen insan için seçmek daha zordur, kat edeceği yol çok daha fazladır. Ama olmaz değildir, mümkündür yani, içindeki, en derinindeki, elle tutulamayan, gözle görülemeyen, ama ille hissedilen tohumun ihtiyaçlarını bilip, seçimini onu büyütmekten yana kullanmak.
İyilik iyidir, bunu bilmediğimden değil de, bir düstur olarak kabul edip bir çakıl taşı daha koydum cebime.
Bu arada bir tavsiye, bak yarım asırlık kadınım var elbet bir bildiğim, eteğinizdeki taşları değil, ceplerinizdeki çakıl taşlarını çoğaltın. Etekteki taşlar kaya olur, tıkar yönünüzü, cebinizdeki çakıllar yol olur, bulursunuz gönlünüzdekini.
Nasıl laf ettim ama :)
Tam yaşıma uygun değilse ben de bir şey bilmiyorum.
***
*Ali Sürmeli bir söyleşisinde paylaşmıştı. "Bir Alevi köyünde bir mezar taşı okumuştum, mezar taşına şöyle yazılmıştı; “ İyilik iyidir “
Çok şahane! İyilikten geldim, iyiye gidiyorum :))
YanıtlaSilSevgiler ve alkışlar minimal yaşama <3
Minimal yaşam geçişi zor bir süreç, ama yavaş yavaş emin adımlarla ilerliyoruz :))
Siliyilik her zaman kesinlikle iyidir
YanıtlaSilÇok güzel bir söz değil mi?
Silİyilik yap denize at balık bilmezse halik bilir.
YanıtlaSilSıklıkla aklıma geldi yazıyı yazarken :)
Siliyilik iyidir hakikaten de, sizin sözünüzü de pek beğendim. yeni yaş bilgeliği sanırım :)
YanıtlaSilBir olgunluk gelmedi değil :)
SilEvet ya; hem iyidir, hem bulaşıcı. Üstelik gülümseme ile birlikte bulaşıcılığı hayırlı olan ender değerlerden biri. Bilge sözünü de bir çakıl taşıyla birlikte attım cebime hemşirem. Bir de kalp iliştirdim şuracığıca. <3
YanıtlaSilEvet canım bulaşıcıdır da aynı zamanda. Cam kalbinden öperim.
SilPorselene upgrade ettim benimkini. Pek de güzel oldu. :))
SilSöz şahane! Bilgelik ve minimalizm yolunda Maviş'in varlığı büyük etken bence. Etekteki ağır taşlar ile cepteki minicik çakıllar aynı mıdır? Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? (Nereden hatırlıyorum bu sözü diye bir baktım geldim, ayet çıktı, iyi mi.) İçimizden çıkabilecek onlarca ''o'' ya karşı onlarca tedbir de var neyse ki. Birincisi, uzak durmak tabii ki;) Sevgiler <3
YanıtlaSilAh Maviş, öyle şeyler öğretiyor ki bize, iyi ki kararımız bu yönde olmuş. Hep dediğim gibi #yolda2yolcu olmak iyi geldi bize. Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu? Olmaz tabi. Öğrencilere Eramsus yapın, hiç değilse, yurtdışında yapamayacağınızı genç yaşınızda öğrenir, hayal kurmakla ömrü geçirmezsiniz derim. İçimizdeki "o"ları fark etmek de, o "o"yu gösteren aynayı bilmek de önemli tabi, fark edecek ve bileceksin ki, uzak durabilesin. Sevgiler :)
SilMerhabalar.
YanıtlaSilGerçekten her şeye rağmen "iyilik iyidir." Becerebilene, yapabilene, sabredebilene, hazmedebilene...
Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
Ne güzel demişsiniz, becerebilene, sabredebilene, hazmedebilene... Çok teşekkür ederim.
Sil