İki sabah önce bir şarkı ile uyandım... Dil 90'lar, yürek biraz daha ileri yıllara sarmış. Ne güzleri geride bıraktı şu yürek, ne acıları, ne aşkları, ne sanmaları, ne aldanmaları, ne baharları yaşadı, ne kelebekler uçtu rengarenk, ne örümcekler ne ağlar ördü duvardan beter. Dile geldikçe anlatır yeter ki suskun kalmasın yüreğim kederlerden. Şöyle bir blog yazılarıma bakıyorum da galiba kederlerimde bile susmayı değil de yazmayı tercih etmişim. Anlattıkça rahatlamış, ördüğüm duvarları tuğla tuğla, kum tanesi kum tanesi sökmüşüm. Aferin kendim.
Geriye sarıp gelmesi güzel oluyor, sizde de olmuyor mu? Fotoğraflar geçti içimden, anlar durdu gözlerimde, avcumda hissettim sıcaklığını yaşanmışlıklarımın. Bugün olan halimden memnun, o günkü hallerime şükür ile doluyum şimdi. Valla bir aferini daha hak ettim. Dur geciktirmeyeyim: Aferin kendim.
Nerden mi geldim buralara, geçenlerde Buraneros sessiz sakin büyüyünce, çaktırmadan ama usul usul duyurunca yaşının yaş aldığını, e bir de "yaşamak" halini "en sevdiği" ile taçlandırınca yıllar içinde, kaleme almış hallerini,
Bir sohbetimizde demişti, hayat 50'den sonra daha bir güzel oturuyor yerine, tatların değişiyor, gelişiyor, zamana yayılıp, katmerleniyor.
Galiba insan tercihlerini "bencileyin" zamanın azlığına da sığınarak belki de, kendinden yana biraz fazlaca kullanıyor. Ben öyle yapıyorum uzun senelerdir, sevmediğim bir kitabı yarıda bırakıyorum, sıkan bir diziyi pat değiştiriyorum, film sarmadı mı hemen ileriye sarıp sonlandırıyorum, insana gelince, canımı sıkan, acıtan, vaktimi boca harcayan, yüreğimi darlayandan sessizce uzaklaşıyorum. Kırmadan dökmeden gerekirse onu da yaparım da, gençlikteydi o haşin günlerim. Yaş kemale erdi hatırlarsanız, bilgece hallediyorum işlerimi 😉
Benim kadim dostum, geçenlerde sormuş, ki kendisi vakti zamanında sevmediği bir film için sabahın ışıklarını görmüştür.
Malzemesini bilmem de kalbin içi ne kadar dolu ona bakarım ben. Neyle dolu? Bak bu kısmına fena takılırım.
Şaşkın'ın o yazısına Zeugma bir yorum yazmış ve demiş ki -''Yaşanan her şey değerlidir'' diyebilmek şahane olurdu aslına bakarsan. Ama işte her zaman olamıyor be can komşum. Keşke olabilseydi...-
İnsan 50'sine gelince yaşanan her şey değerli oluyor. İyi, kötü, canına can katan, canına ot tıkayan, nefessiz bırakan, nefes aldıran her ne yaşadıysan, "sen" oluyorsun. O "seni" kusurlarınla, artılarınla, sende olup başkasında olmayanla, herkeste olanla ve herkesten farklı kılanla, seni sen yapan bütün "o" larını severek ve onlarla tokalaşarak seviyor ve yoluna devam ediyorsun. Hayat belki de Sevgili Buraneros'un da dediği gibi, yaşadıkça güzel. Korkmadan, çekinmeden, acı çekerek ve çok severek, hatalarına rağmen ve hataların yüzünden, yaptıkların ve beceremediklerin için, denediğin ve belki çok deneyip de sonunda başardığın için, yıldığın, yıktığın, üzdüğün, üzüldüğün, içtiğin, seviştiğin, yediğin, gezdiğin, hayal kurduğun, o hayaller içinde birinin hayali olduğun, bazısına iyi, bazısına kötü, bazısına fedakar, bazısına bencilce yaklaştığın, bazısını sarıp sarmaladığın, bazısından tokat yediğin, kimine göre kazık attığın, kimine göre çok fazla kendinden vazgeçtiğin hallerinin hepsi "sensin".
Yaşamak güzel...
Cesareti olana, cesaretli olup "hata" bile olsa yapana...
Hepsi yanına kar, yüreğine yaşama sevinci.
Zaman bu işlerin en büyük öğreticisi, göstericisi.
Nereden nereye gibi bir sabahta mıyım neyim? Savruluyorum gibi de ama bir yandan da bir derdim varmış da onu paylaşıyor gibiyim. Eeee zaten mesajı vermişim. Kör gözüme parmak gibi bir de renklendirmişim.
Ben biraz Zeugma'ya gideyim, çünkü biri gezelim görelim dedi mi bende akan sular durur, hastalıklar iyileşir, küsler barışır, dünya halkları kardeş olur falan, Zeugma bloglar arasında bayram telaşına kapılıp geze dursun ben oradan çıktığım yolda daldan dala ilerlerken bir etkinliğe denk geldim. Mim yani.
Nasıl güzel geldi bu yazı bana anlatamam. :) Sabahıma yoğun kremalı kahve tadı verdi. Müziği de açtım, adresleri verilen yazıları dolaştım. Teşekkürler @>---
Zeugma bugün çocuk oldu, çünkü 23 Nisan şenliklerine tesadüf etti:)) Hem kendi çocukluğunu hatırladı, hem günümüz çocuklarının pandemiye rastlamasına üzüldü. 40 çeşit duygu yaşadı, sonra kendine gelmesi gerektiğini hatırlayıp filmi geriye sardı. Başladığı noktaya geri dönmeyi başardı. Bunu pandemi öğretmişti ona. Hiçbir şey için üzülmeye değmezdi. Her şey gelip geçiciydi. E, o zaman ben de kendime bir ''Aferin!'' diyeyim. Zaten sayfandayım diye cümlelerim de seninkilere öykündü galiba, bir çırpıda döküldüler ortaya:) Can komşumun son yazısı etkileyiciydi. Ah bu Japonlar yok mu, her şeyi olumlu yönde anlamlandırıp sanata dönüştürmeleri... Neşen, keyfin daim olsun Evrencim. 3000 mutlu gün olsun bence. Hatta daha da fazlası. Hep ama hep mutlu ol;)
Çok teşekkür ederim, senin kadar yazamasam da ben de yazıyorum işte:) Yazıyı gündüz görmüş ama Sevgili Okul Arkadaşıma yazdığım yanıtta belirtiğim gibi sonraya bırakmıştım, dün gece okudum. Ama bu sabah derin okudum. Derin okumalar beni şöyle bir yolcularlar... Koştum ve buldum, yazıya bir başlık koymuşum; U ile başlatmamış, Y'yi seçmişim. Sonuna da bir ünlem. Bir kurmaca... Bugünden bakmak bir başka bakış gibi dursa da, dışımdan biri, sanki başkası yazmış gibi baksam da dedim derin, bir hayal, hani biri yaşasa ve yazsa, bence çok kıskanılası. Çok severek yazılmış belli, kıymetli. Sonuçta Evren'le aynı ayın bebeleriyiz dedim, bir iyi ki doğdun daha ekle, paragrafı şöylece bırak dedim, iyi mi ettim bilemeden... işte bu bilememezlik yüzünden bildim. Paragarafı eklemedim:))
Nasıl güzel geldi bu yazı bana anlatamam. :) Sabahıma yoğun kremalı kahve tadı verdi. Müziği de açtım, adresleri verilen yazıları dolaştım. Teşekkürler @>---
YanıtlaSilBazı sabah ne güzel değil mi Momentos 🌼
SilYaşasın Pollyannacılık! Yaşasın Pollyanna kardeşliği! :))
YanıtlaSil30 mutlu gün, 300 mutlu gün nedir ki? Şunun şurasında 365 + 112 gündür güzel şeyler yazma peşinde koşup duruyorum. :)
Vay Ekmekçi Kız, bu ne disiplin. Bir aferini hak ediyor. 👏👏👏
SilZeugma bugün çocuk oldu, çünkü 23 Nisan şenliklerine tesadüf etti:)) Hem kendi çocukluğunu hatırladı, hem günümüz çocuklarının pandemiye rastlamasına üzüldü. 40 çeşit duygu yaşadı, sonra kendine gelmesi gerektiğini hatırlayıp filmi geriye sardı. Başladığı noktaya geri dönmeyi başardı. Bunu pandemi öğretmişti ona. Hiçbir şey için üzülmeye değmezdi. Her şey gelip geçiciydi. E, o zaman ben de kendime bir ''Aferin!'' diyeyim. Zaten sayfandayım diye cümlelerim de seninkilere öykündü galiba, bir çırpıda döküldüler ortaya:)
YanıtlaSilCan komşumun son yazısı etkileyiciydi. Ah bu Japonlar yok mu, her şeyi olumlu yönde anlamlandırıp sanata dönüştürmeleri...
Neşen, keyfin daim olsun Evrencim. 3000 mutlu gün olsun bence. Hatta daha da fazlası. Hep ama hep mutlu ol;)
Çocuk olmak ne güzel değil mi Zeugma. Hesapsız kitapsız. Mutlu günlerin birbirini kovaladığı bir milyon baloncuk günlerimiz olsun. 🧿🧿🧿
SilAferin kendim:) bu cümleyi çok sevdim:)
YanıtlaSilİnsan birinden değil kendinden beklermiş aferini Gülten. Öğreniyoruz işte yavaş yavaş. 🍀
SilÇok teşekkür ederim, senin kadar yazamasam da ben de yazıyorum işte:) Yazıyı gündüz görmüş ama Sevgili Okul Arkadaşıma yazdığım yanıtta belirtiğim gibi sonraya bırakmıştım, dün gece okudum. Ama bu sabah derin okudum. Derin okumalar beni şöyle bir yolcularlar... Koştum ve buldum, yazıya bir başlık koymuşum; U ile başlatmamış, Y'yi seçmişim. Sonuna da bir ünlem. Bir kurmaca... Bugünden bakmak bir başka bakış gibi dursa da, dışımdan biri, sanki başkası yazmış gibi baksam da dedim derin, bir hayal, hani biri yaşasa ve yazsa, bence çok kıskanılası. Çok severek yazılmış belli, kıymetli. Sonuçta Evren'le aynı ayın bebeleriyiz dedim, bir iyi ki doğdun daha ekle, paragrafı şöylece bırak dedim, iyi mi ettim bilemeden... işte bu bilememezlik yüzünden bildim. Paragarafı eklemedim:))
YanıtlaSilSen neylersen güzel eylersin Buraneros. 🌼🧿🥰🙏
Sil