
23 Nisan
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız
Kutlu Olsun
Atatürk kimi sevdiklerine, "çocuk" diye seslenirdi. Atatürk'ü hep gözleri ışıl ışıl, yaşama sevinciyle dolu bir çocuk olarak düşünmüşümdür.Çocuk olabilmek, çocuk kalabilmek: Yeni, yaratıcı, meraklı, araştırıcı olmanın eşiğinde durmak değil midir? Bakmayın siz ruhbilim öğretilerinde dile getirilmeye çalışılan "içimizdeki çocuk" kavramı içinde tutulmaya zorlanan çocukluğu: Çocukluğun kuram aşın bir niteliği vardır. Kitap okunarak çocuk olunmaz. Çocukluk bir karakterdir. Elbette, bir ölçüde edinilebilir, İnsan çocukluğu keşfedebilir, ona ulaşmaya çabalayabilir. Nietzsche'nin Zerdüşt'ü üçlü evrimden söz eder: Sırasıyla, deveyken aslan, aslanken çocuk olmak: Evrimin bir anlamda ucunda durur çocukluk. Deve, isteyince çocuk olamaz. Çocukluk, yaşamın bir döneminde yaşanıp, yitirilir biyolojik olarak. Ruhun çocukluğa ulaşması ise, özgürlük ister, bağımsızlık. Ruh bağımsızlığına erişemeyenler çocuk olamazlar. Boynu bükük, bağımlılığı alışkanlıklarla yaşayan insanlar haline gelirler. Olgunluk, bana sorarsanız; çocukla yaşanan olgunluktur. Atatürk çocuktu: Yeniliğin, dönüşümün yılmadan ardında koşabilen, düş dünyası geniş, meraklı, araştıran. Atatürk çocuktu ve Cumhuriyetin çocuk kalmasını istedi hep: Her dem taze, her dem devingen, keşfedici, yaratıcı.(1)
_______________________
(1) Prof. Dr. Ahmet İnam (MPM Anahtar-Nisan 2003-Sayfa 20)(Cumhuriyet Bilim Teknik, s. 81)
(2) MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’TE ULUSAL EGEMENLİK ANLAYIŞI - Vaktiniz olursa okursunuz diye