Kadın hiç uyumamıştı... Kafası çok karışıktı. Neden yarın olmuyor diye düşündü. Sabah ezanını dinledi. Severdi. 5 vakit okunan ezan içinde en çok sabah ezanını severdi. Ezan okuyan bir arkadaşı, makamı farklıdır belki ondan dedi. Anlamazdı öyle makam falan... Dinlerdi ve severdi.
O sabah tam da ezan bittiğinde telefonuna bir mesaj düştü.
Neden uyumuyorsun sen bu saatte...
Okudu...Gülümsedi...Yarın olmasını bekliyorum dedi içinden.
Çok değil 2-3 dakika sonra çaldı telefonu. Karşısındaki kahkahalar atıyordu. O da attı. Neden kahkaha attıklarını bilmiyorlardı. Yoksa biliyorlar mıydı? Sessizlik oldu, önce adam bozdu sessizliği...
"Nasıl da biliyordum dedi uyumadığını..." Sahi nerden biliyordu uyumadığını...
Sabah sabah olanları anlattı kadın. Adam dinledi. "Senin sorunun" dedi, "kızıyorsun aptal insanlara sen. Bırak onlar da aptallıkları ile yaşasınlar bu hayatta..."
"Olmaz" dedi kadın, "vicdanım rahat etmez sonra."
"Amma önemsiyorsun sen şu vicdan meselesini bu hayatta."
"Önemserim, İNSAN OLMAK" - evet yüksek sesle ve büyük harflerle söylemişti - "vicdanla ilgilidir benim için" dedi. Sert ve kesin bir ses tonuyla.
"Biliyor musun" dedi adam. "Bu yönünü seviyorum senin. En güzel sabahlara uyandığında bile, hayatta uğraşmanı."
"Biliyorum" dedi kadın.
Adam dedi ki; "seni özledim. Pazar günü seni görmeye geleceğim bir saatliğine olsa da elimde pastam, doğumgünümü kutlayacağız..."
Kadın şaşırdı adamın süprizine. "Kaç yaşına basıyorsun ki sen" dedi, adam "27" dedi. "Ne zaman büyüdün sen o kadar" dedi kadın.
Adam "senden uzaktayken, seni düşünürken" dedi.
Kadın gülümsedi... Sabah ezanını anlatı adama. Nasıl sevdiğini...
Adam "seversin tabi" dedi... "Düşünsene huşu ile uyanıyorsun güne. En güzel ses ile öpülerek uyanmak gibi."
Kadın ne kadar uzun zaman oldu dedi içinden güne böyle başlamayalı.
Adam "pazarı bekle" dedi... "Pazartesi yarın olacak ve sen güne huşu ile uyanmış olacaksın. Şimdi uyu..."
Kapattı telefonu başka bir şey demeden. Kadın elinde telefon öylece kaldı. Dışarıya baktı. Gün ağırıyordu. Yağmurlu bir sabahtı. Pazara ne kaldı ki dedi. Yataktan gülümseyerek kalktı. Camı açtı. Soğuk nemli havayı içine çekti. Ürperdi... Telefonuna bir mesaj düştü...
Camı kapat üşürsün. Sabah ayazı insanın yüreğine dokunur... Pazara az kaldı. Ben gelince açarız camı, yüreğini bana verirsin. Ben korurken onu, sen sabahı çekersin içine; yarınlara umut olsun diye.
Devam Edecek... _________________________________ Devam Etti...
Fotoğraf / Birthdaygirl by Charlotte Hammer