Gecenin ilerleyen saatlerinde iki çift sözeydi hasretin, bir dokunuşa, bir sarılışa... Bilmediğin sularda yüzmekten ürkek halin, bir gece öncesinden kalan uykusuzluğun, heyecanla eve gelişinden arda kalan kırıntılarınla, oturdun köşe koltuğuna... Yorgun göz kapakların kapanmasınlar diye aralarına sıkıştırdığın kurdanlar eşlik ediyorlardı o gece sana. Sen, nedenini bilmediğin bir çaresizlikle kıvranırken abinin sözleri geldi aklına; 'insan seçimleriyle şekillendirir yaşamını' derdi sana kızdığında... Kızgın değildin ama sanki bir parça kırgındın. Bu, üzerinde durup düşünülemeyecek kadar küçüktü, ağır gelen onca yaşanmışlıktan öğrendiğin bir şey olmalıydı. Aklına abinin sözü geldi... İnsan seçimleriyle şekillenir.
Üzerine uzun upuzun bir yazı yazabilecekken, sen bir not düştün an defterinin artık giderek sararan yapraklarına... İnsan seçimleriyle şekillenir.... 06.06.2009 / 21:00 / Bursa / Köşe Koltuk / Gözlerimde kürdan... Bekliyorum...
Beklediğin iki çift lafın gelmeyişi aklına takıldığında, bir not daha düştün an defterinin artık giderek sararan yapraklarına... İnsan yek diğerinin neden vazgeçtiğini bile bile, bir seçim yapması gerekse, öteleyebileceğini mi seçer, yoksa diğerini mi? 06.06.2009 / 21:30 / Bursa / Hala aynı koltuk / Gözlerime batan kürdan... Bekliyorum...
Kafanda hayaller kurarken ve gözkapakların hayatın yorgunluğuna direnirken, delip geçiyor sol gözünü kürdan, akan bir damla kanla kendine geliyorsun. Hayat hep sol yanından vurdu diye dem vuruyorsun. Sol yanı kalmayan sen, üstelik solakken, sağ elinle, karşı tarafın durumu değersizlik olarak atfetmesinden çekinerek ama biraz da korkak, bir mesaj atıyorsun... Anlamaktan ve ağlamamaktan dem vurduğun cümlenin sahiciliğini henüz yazarken akan iki damlaya bertaraf ettirip, göndere basıyorsun... Bir "ya..." düşüyor yüreğine, bir not daha düşüyorsun an defterinin artık giderek sararan yapraklarına... Yek diğerinin kurması gereken cümleleri kurmaktan ve taşıması gereken ağırlığı sırtlanmaktan ne zaman vazgeçeceksin... 06.06.2009 / 22:00 / Bursa / Banyo / Kürdan gözlerimi kanattı... Bekliyorum...
Yüzüne çarptığın iki avuç suyun ardından, parmaklarına takılan gözlerin, uçlarında birer damla su kalmış olduğunu fark edince, gece önceye dönüp de hatıranda kalanlara şaşıyor ve parmağının ucundaki bir damla suyu dudaklarına götürüyorsun... Kurumuş dudaklarının, çatlayan iki noktasına iki parmağını koyuyorsun. Aynadaki aksinin bir gece önceyi resmedişindeki kusursuzluğa şaşırıyor, telaşla salona dönüyorsun. An defterinin artık giderek sararan yapraklarına bir not daha düşüyorsun... Sanmalarının sonu geldiğinde, yaşamaya başlayacaksın... 06.06.2009 / 23:30 / Bursa / Köşe koltuğun en kuytusu / Gözlerim kan çanağı... Vazgeçiyorum...