I - KARŞILAMA
güneşi ben doğurttum o sabah
saat henüz beş yirmiydi
ben erkenden uyanmasam doğmayacaktı o sabah
güneş falan
elime aldım fırçayı, pudradan bir maviye boyadım gökyüzünü
ve ekledim biraz pembe
pudraydı onun da tonu
sonra bir parça güneşten çaldım
yaydım onu bir güzel mavinin, pembenin ve
arada kalan beyazların üzerine
böyle bildiğin pudradan bir turuncu
hare hare
güneş geldi ağır ağır karşıki tepelerin ardından
kuruldu baş köşeye
öyle turuncu
II - HAYAL KIRIKLIĞI
koşarak geldim sana
müjdemi isterim diye
bağırdım merdivenlerden
güneşi bu sabah doğurttum, ben!
bu sabah güneşi doğurttum, ben!
çalmadan açtım kapını
yatıyordun yatakta sere serpe
yanından kalktı
mahallenin fettan dilberi
bir bakış attı bana
baktı gözlerime
sen istediğin kadar doğurt güneşi
lafı olmaz benim tende bıraktığım izle kıyaslanınca
dedi
o gözlerime baktı ve dedi, altını çize çize
lafı olmaz
dedi
senin 13+1 olmanın
çünkü benim saçlarım kızıl
çakma olsa bile
yüreğimi boyadım sahte bir iyilikle
süsledim daha da sahte bir gülücükle
ah o doyumsuz kevaşe
babası sevmedi çocukluğunda diye
ah etmiş kendine
dişinin izini bırakmadığı bir erkek kalmasın istiyordu geriye
dağıtıyordu acısını er tenlerine
tek bir diş iziyle
III - DAYANIŞMA
çıktım dışarı
baktım gökyüzüne
biraz pembe
biraz mavi
biraz turuncuydu ve pudra gibiydi tonu
kadınlar uyandılar sessizliğime
ağladılar
dolu
sanki hepsi kocalarından kalan izlerin dişleri
çarptılar bedenime
delik deşikti yüreğim
yağma be yağmur, yağma üstüme üstüme
ben doğurttum güneşi bu sabah henüz beşi yirmi geçe
üstelik yatıyormuş o kevaşe erkeğimin bedeninde
ağladılar kadınlar
dolu
kızıl saçlı kevaşa gülüyordu
yayvandı ağzı
yağmur yağıyordu
dolu
parlak saçlarında er kokusu
yayıldı bütün mahalleye
IV- BAŞKALDIRI
zafer benim dedi,
ağladılar kadınlar
bizim suçumuz neydi baban seni sevmediyse diye
hepsi beni düşleyecekler, yalnız beni dedi,
uzun saçlarını savurdu geriye
bir o kadar sahte bir o kadar süslü gülüşü ile
ağladılar kadınlar
biraz mavi
biraz pembe
biraz beyaz
biraz turuncu
pudra tonuydu
aldatılmışlıkları
ağladılar kadınlar
güneş bile yetmedi
kurutmaya yaşları
V- DİRENİŞ VE UMUT
ağladılar kadınlar
ağladılar kadınlar
ağlayın be kadınlar
ağlayın bütün gece
sabaha kadar
ben yarın erken kalkarım doğurturum güneşi
daha kızıla çalar turuncusu
daha bir turuncu olur gövdesi
daha da bir kızıl olur kolları, yani
kurusun gözyaşlarımız
kurusun da yeni bir günün doğuşunu kutlayalım
hep birlikte
merak etmeyin ben erken kalkarım
doğurturum güneşi
yarın sabah da beşi yirmi geçe
hadi gidin
uzanın yataklarınıza dinlendirin bedenlerinizi
yarın
yarın yepyeni bir güneş doğacak
daha da kızıl turuncu
sahteliği ortaya çıkacak kızılının
sahteliği ortaya çıkacak gülüşünün ve gözlerinin
alıp başını gidecek birazcık kaldıysa ar damarı
hani henüz çatlamamış
ve varsa yüreğinde bir köşede bir parça utanç
çocukluktan kalan
saf ve temiz
bir yan kaldıysa, hâla
kafasını kaldırıp bakamayacak yeni doğan günün güzelliğine
doğmayacak gün onun için bir daha
o yüzden
kadınlar
siz gidip yatın yataklarınıza
sarılın sımsıkı sevdiğinize
yarın ben güneşi doğurtacağım
erkeğimin bedeninde
beşi yirmi geçe
DÜZENLEME : Bu şiir ilk yazıldığında tek bir parça olarak yazılmıştı aslında, Sevgili Ebruli'nin yorumu üzerine, parçalara ayrıldı ve ilk parça (I-KARŞILAMA) ona bir armağandır; dilerim, mutluluk dağıtan fırçan hiç eksilmesin elinden.
Mayıs, 2010 - Bursa
Fotoğraf / Red Veil