Diyorum ki sen yazsan ben okusam, diyor ki senin yazma hızın bende olsa... Diyorum ki ama senin betimlemelerin, kelimelerinin naifliği... Sen de daha güzeli var diyor. Dönüp dönüp okuyorum yazdıklarımı. Bazıları bana ne kadar uzak. Sahi ben mi yazdım onları. Denizlere bırakılan dilek mumları gibi kelimelerim. Bir süre sonra karışıyor, sahi hangisi benim.
Derdini anlatabilen, kazara bunları yazıya döken biri olarak bugün bir kez daha fark ettim ki, benim ki sadece bir terapi. İçimi dışıma döküp gitme hali. Kelimelere birer kanat takıp onları özgürce gökyüzüne salma hali...
Benim komşu beni sevdiğinden sever kelimelerimi bilirim, benim türlü ruh hallerimi bildiğinden, sesimden bilir kelimelerimi, bir de yüreğimden... belki de o yüzden kaz görünür ona... Oysa onunkiler öyle mi... Ah komşum, yazsan da okusam gene seni. Aşık olsam sana, aşık olduğun kadınları anlatışına... Sahilde yürüsem senle. Kilim olsam erik ağacının altında ya da ne bileyim en renksizinden bir ortanca... Öykünsem sana dair ne varsa... Sen olsam, senin olsam... sen baksan bana yine pencereden... ben kaz görünsem sana...
görsel / buradan