EY KENDİM!
KENDİNE GELDİYSEN
3 KERE VUR
BEKLİYORUM...
VAKİT DARALIYOR.


“Sınırlar başkasını dışarıda tutmaz, sizi içeri hapseder” (*)
“Herkesin kendi sözcükleri var anlatmaya yetmeyen ve herkesin kendi öyküsü var
anlatmakla bitmeyen... Ya seninki hangisi? Aynı başlayan hikâyenin sendeki sonu hangisi? Bendeki... Derin... Yırtılmış su sesi...”
Zemheri gelmiş senin yüreğinearada güneş açsa dabahara uzak düşmüşsün işte.Benim güneşim bazen salak saçma çalışır amane zaman istersen senin olabilir
bilmelisin ki... duvarda asılı diplomalar insanı insan yapmaya yetmez. bilmelisin ki... aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır. bilmelisin ki... karşındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin nereden geçtiğini bulmak zor. bilmelisin ki... gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez. gerçek aşkların da! bilmelisin ki... tecrübenin kaç yaş günü partisi yaşadığınızla ilgisi yok, ne tür deneyimler yaşadığınızla var. bilmelisin ki... aile hep insanın yanında olmuyor. akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz. aile her zaman biyolojik değil. bilmelisin ki... ne kadar yakın olursa olsunlar en iyi arkadaşlar da ara sıra üzülebilir.onları affetmek gerekir. bilmelisin ki... bazen başkalarını affetmek yetmiyor. bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor. bilmelisin ki... yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın dünya sizin için dönmesini durdurmuyor. bilmelisin ki... şartlar ve olaylar, kim olduğumuzu etkilemiş olabilir. ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz. bilmelisin ki... iki kişi münakaşa ediyorsa, bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez. etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez. bilmelisin ki... her problem kendi içinde bir fırsat saklar. ve problem, fırsatın yanında cüce kalır. bilmelisin ki sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor.
"İsteseydim, yerdim," dedi sonunda, doğruca gözlerimin içine bakarak.
.ilişkilerinizi yıpratmayın sakın; eskitin yalnızca. kimi insanlar vardır ilişkilerini de herşeyleri gibi çabuk yıpratırlar. herşeyi hemen tüketen insanlardır bunlar. hızlarında öldürücü, tüketici bir yan vardır. çabuk çabuk yemek yer gibi yaşarlar herşeyi. sanki herşeyin bir an önce sonuna gelmek için yaşarlar. o hızda hiçbir şeyin içlerine işlemesine izin vermezler.hızın rüzgarını, sersemleticiliğini yoğunluk ya da heyecan sanırlar. yavaşlığı keşfetmemiş insanlardır bunlar. kimi insanlarsa ilişkilerini eskitmeyi bilirler. güzel eskitmeyi. hala kullanılabilir kılmayı. birlikte eskimenin de ayrı bir tadı, keyfi vardır. zamanı birbirinizin yüzünde severseniz, aranızdaki zaman sizi birbirinize düşman etmez.




Sahnenin önünde olmak dışında size bir seçenek bırakmayan, ıslıklar ve tezahuratlarla sahnede devleşen Sharrie “I want some power in da house!” (Salonda bir güç istiyorum!) dediğinde ve şarkıya başladığında salondaki gücü hissedebiliyordunuz. Sharrie sahnede tıpkı bir alev topu gibiydi.
O yorgunlukla aldığım duş beni daha yatağa yatamadan uyur gezer bire hale soktu. Uyanıklıkla uyur ara halinde seyreden zihnim bir mesaj sesi ile irkildi.
Mesajı okuduğumda çok da önemsemedim. Hatta uykumu bu saatte böldüğü için kızdım bile diyebilirim. Sonra telefonum çaldı ve 10 dakika sonra bir daha. Açtım. Telefondaki ses kızgındı, mutsuzdu ve hayal kırıklığı yaşıyordu. Konuştuk uzun uzun. Uykum kaçtı.
Gene düşüncelere daldım.
Düşlerim ve düşüncelerim karıştı.
Kafamda konserden arda kalan “I want some power in da house!” melodisi ama sözler
“I want some power to change my life!” şeklindeydi.
Hayatımızın akışını değiştirebilecek tek güç kendi içimizde.
Demek kolay da...
*****
Dün uzun zamandır görmediğim bir arkadaşımla dertleşirken akşam dedim blues festivaldeydim.
Aaa dedi bana niye haber vermedin. Gelir miydin dedim.
Kahkaha atmaya başladı:
Ben bluessuz tercih ederim ama olsun dedi...
Askere gidecek 20 güne kadar. Şimdiden asker anıları var. Mış lı muş lu hikayeler.
Güle güle git güle güle gel.