07 Şubat 2013

Geçmişin İzinde

Geçmişin izinde bir gün sürüyorum sabahtan beri... İlk karşıma çıkan 2010 yılı Şubat ayından Oyun Arkadaşı oluyor... Okuyorum: ben mi yazmışım bunu...

"Elinde bir yanı azap söküğü bir yürek, yürüyor yıllar sonra o mahallede, kırığından yaş damlayınca yere, o kaldırımda bıraktığı çocukluğunun okşuyor at kuyruğu saçlarını."

Zaman akıp giderken ve hayaller hatıraları kamçılarken çıkıveriyor karşıma 2009 Nisanında yazılmış Zaman.

"Sığınmak istiyorum sıcaklığına ve yitip gitmek yüreğinde... Ki o yürek en güzel kelimeleri seçip gülümsetmişti, bir umutsuzluğun içinde yitip gittiğimde beni. Hafif kızgın, biraz şaşkın, çokça anlamış halini sevmiştim de bir şey söyleyememiştim üzerine."

Geçmişe dönüp de okumaya başlayınca insan, ne çok çiçek açıveriyor gönlünün toprağında, ne çok gülümseyeceği şey oluyor. Dileklerinin gerçekleştiğini de görüyor, umutlarının solduğunu da... Ama gariptir ki yüzümde hep bir gülümseme... Bir Kapıyı Açanı Olmalı İnsanın  bu duygularla okuduğum bir yazı oldu nedense...

"Köşe bakkala giderken, ışığı özellikle açık bırakıyorsun. Televizyonu da... Yanan ışığınla ve televizyondan gelen seslerle çoğalttığın yalnızlığına adım adım yaklaşırken, elindeki anahtara bakıyorsun, bir anahtarın olduğu için mutlu olsan da çoğu zaman, bir kapıyı açanı olmalı insanın biliyorsun."




Sen hiç aralanan bir kapıdan
baktın mı uzağa
yakını görerek
biraz ürkek
biraz telaşlı
biraz meraklı 

baktın mı yakına 
her adımda geleceği düşleyerek


Ve hemen ardından gelen resim ve yazı götürdü beni geçmişin güzel bir dönemine... 

Bu sabah seyrettiğim programda Aret Varyantan şöyle diyordu telefonla bağlanan bir izleyicisine: Niyet önemlidir. Bu benim sıklıkla söylediğim bir cümledir. Niyet varsa durumu yeniden değerlendirmek gerekir diye devam ediyordu sözlerine. Kadın izleyiciden gelen soru şuydu: Bir insan hem en doğrunuz hem en yanlışınız olabilir mi? 


Tanıdık gelen kelimelere farkındalığı daha yüksek oluyor insanın... Kulak kabartmaktansa dikkat kesilmeyi tercih ediveriyor insan. 


"Ruhu ruhuma uygun diyorsunuz, beklediğim adam diyorsunuz, bunlar sizin doğrularınız, yanlış dediğiniz şeylerse koşullar... Niyetiniz bu adamla birlikte olmaksa, hemen şimdi duygusundan kurtulup, sabretmeyi, koşulların uygun hale gelmesini beklemeyi öğrenmelisiniz. Ama unutmayın altını bir kez daha çizeyim ki, niyet önemli, karşınızdakinin çabası da niyeti de  sizin beklediğiniz sonuç ile aynıysa devam etmelisiniz"

Konuşmanın devamını dinleyemedim. Ama kendimle bu konu hakkında konuşmaya devam ettim. Belki de bu yüzden aradığım cevapları bulmak için geçmişe kısa bir yolculuk yapmayı tercih ettim... Bulduğum cevaplardan kendi adıma memnunum. Bugünü kendim için "güzel günler listesine" ekledim. 



2 yorum:

  1. bu yazıyı okuyunca, benim yazdıklarımdan çok, hatta yaşadıklarımdan çok, birer gölge olarak gözlerimin ardında saklı kalan o anlar belirdi,, şiddetli bir yağmurda bir kütüphaneye sığındığım anlar, şemsiye olarak dostoyevskiyi açmıştım, o günden beri de kapanmadı, güzel yazıyor, güzel yaşıyorsun,teşekkürler

    YanıtlaSil
  2. insan bazen yaşadıklarını bazen de yaşamak istediklerini kaleme alıyor ve belki de yazmak eylemi bu yüzden zaman içinde bu kadar keyifli bir serüvene dönüşüyor. Teşekkür ederim ** :=

    YanıtlaSil

An'a kazınandır senden bana kalan...
ANLAMLIDIR...

Teşekkür ederim sımsıcak yürekten bir tebessümle...