"Buradayım. Beni sağaltan yerde." demiş ve bırakmışım. Kim bilir neden? Tarih: 16.12.2023, öğle saatleri.
Günler sonra; şu paragrafı yazıp yine bırakmışım. Muhtemelen tetkik için gittiğim doktorun raporu yazış biçimine özenmişim. Sonra da kalemli ultra tabletimde bu satırları yazmışım.
"Rapor yazan hocanın elindeki cihaza ihtiyacım var. Ben konuşuyorum o yazıyor. Hatta ben düşünüyorum o yazıyor. Bence elimdeki hali hazırda bu yazıyı yazmayı kolaylaştıran bu cihaz hala biraz sorunlu. İtiraf etmeliyim ki, benim gibi kağıt kalem sever biri için biçilmiş kaftan sanıyorum."
***
Bugün Sevgili Buraneros'un "YOKOLUŞ" yazısını sabahın karanlığında okuyunca ve uzun uzadıya bir anımdan bahsedince fark ettim ki, ben sabah yazarıyım. Kazara yazar olmam bundan mütevellit bile olmuş olabilir.
Yoğun paylaşımlı geçen blogger günlerimde de sabah erkenden kalkar, çala kalem yazardım aklıma düşeni. Okumaya bile fırsat vermeden basardım "yayınla" tuşuna. Biraz özenle kim bilir neler çıkacaktı ama o özeni göstermek için klavye başına otursam kesin beğenmez göndermezdim bir çok yazımı yayına.
En son yazımı 4 Eylül'de yazmışım. Ondan önce sadece 1 yayın var, 1 Ocak 2023 tarihli.
"İnsan söyleyemedikleri kadar mıdır diye soran o çakır gözlü çocuğa da dediğim gibi, insan yüreği kadardır.
İçinde iyilik, sevgi ve şefkat biriktir ki, zamanı gelip sebebi belli taşmalarda, kendine mendil olasın.
Merhaba 2023... Böyle dile geldin. Hoş geldin. Hep dediğim gibi, asla vazgeçmeyeceğim gibi, iyikilerin çok, keşkelerin az olduğu merhametli bir yıl daha geçirelim, sevdiklerimiz ve bizi sevenlerle."
demişim.
***
***
Of of... Fazla oradan buradan biraz da suyundan oldu ama, aklıma gelmişken yazmadan geçmeyeyim.
Doğu mistitizmine merak salan bir adam, yıllarca sabah meditasyonunda "kalbimi yeniliklere aç, kalbimi iyiliklere aç" diye dua etmiş, ne mi olmuş, yaklaşık10 yıl sonra açık kalp ameliyatı geçirmiş, ve sonra tüm hayatı değişmiş. Sanırım kıssadan hisse kısmına tam da burada geldim. Demem o ki, dua, iç ses, niyet önemli. Mesajı açık, net vermek de öyle. Sonuçta görmesini bilirsek, karşımıza da o çıkıyor. Yağmurdan kaçmak isterken doluya tutulmak da bence böyle. Öyle endişe ile kaçıyoruz ki yağmurdan, "doluya tutulacağım, kesin sırıl sıklam olacağım" diye diye "kendi kendini doğrulayan kehanetler" gibi bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Üstelik yağmurun şifasını bir türlü anlamıyoruz.
Mesela siz hiç bile isteye yağmurda ıslandınız mı?
Ben bir kaç kere ıslandım.
Sonu düşlediğiniz gibi olmayacak bir aşka evet deyip kafa göz girdiniz mi o ilişkiye?
Ben girdim.
Garantisi yok hayatın. Denklem hiç de ilk okul matematik bilgimiz ile örtüşmüyor. 2x2 çoğunlukla bir, nadiren beş oluyor. Sonuç ne olursa olsun, her biri bizim hanemize ekleniyor. Artı veya eksi, sonuçta bugünkü biz yapıyor. Memnunsanız ne ala, değilseniz tavsiyemdir, bakış açınızı değiştirin.
Fotoğrafçılık kursuna gitmiştim yıllar önce, oradan kalan bir cümle ile bitireyim "2024'e Merhaba" yazımı;
"Herkes fotoğraf çeker bir kişi doğru açıyı yakalar!"
Gel bakalım 2024 bildiğin gibi, benim duam bu yıl da geçerli...
***
Okura Not: Yazı başlığına bakıp bu yazının kaçışla ne ilgisi var diyebilirsiniz? Çok derim, çünkü yazmak da doğa da olmak da, bir kaçış barındırır özünde.
Ah ne güzel böyle uzun uzun tatlı tatlı yazılmış bir yazıyı okumak. Hem de uzun aradan sonra. :)
YanıtlaSilBuraneros sağolsun, tatlı tatlı yazınca tetikleniyor insan. Baktım uzun uzun yazıyorum, dedim bu hızla senenin ilk yayınını çıkarsın sen. :) Selamlar, sevgiler.
Silİnanıyorum ki, yazmak insanın içinde bir tutku, bir ihtiyaç ise bulduğu her boş kâğıt, bir defter hatta bazen kısacık notların sığabildiği minik pusulalar. Yazmak bir dürtü, bir güdü gibi insanı eyleme iten bir davranış.
YanıtlaSilİletilerde rastladığım güzel, uzun yorumunuz beni bu sayfaya getirdi. Öyle içten yazılara duyarlı insanların öyle ihtiyaçları var ki. Benim de yazamadığım günler, aylar hatta yıllar olmuş. Blog arşivi öyle kayıt tutmuş.
KAÇIŞ, içinde ne çok anlam barındıran bir sözcük. Hatta bazen yaşanan ana göre farklı anlam yüklenebilir. Gerçek anlamı yazanın içindedir elbette. Ama her kaçış aynı zamanda bir varış değil midir? En iyi kaçış noktalarının doğada olduğuna inanıyorum. Kaynaklar değişse de doğa her an keşfedilmeye hazır gizemli köşeleriyle sınırsız sayıda konuklarını ağırlamaya hazır.
Mersin'de ben de bir fotoğrafçılık kursuna gitmiştim. Fotoğraf Okuma, en sevdiğim ders oldu. Harika çekimleriniz var.
İnstagram çok isteyerek katıldığım, kırgınlıkla ayrıldığım bir alan. Hesabım çalındı, ne kurtarabildim, ne kapatabildim. Gönül kırgınlığı gibi , tekrar dönmeyi hiç düşünmedim.
Lütfen yazmaya devam edin. Bugünlerde göz sağlığımız uyarılar gönderse de eski okur-yazarlar kolay kolay pes etmiyor.
Sağlıkla, sevgiyle, umutla.
Merhaba Makbule Hanım,
SilBazen kelimeler dökülüveriyor kendiğinden, dediğiniz gibi bazen bir peçete bile çare oluyor olabiliyor. Ekmekçikız'a da dediğim gibi, baktım Sevgili Buraneros'un alanı işgal ediyorum dedim gelmiş zamanın.
Kaçış kelimesini severim. En çok da insanın kendinden kaçmalarını, dediğiniz gibi varıştır aslında. Bazen gerçeğine ulaşırsın bazen gerçeğin bile ötesine. Keşfediştir yani.
Bir zamanlar fotoğrafta tutkularımdan biriydi, teknoloji sağ olsun, kolaylaştırınca işleri, bir köşede buluşmayı bekleyen eski sevgili gibi fotoğraf makinam.
İnstagramda başınıza gelene üzüldüm. ben de çok etkilenirim herhalde. Benim için blog yazmaktan sonra fotoğraf ile kelimelerin buluştuğu harika bir platform ve günlük gibi oldu benim için.
Yazmayı seviyorum, bir disiplin istiyor biliyorum, deneyeceğim bu yıl. Belki periler benden yanadır bu sene :))
Sevgiler, selamlar. Hoş geldiniz, iyi ki geldiniz.