06 Temmuz 2025

İki Valiz

Birimiz 53 birimiz 65, sakin bir hayata geçiş için didinmişiz, birimiz 30 birimiz 50 yıl. 

Çok şey istemiyoruz aslında, varsa ömrümüz geri kalanında daha sakin bir hayat. Nihayet, uzun arayışlar sonunda, Orhanlı köyünün Kocadağ'ı gören karşı yamacında bir evimiz olmuş, ilmek ilmek, çok büyük fedakarlık ve destekle, taş taş taşıyarak, özenle, titizlikle, varsa bir ömrümüz, kalanını, ormanla iç içe geçirmek için sımsıcak bir yuva yapmışız, hayali gerçeğe dönüştürecek şansımıza hep şükrederek.  

Bir kaç gün önce bir yazı yazmıştım. Son yazımdan neredeyse 1 yıl sonra. Geçen yıl son yazım "ekokırım"dı, o yazıdan sonra ki ilk yazım ise "benden haberler" Orada şöyle bir paragraf vardı;

"Manzaramız değişti, öyle değişti ki, o tepeye, o yeşile uyanmak yaşama sevinçle her gün yeniden bağlanmak gibi."

Dağları hep çok sevdim. Denizi de ama dağın bendeki yeri bambaşka. O koca dağ, kendimize yeni bir yuva ararken, karşısında durup da "burası" diye birbirimize baktığımız günden beri "yaşama heyecanımız"dı. 2 yıl önce almış, geçen yıl da inşaata başlamıştık. 

Seferihisar tarihinin yangını bizim köyde, Kocadağ'ın sol yamacında başladı. O gün manzaramız bir kez daha değişti. Sabah saatlerinde camiden anons yapıldı. "Bugün ateş yakmayın, hava çok sıcak, rüzgar çok şiddetli, yangın riskine karşı önlem alın". Evet rüzgar çok şiddetliydi ve yangın riski yüksekti.  

O anonstan iki saat sonra 12.57 de yangın ihbarı geldi, yine camiden. Hemen evin bahçesine çıktık. Evin sol yanında dumanları gördük. Dağın sol eteği yanıyordu. 15 dakika içinde koca dağı yuttu alevler. Önce tepeye sonra tepeden aşağıya sonra yeniden tepeye ve oradan karşı tepelere... Öylece seyrettim, çaresizce, eşim komşularla mahalleye doğru gitti. 


Ben 80 kiloluk bir kadınım, rüzgarın şiddetini şöyle anlatayım, beni terasın üstünden aşağıya itti. Terastaki taş babalara tutundum. Sürekli biri arkamdan beni itiyormuş gibi ayakta durmaya zorlandım. Taş babalardan birini siper ettim kendime, tutundum bir elimle. Sonradan öğrendik ki, rüzgar 100 km hızın üzerine çıkmış.  

Koca dağım, sırf ona uyanayım diye mimarlara, mühendislere inat yatak odasını o cepheye koydurtup, her sabah uyanır uyanmaz selamlaşıp hatrını sorduğum dağım, 15 dakika içinde baharı müjdeleyen yeşil elbisesini çıkarıp yasa döndü yüzünü, siyaha büründü sisler içinde, yaşamdan ölüme evrildi bir anda. Kuşlar, çığlıklar, çam ağaçlarının silah gibi patlayan kozalakları... Kül, duman ve gözyaşı. 


Eşim döndü, bana baktı kafasını  iki yana salladı, omzumu tutup, parmakları ile gözyaşlarımı sildi. İçeri girdik sessizce, ne yapacağımızı bilmez halde valizleri çıkarttık. İki kabin boy valize bir şeyler attık. Yanımıza ne alsak dedik, bilemedik. İki küçük boy valize sığdırdık ömrümüzü. Buzdolabını boşaltım sakince. Bahçeleri son bir kez sulamak istedik, elektrikler kesilince hidrofor çalışmadı. Kısa sürede yangın çok hızla karşı tepelere yayıldı. Vedalaştık evimizle, hayallerimizle... Evden anı olarak bir şey alsam dedim. Çok güzel güldüğümüz bir fotoğraf çerçevesini aldım elime. Ceviz söveye dokundum, evi ona emanet ettim. "Döneceğiz biliyorum" dedim. İçimden bir ses döneceğimizi söylüyordu ama ne bulacağımıza dair bir ip ucum yoktu. Merdivenlerden inerken, şükrettik vedalaşmak için vakit bulabildiğimize. Kaosun içinden geçerek köyümüzü geride bıraktık, ormanlarına aşık olduğunuz yolları henüz yeşilken içimize çeke çeke uzaklaştık. 




İnsan duygu olarak çok karmaşık... Derin bir acı, olası kayıpların endişesi, öfke, çaresizlik, işe yaramayacağın ve hatta sorun olabileceğin duygusu ile vakit varken uzaklaşma hissi ile, zoru görünce kuyruğu kıstırıp kaçıyormuş hissinin amansız kavgası, öfke, çaresizlik, acı üçgeninde savrulmak ile geçti yolculuk.  Dedim ya insan karmaşık, duyguları olmaz uçlarda sürükleniyor.  

Uzunca bir süre elde telefon, ailelere, dostlara sürekli aynı şeyleri tekrarlar buluyorsun kendini. Gelen her görüntü ve haberde yangının nereye nasıl ulaştığına, nerelere ulaşabileceğine kafa yoruyorsun. Tuhaf bir duygu sarıyor. Kendini senin aczini bilip, duyup, görüp aramayanları sıralarken bulunca, anlıyorsun ki, insan gerçekten ve bildiğinin ötesinde karmaşık bir varlık. 

Köylü kendi başının çaresine bakmayı öğrenmiş yıllar içinde, afetlerdeki pozisyonlar belli, ciddi bir organize olma hali, görevler, eldeki imkanlar belli... Yetersizlik ve imkansızlıklar da öyle.  48 saatten fazla süren felaketi yayın yapan 2-3 muhalif televizyondan seyrediyoruz, bir de sosyal medyadan. En net bilgiler tabi ki muhtarlık "whatsapp" üzerinden geliyor. Seferihisar tarihinin en büyük yangını. Başlayıp yayıldığı yer inanılmaz boyutlarda, akıl sır ermiyor bu duruma. Kahraman diye bir şey var, itfaiye çalışanları, meslek bile sayılmıyorlar, ölüp gidiyorlar da eğer 10 yıl çalışmamışlarsa tazminata bile değer bulunmuyorlar. Ah ülkem güzel ülkem... Kimleri meslekten saydın da, canını dişine takanlar için yapabildiğin bir şey yok. Köylüler, resmi makamlarda görev alanlar, ah o gönüllüler... Gençler, yaşlılar, kadınlar... Sislerin, dumanların, alevlerin arasından can kurtaran o şahane insanlar... Bin şükür ki, iyi ki varlar.  

Okan'ın kendi evi yanmış, bari Arzu ablanın evi yanmasın diye elinde kürekle mücadele ediyor, ayakları yanmış, elleri... Yok ki koruyucu malzeme. Yaşlı bir amca evini terk etmek istememiş, öleyim burada demiş. Kucaklayıp kurtarmış gençlerden Tuna. Karşı kıyıya sıçramasın diye elinde çalı süpürgesi ile aleve kafa tutmuş Nevbahar. Bu insanlar kahraman değil de kim? Karmaşık duygular içinde geçen 48 saatlik bekleyiş sonrası Muhtar nihayet iyi haberi veriyor, denetimli olarak elektrik verilecek. Bu iyi haber, elektrik varsa su var, su varsa hayat var. 

Ertesi sabah eve doğru yola çıkıyoruz. Yüreğim sıkışık, gözlerimdeki nem gitmek bilmiyor. Yol boyu, tüh tüh, vah vah, ayyy olamazzz o tepe de mi gitmiş, şükür çok şükür portakal bahçeleri duruyor, aaa evin dibindeki ağaç kül, bahçe kalmamış ama bin şükür ev iyi durumda, keçi ağılına bak, dört bir yanı tutuşmuş ama şükür hayvanlar sağ... Bu ve benzeri cinlerle cümlelerle geçen yolculuk sonrası, nihayet evimizdeyiz. 




Bin şükürle giriyoruz, ceviz söve ile göz göze geliyoruz. Dokunuyorum ona. Teşekkür ediyorum. İçim bir parça da olsa, bir yudum da olsa serpilen su ile ferahlıyor. Yaşam alanının orta yerindeki adanın ardından karşıya bakıyorum. Kocadağ orada tüm heybeti ile duruyor. o an daha iyi anlıyorum, manzaramız ne yazık ki bir kez daha, değişti, öyle değişti ki, o tepeye, o karanlığa uyanmak yaşama umutla her gün yeniden bağlanmak gibi artık. Bir gün yeniden yeşerecek biliyorum, biliyorum doğa kendini en iyi şekilde tedavi edecek ve ben o gün, bak diyeceğim buradan buraya kadar olan ağaçları biz diktik. 





14 yorum:

  1. Çok üzücü bu yangınlar adeta kahroluyoruz her bir kıvılcımla.Zaten ülkenin durumu berbat ötesi, neye koşacağımızı, üzüleceğimizi, düşüneceğimizi şaşırdık. Yaz geldi mi yangın eskiden de çıkardı ama bu kadar topyekun çıktığını, bu kadar uzun uzun kendiliğpinden sönene kadar yanmasının beklendiğini hatırlamıyorum. Bir felakettir gidiyor. Sizlere , köyünüze çok geçmiş olsun, çok üzücü çok kahredici.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Mehtap, ülkenin gündemi öyle hızlı değişiyor ki bir acıyı sindiremeden diğerine savruluyoruz. Yaralar sarılıyor sarılmasına da ah bir de hızla yenileri açılmasa. Çok teşekkürler. Sevgiler.

      Sil
  2. Çok üzücü içimiz yanıyor diyoruz ama biliyorum ateş düştüğü yeri yakıyor. Geçmiş olsun dilerim son olsun. Yeniden yeşersin o ormanlar. Hülya

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Hülya, Marmaris yandığında kilometrelerce uzaktaydık, Hatay, Maraş depremde yıkıldığında da... Kahrolduk ama dediğin gibi ateş düştüğü yeri yaktı. Yeşerecek elbet, insanoğlu bir rahat bıraksa. Sevgiler.

      Sil
  3. Şu dünyada beni en çok üzen şeylerde orman yangıları neredeyse liste başıdır. Özellikle de kasıtlı çıkarılmış bir yangınsa, söndürme çalışmalarında acizlik yaşanıyorsa deliririm adeta.
    Yaşadığın duyguların neredeyse aynısını 22 Ağustos 2023'teki orman yangınında yaşadım. Kazdağları'nın, balkonun her zamanki oturduğum köşesinden görünen ve izlemeye doyamadığım bir kesiti alev alev yanıyordu. Bu yok oluşu seyretmek öyle kötü bir duygu ki kahroluyor insan, ölesi geliyor. Kendi ellerimle, ağlayarak kısacık bir videosunu çektim. Uzunca bir süre o dağlara her bakışta içim yandı. Ancak şimdi görünen haliyle yemyeşil yine. İçimdeki umutlar da aynen o şekilde yeşillenmeye başladı.

    Sizin için de aynısı olacak. Tıpkı söylediğin şekilde doğa kendini tedavi edecek Evrenciğim. Ağaçlarınızla birlikte boy atacak tüm bitkiler. Çok çok geçmiş olsun..


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah sevgili Zeugma, Kazdağları'na daha çok ağlarız biz bu ülkede. Bu aralar neye nasıl sahip çıkacağız bilemiyoruz. Suçlular kol geziyor, cezalar sahiplerini nedense bulamıyor. Çok teşekkürler, geçecek elbet, doğa kendini yenilemeyi biliyor eğer insanoğlu rahat bırakırsa. Sevgiler.

      Sil
  4. Geçmiş olsun demek hafif kalır eminim, ama yine de geçmiş olsun.
    Umarım o güzel dağ çok yakında yeniden yeşil örtüsünü giyer ve sonra o ağaçlar yeniden büyürler.
    Yeni evinizde sağlıklı günlerde oturun. <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Ekemkçikız, biz niye de ucuz atlatanlardan olduk. Yüreğimizin yangını hep aynı ne yazık ki. Her şeyin daha güzel olacağı günleri özlemle ve umutla bekliyoruz. Sevgiler.

      Sil
  5. Selam Evren çok geçmiş olsun. Seferihisar'da bir tanıdığımızın yazlığı vardı. Tümden yandı. Çok üzgünüz. Bir ağaç kolay yetişmiyor. Çok acı yazın bu kadar çok ormanın yanması. Tekrar çok geçmiş olsun. Sevgiyle kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Parıldayan Çiçek. Şükür biz de evimiz de yara almadan atlattık. Çok üzücü insanların emek emek edindiği şeyleri bir anda kaybetmesi. Onlara da sabırlar diliyorum umarım haklarını alırlar. Sevgiler.

      Sil
  6. Çok ama çok geçmiş olsun. İçimiz düğüm düğüm parçalanarak, çaresizce elimiz kolumuz bağlı seyrettik yaşanılanları! kahrolduk!. 2019'da bir haftalık tatil için gittiğimiz Marmara Adasındaki yangını anımsıyorum. Önce küçük bir alev topu gördük hemen karşı/yan kıyımızdaki dağlarda sonra 15/20 dakika içinde şiddetli rüzgarın da etkisiyle yangın büyüdü büyüdü! koskoca dağ 80 hektarlık alan kül oldu ve yerleşim birimlerine doğru gelince panikle herkes otelini, pansiyonunu terk etti!. Her yer bir anda nasıl da can pazarına döndü!. Üstelik denizden başka kaçacak yer de yoktu!. Böyle anlarda herkesin rengi de çıkıyor ortaya! Ölümü pahasına kahramanca mücadele edenleri de, bunu fırsat bilip hiçbir ödeme yapmadan kaçanları, çalıp çırpanları da!. Tarifsiz bir acı! gözün gibi baktığın, canını dişine takarak çabanı, sabrını, emeğini, sevgini verdiğin her şey bir anda kül oluyor!. Hayat bize her an, yeni bir şeyler sunuyor ve yeni öğretiler... Aldığımız nefes hepsinden değerli. Yaşadığımız tecrübeler ve birbirimize verdiğimiz değer çok kıymetli. O koca dağ, yine yeşerecektir Evrenciğim. Yeni yuvanızda sağlıkla, mutlulukla güle güle oturun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Esin, her yurtdışı seyahatinde fark ettiğim bir şey var ki, bizim gibi ahlaki yapıları hasarlı olan toplumlarda, fırsatçılık genetik bir yatkınlık. Nereye, hangi koşulda, hangi ülkeye giderse gitsin, en iyisinden en kötüsüne önüne hangi fırsat çıkarsa değerlendirmek zorundaymış gibi bir tutumu var. Haliyle depremde bir yangında onlar için.
      O dağın yeşermesinde ufacık da olsa bir katkımız olacağını bilmek umutlandırıyor beni doğrusu. Temennilerini aldım kalbime koydum. Sevgiler.

      Sil
  7. Ahhhhhhhh :( Daha 1 Temmuz'da yazmıştım size, hem de heyecanımı bulaştırdım diye sevinmiştim, böyle mi olacakmış bir sonraki yazı..... O bölgede olduğunuzu bilmiyordum, çektiğiniz fotoğraf beni çok etkiledi... Çok büyük geçmiş olsun. Cennetimiz yanıp kül oldu ama toparlayacak.. Biraz zaman sadece....
    Küllerden varolmanın hikayesini de okumuş olacağız hem......

    YanıtlaSil
  8. Sevgili Sadece C, bu topraklar bize, en azından biz gibi duyarlı insanlara defalarca küllerinden doğmayı öğretti. Şimdi düşünüyorum da bu kaçıncı yangın yüreğimize, ocağımıza düşen. Umarım o hikayenin bir parçası da olurum. Sevgiler.

    YanıtlaSil

An'a kazınandır senden bana kalan...
ANLAMLIDIR...

Teşekkür ederim sımsıcak yürekten bir tebessümle...