16 Eylül 2009

ŞİRAZEYİ KAÇIRAN KİMDİ?

O Kadın;
Bilirim şirazesi kaçanın keyfi kaçar ertesinde...
Sesinde gülücük kalmaz mesela...
Şirazeyi kaçırmış olmanın hüznü kaplar gözlerini...
Ama kaplamamıştı!
Kaplamayacaktı da...


Ve Sen;
Gözlerini kaplayan hüznün yalancısıydı gözlerim...
Şirazeyi kaçıran sen miydin?
Yoksa; ... ?
İstersen bir daha sor bu soruyu kendine...
Cevabı bana söylemesen de olur,
Ama dürüst ol, en azından bu sefer kendine...


15 Eylül 2009

O VE O VE YAKAMOZ

Sanki billur bir pınar
Kahverengi gözlerin
Ruhuma neşe sunar
Kahverengi gözlerin

Bir kasabanın gece yarısı karanlığında; salaş, dar, ve belli ki kimsesiz bir sokağından sahil görülüyordu, koca koca taşların ardında... Oturdular büyükçe bir kayaya: O ve O. Esintinin yalayıp geçtiği saatlerdi, karışıktı duyguları; belki de o yüzden hiç ses çıkartmadan sessizce, içten içe yakamozlarla konuşmaları...

Yan meyhaneden, gece sarhoşlarının yıldızlara ulaşan hüznü, kahkahası ve onlarca adlandıramadıkları duygu, bir uçağın geride bıraktığı ize kapılıp gidiyordu peşi sıra, kendi duygularıyla...


Bir yıldız, parlak...
Bir yıldız daha, o da parlak...
Ve bir yıldız daha; kaydı o anda...
Bir dilek tuttu O,
Bir dilek tuttu muhtemelen O da...


Rüzgarlar kadar serin
Ufuklar kadar derin
Senin en güzel yerin
Kahverengi gözlerin


Nice zaman sonra, kırık dökük kelimeleri tuttu O bir ucundan...
Muhtemelen O da...
Hangisi başladı bilmedi meyhanedekiler ama,
Yakamoz aşka geldi bir anda...


O baktı O'nun gözlerine...

Mehtapta benzer aya
Bakarım doya doya


Muhtemelen O da O'nun gözlerinin içine...


Sanki tatlı bir rüya
Kahverengi gözlerin...



Özledim... Çok özledim...







_______________________________________


Fotoğraf / 1x.com
Şarkı Sözü: Selahattin Sarıkaya

14 Eylül 2009

BUĞDAYDI DUYGULARIM


Önce çukur bir taş buldum, doldurdum duygularımı içine özenle...

Sonra onları ezebilecek yuvarlak kırıcı taşlar buldum, boy boy cümleler kurup ezdim duygularımı; birini diğerinden ayırmadım o anda...

Yüreğime gelen ne varsa, ne neyi çağrıştırıyorsa koydum içine; bir bir ezdim...

Eski çağlardan kalma bir yöntemle, aş ettim kendimi kendime, kendi ellerimle...

Sonra da bir güzel yedim bitirdim...



İÇİMDEKİ BENLER


Uzaklara gitmek istiyorum
Çok uzaklara...

Ve
Yüreğimdeki tüm duygularla birlikte
İçimdeki bütün benleri yakmak...

13 Eylül 2009

YÜREĞİN ÖYLE GÜZEL Kİ...





Senin gücün karşısında eziliyorum biliyor musun?

Sen öyle hayata sımsıkı sarıldığında ve gülümseyebildiğinde her defasında, utanıyorum ufacık yüklerimin ağır gelmesinden omuzlarıma.

Küçücük bir mutluluğun senin dünyanda yarattığı o çoşkuyu görüyorum da kendi büyük sevinçlerimin içine saklanmış hüzünlere öfkeleniyorum fark ettiğim her defasında.

Senin umudun karşısında eziliyorum ben biliyor musun?

Sen inançla sarıldığında yarınlara ve kahkaha atabildiğinde sadece gülümsenebilecek bir olaya, ben durup durup yakınmalarıma şaşıyorum içten içe bir kızgınlıkla.

Seni hiç tanımadığım halde, gözlerimin içine bakıp "sevdim seni" derkenki içtenliğine aşık oluyorum adeta.

O güne kadar aşka bir tarifim vardı elbet ama artık senin hayata bakışındaki pırıltının gerçek aşk olabiliceğini düşünüyorum; kendimi yalnız, çaresiz ve terk edilmiş hissettiğim zamanlarda.


BAZEN NE YAPMALI İNSAN


Bazı sabahlar umutla kalkmalı yataktan, uyandığında mesela gülümsemeli insan ya da heyecanla güne başlamalı ama telaşlanmadan...

Bazı sabahlar gülümseyerek kalkmalı yataktan, uyandığında mesela umutlu olmalı insan ya da heyecanla güne başlamalı ama telaşlanmadan...

Bazı sabahlar heyecanla kalkmalı yataktan, uyandığında mesela telaşlı olmalı insan ya da gülümseyerek başlamalı ama umutlanmadan...




Bazı sabahlar kalkmamalı yataktan, sabahın serinliğinde; sarmaş dolaş, mırıl mırıl, kıvrım kıvrım, telaşsız, heyecanlı, umutlu ve kocaman bir gülümsemeyle bakmalı insan, gözünden yaş gelinceye kadar mutlu olmalı...



Bazı sabahlar kalkmalı yataktan, sabahın serinliğinde; oynaşmalı her eşikte, evin her köşesinde, heyecanla ama telaşlanmadan; güne başlamalı içinde bir umutla; yüzünde bir gülümseme hiç eksik olmamalı gün boyunca...

Bazen akışına bırakmalı insan, tembelleşmeli olabildiğince, içinden geldiğince, içinde olmalı ona sunulanın, güzellikleri görmeli sadece ve umutla bakabilmeli bir ertesi güne; biraz telaşlı, biraz heyecanlı ve belki de yüzünden hiç eksilmeyecek bir gülümseme ile...


Sevgiyle...

12 Eylül 2009

SEBEBİ BELLİ SIKINTILAR___5


Elimi bırakmayacağını bilsem de...

Diğer elindekini bırakamayacağın bir an gelecek mutlaka... Çünkü bazen tek elle kurtaramayacağın kadar zorlu bir noktada olabilir elindeki ve sen iki elinle birden sarılmak isteyebilirsin, kurtarmak adına...

Sakın merak etme, bir seçim yapman gerekmez böyle bir durumda...
Ben anlar ve kayarım ellerinden sessizce
Sen durduğun yerden vazgeçme diye...
Sevmek bazen vazgeçmektir ya, kendinden bile...