Bu sabah tembel tembel yatakta oyalandım. Başucu kitaplarını şöyle bir karıştırdım. Biraz müzik dinledim ve ardından gazetelere şöyle bir göz attım. Ne arıyordum..?
Mumları...
Salon penceresinden girip, uzunca koridor boyunca yansıyan güneşin kollarını uzatıp da yatak odasında keyfini katmerleyen bünyeme hatırlattığı bu oldu:
Mumlar...
Bir telefon uzağınızda ama hep yüreğinizde olanın sesi sesinize değer de, gülümserseniz, ne düşer aklınıza:
Mum...
Bu gece bir şarap içmeli; Diren olacak o kesin, kırmızı olacak o da kesin... Boğazkere de olur ama sanki bu akşamki şehriyeli yahniye en iyi Merlot gider, akla yazılan Narince ise zamanını bekler.
:))) ÖPERİMM
YanıtlaSilÖnüme geleni içesim geldi ama yapılmaz ki böyle :)
YanıtlaSilParke taşlar var bende de, senin mum misali; parke taş döşeli bir sokak görünce burnum sızlar.
Yazayım en iyisi bir ara sokaklara düşen özlemlerimi....
Görselini usulca çalsam ayıp olur mu? :{
Narince üzerine tam da bir yazı yazmayı düşünmüşken şurada onla karşılaşmış olmak ne kaddar gülümsetti beni, markaya zaten özel bir ilgim olmuştur her daim:)) Yazıyı okumadan önce, hatta sen yazmadan önce bir şehir üzerine düşünüyordum; fark ettim ki o şehiri düşünürken gözümün önüne gelenler, bende iz bırakanlar asla binaları, sokakları, tarihi eserleri değildi. Ama ben yine de izlerine çook ama çoook gülümsedim.
YanıtlaSilsizin Narinceniz var sa bizim de Şirince miz var naaaaber ::)
YanıtlaSilben de sana sarılırım ateşim böceğim :)
YanıtlaSilsokağımın kedisi, oysa hiç içesimiz yoktu değil mi? bir de yağmurlar başladı, bir de değişti toprağın kokusu, üzerinde bir de sis indi mi, içmesek olmaz değil mi ;)
YanıtlaSilgörsel için sana balık tutmayı öğreteceğim çekirge :)
wordle.net
sen istediğin görseli yaratabil diye :)
sevgili buraneros... bazen bir şehir şehir olmaktan çıkıp ruhu olan bir bedene dönüşür, tıpkı bir şarkının, bir şiirin, bir cümlenin dönüşmesi gibi... ve o bedenden bir tek şey kalır geriye: kocaman kahverengi bir gülümseme...
YanıtlaSilbence sen yaz narince üzerine kısa bi hikaye...
eylül olmadı tutsak, gene maalsef... ama ekim olacak. izmirde rakı kadehlerini tokuştururken uzun uzun tartışırız şirince şarabı üzerine ;) hangisi kimi nasıl sarhoş edebilir diye...
YanıtlaSilşöylesine uğradım.. ayrılamadım.. ne çok özlediğimi fark etmemişim..
YanıtlaSilben de bu aralar şöylesine bir uğrayabiliyorum bloguma ve tabi ki dostların bloglarına da... ben de özledim. en çok da yeni kitabının öykülerini merak ettiğimi fark ettim. ne zamandır aklımdaydı... en kısa zamanda diyorum. öpüyorum.
YanıtlaSil