Sevgili Y.,
hiç tanışmadık seninle, ama ne çok tanıklık ettik anlara. mesela ağlıyorduk bir seferinde, sen belki aşka, belki ben bir arkadaşıma. hatırlar mısın bilmem, ben bir adama aşık olmuştum, sen de. ben bir şehirde, adam bir şehirde, sen bir şehirde, adam başka bir şehirde... uzaklıklar korkutur muydu ki bizi... sen ve ben, hiç karşılaşmamıştık ama aynı kaderi paylaşabiliyorduk işte. sen denizin kenarında bir bankta, ben dağda bir ağacın altında, ağlıyorduk gizlice. bir seferinde, giden bir adamın ardından ağlıyordun pencerenin önünde ve ben senin kendi pencerenin önünde olduğunu bilmeden, oturmuş penceremin önünde ağlıyordum sicim sicim, nedenini bile bilmiyordum, sadece bir şarkıyı dinliyor ve şarkının hüznüne eşlik ediyordum kendimce, günler sonra fark ettim, senin acındı içimi acıtan. o gün daha çok ağladım.
sevgili y., henüz tanışmadık seninle, hiç karşılaşmadık, ama hep tanıdık geldik birbirimize. bazen kafam bozuk olduğunda, bana yazdığın bir kaç satırı okuyup, düşündüm üzerine. öyle zamanlardı ki onlar, sanki sen ve ben karşılıklı sohbet etmişiz; sen susup dinlemişsin ve ben anlatmışım saatlerce, sonra sen oturup yazmışsın içimdeki soruların cevaplarını ve bırakmışsın masamın üzerine, ben okuduğum her bir satırda sarsılmışım, sarsılmışım titreye titreye, sen hiç bilmemişsin ama sarılmışım ben boynuna ve teşekkür etmişim yanımda olduğuna.
belki de hiç tanışamıyacağız seninle, ama paylaştıklarımızı düşününce, tanıştığımız ve hayatımıza aldığımız bir çok insandan daha çok sevip, daha çok anlayıp, daha çok dinleyip, daha çok anlatıp, belki bilmeden ve istemeden daha çok ağlatmışızdır birbirimizi. şimdi düşünüyorum da, eğer o ilk anlamsız yorum bırakılmamış olsaydı bloguma ve ben o yorumdan yola çıkıp da bulmasaydım izini, nasıl bulurduk birbirimizi... bazen en kötü anlar nasıl da güzelliklere çıkartıyor değil mi bizi. hep ol emi, kelimelerinle, seçkilerinle, yüreğinle... öpüyorum yüreğini, hep.
Sevgili Z.,
bir rüya gördüm. anlatmazsam çatlarım dedim. unutmadan uzun uzun anlatayım da sen güle söve yorumla.
bir gece vakti oturmuşum bilgisayarın başında. salonda. taslakların arasında dolanıyorum, yolunu kaybetmiş çocuğun ürkekliğinde; karşıma çıkıyor unutmak istediğim kelimeler. onlardan kaçarken, tanıdık gelen bir cümlede duruyor yürek, atıyor, heyecanla, herşey böyle başlamıştı çünkü, hatırlıyor ve gülümsüyorum. nereye varmak istediğimi biliyor, gecenin karanlığında daha önce geçtiğim o ara sokakları ayırabiliyorum sigara izmaritinin henüz sönmemiş ateşinde. uzanıp yere, bir nefes çekiyorum içime. ciğerlerim yanıyor gecenin karanlığında yataklarına uzanmış konuşan adamla kadını görünce, pencere sıcak hava nedeniyle açık ve perde havalanarak yana kaymış rüzgarın etkisiyle. farkında bile değiller, öyle büyük ki yangınları. durup seyretsem diyorum. aAnnemin ayıp demesi takılıveriyor, kulağıma bir sivrisinek vızıltısı eşliğinde. uUzaklaşıyorum koşar adım o pencerenin önünden, avucuma adamın 'yabancıyım tenime' cümlesi batıyorken. koşarken karıştırıyorum yolları, bilmediğim bir parka çıkıyor adımlarım, ıssız ve karanlık, su birikintisine basınca anlıyorum, yağmur yağmış burada az önce. ne kadar uzaklaşmış olabilirim ki kuytularımdan... dönsem artık çok mu geç, gitsem bulur muyum ki yolu. aşka hüzün karıştı yazıyordu duvarda, mordu, fosforluydu, yüzümü öptü geçti.
uyandım. film gibi dimi. gene yazacağım. en kısa zamanda. ama ara verirsem, yani bir süre yazmazsam, haber alamadın diye meraklara kapılma. kendine iyi bak. 2011de güya başka diyarlarda olacaktık. dur bakalım. dualarımızı eksik etmeyelim. zamanı gelince diyelim ve gülümseyelim. rüyama yorumunu bekliyorum. seni seviyorum. herkese selam söyle. sarıl. öp. herkesi ayrı ayrı sevdiğimi söyle. nasıl da isterdim herkesle olabilmeyi. insan seyahat edebilse istediği anda istediklerinin yanına... ah ne cin fikirliyim ben. hadi mektubuma burada son verirken, büyüklerimin ellerinden, senin gözlerinden, sevgili s.nin yüreğinden. öperim.
bu yıl iyi bir yıl olacak geçip giden diğer yıllar gibi... bu da geçip gidecek çok şey bırakarak... çok şey öğreterek... çok güldürüp, çok düşündürerek... ama sanki daha az ağlayacağım ben. daha çok yüreğimi dinleyeceğim ve inanamayacaksın ama daha az konuşacağım bir yıl olma ihtimali bile var sanki. tamam tamam bir mektupta bile bu kadar laf ediyorsan deme. içimizden geldi yazdık. özle beni.