"Ama nedense durup durup yollarımız kesişiyor, işte orasını anlamak biraz zor oluyor. Sanırım artık bu sondur, ben öyle umuyorum."yazmışım...
"Sürekli yollarımızın kesişmesine gelince, bence daha da sık kesişmeliydi. Eminim daha da keyifli olabilirdi."yazmış!
Bak sen... ne diye daha keyifli oluyormuş! dedim kollarımı göğsümde kenetleyip, ellerim yumruk sıkı sıkıya ve muhtemelen gözlerim biraz kısık bir halde.
O anda karşıdan bakan biri için beden dilim öfkeli gibi dursa da...
Olur muydu ki, dedi iç sesim. Nedense umutlu bir tonlaması vardı... Sevmedim.
Tövbe, tövbe... Bunca yıl sonra... Sen sus, dedim.
Dedim ama yüzümdeki gülümsemeyi doğru söylemek gerekirse öyle hemencecik silemedim.
Ne şimdi bu... ne yani... bi de neden?
Müjdemi isterim! dedim... diye...
Hayatın bana "al sana müjde" deme biçimimi...
Peki şu cümleye ne demeli:
"Evet, her zaman komik ve karizmatik bir kız olduğunu söylemiştim..."
Hı hı hı... Söylemiştin...
Seni seviyorum da demiştin!
Ben de, sen böyle seviyorsan sevme beni demiştim...
Bunu da hatırladın mı?
Oh be! Kollarımı usul usul çözdüm, derin bir nefes aldım. Artık bir cevap yazabilirim dedim ve yazdım:
"Söylediklerine değer vermeyi bırakalı epey oldu, ya da şöyle demeliyim: sana verdiğim değeri sen bırakıvermiştin gözlerime...uzun upuzun bir kopuşun eşiğinde..."Sildim yazdıklarımı...
Geçen onca zamanı düşündüm, ne kadar büyüdüğümü...
"Teşekkür ederim" dedim. Duyup duymamasını çok da önemsemedim.
görsel / deviantart