Sevgili Evren,
Dejavu serisini senin için kaleme alıyorum. Sen daha önceki deneyimlerini unutacak kadar salaksın çünkü. Belki, bu satırları geri dönüp okuduğunda, öğrenmiş olman gerekenleri hatırlar ve bir kere daha, en azından aynı konuda, yüreğini acıtmazsın.
Bu seriye, dejavu dememin nedeni basit: Hayat tekrarlar kendini... Ve sen salağı, her defasında yeni, yepyeni bir güne uyanıyorum sanıp, aynı güne uyanırsın ve farkına bile varmazsın... Kendime, seni eğitme, deneyimlerini hatırlatarak, daha mutlu ve huzurlu yarınlar hazırlamak gibi bir misyon edindim. Çünkü görüyorum ki, bunu tek başına başarman mümkün değil. Çünkü, senin yüreğin de salak. Fark ettiğsen, de ayrı, bu demektir ki; aklın salak...
Neyse, herhalde, nedenini, niyesini artık bildiğin yepyeni bir deneyime açıyorum dünyanın kapılarını:
Hayatın sana daha önce defalarca kafana vura vura, (altı çizili, 14 punto, kalın) anlattıklarını, bir kez de gözüne sokarsam, belki, öğrenirsin... Gördüğün gibi, çok da umutlu değilim şahsen senden... Öğrenme kapasitenden çok, unutma kapasiten korkutuyor beni. Öyle salaksın ki, bazen adını bile unutacaksın diye korkmuyor değilim.
Ara ara, bir dejavu ile karşına çıkacağım. Sana da uygunsa burada buluşalım. Ben yazayım, sen oku... Sonra hatırla, kafanı git duvara vur... İlk olayla ilgili fazla detay vermeyeceğim. Olayı okuyunca aklına saniye saniye geleceğine eminim...
İkimize de bu süreçte, kolaylıklar diliyorum....
Bir de uygun bulursan bundan sonraki her dejavu yazısında bu fotoğrafı kullanmayı düşünüyorum.
Sevgilerimle,
Yüreğine iyi bak... Değerli olduğunu unutma... Değer bilmeyeni, orada tutma...
OLAY:
Bir adam tanımıştın, eski karısı hakkında herhangi bir şey sorsan, hiç çekinmez cevaplar ve hatta o konudan çıkar meselenin felsefesini bile yapardınız. Ama velevki, arkadaşım dediği ve sonradan karısı olacak hatunun bırak kendisini, işi ile bile ilgili olsa, genel bir cümle kursan, ve hiçbir kastın ve yargın olmasa, yani öylesine bir durum üzerine sohbet mantığında söylesen ya da bir soru sorsan, nedense algısı olumsuz çalışır ve sesi yükselirdi. Savunmaya geçer ve neredeyse bağıran bir sesle kapıları çarpar giderdi...
ÖĞRENİLEN:
Bir insanın önemsediği, değer verdiği ve yüreğinde taşıdığı insanla ilgili olumlu-olumsuz laf etme... Söylediğin bir cümle ile duvara toslarsın... Niyetin, yermek, eleştirmek falan değilken, sadece bir mesele üzerine örnekler sunarken; suçlu olursun, söylediğine ve söyleyeceğine pişman olursun. Umrunda olma halini fark eder, daha önce o umru algılayamadığın için kendini suçlarsın. Umur; tazedir, canlıdır. Öyle ki, sesindeki heyecandan, titreşimden bile bunu fark edersin ki, bu ses titremesi ile ilgili bir olay ve öğrenilene de bir sonraki yazıda yer vereceğim.
Hatırladın değil mi?
Eh bi zahmet, bu sefer öğren ve kapa çeneni !
_______________________________________________________
Fotoğraf / Crystal Newton