yazmak için oturduğum her seferinde,
nedendir kazımak seni tenimden.
biraz maviye ihtiyacım vardı bugün
ve az biraz turuncuya.
sen istersen umut de buna...
yazmak istediğim her seferde,
neyin nesidir seni kazımak yüreğimden.
bir kuşun kelebeksi değil diye kanadı,
kırılmaz mı sanıyorum ne...
ah! nedir kendini bu denli kandırmaca...
insan gün geliyor, Tanrı benim sanıyor...
sadece bana ait.
gülüyorsun değil mi...
gül tabi.
her yaranın altından çıkan ben olsam
kahkahalar atardım
ama sen çıkıyorsun,
ve kanıyorsun.
tenim acıyor,
yüreğim ondan daha çok.
sen acı eşiğim sınırsız mı sanıyorsun?
ah! ne büyük yenilgi benimki...
Tanrım! ne büyük bir yenilgi benimkisi
senin varlığın karşısında...
biraz maviye ihtiyacım vardı bugün
ve az biraz turuncuya,
sen istersen buna tuz basmak de yaraya...
evet sevgilim,
evet!
yazmak için oturdum,
evet sevgilim,
evet!
yine yaralarımı kazıdım,
evet sevgilim,
evet!
artık çok yorgunum.
bir kez daha bir şiiri
şairi gibi yazamadan
yarım bırakıp gidiyorum...
biraz mavi
az biraz turuncu
ve çokça tuz bulmak için yarama
huzur(un)dan ayrılıyorum
Tanrı varsa!
eğer bensem!
eğer benimse!
eğer birse!
senden geçerek
ona varmaya gidiyorum...
eğer değilse sevgilim
evet! eğer değilse...
bir mum yak kilisenin birinde
sen inandığın Tanrına
beni yanına aldı diye dua et
ve bir camiye git sonra koşa koşa
ve bir namaz kıl sadece iki rekat olsun
ve dua etmeyi unutma
şükret ona sevgilim,
beni yanına aldı diye...
ve herkese söyle
sevgili kuluymuş de
ve ağla ardımdan
nasıl bilirdiniz diye sorarlarsa
bildiğiniz gibiydi de
bir de hep, iyi ki derdi de.
iyi ki;
aldın onu yanına,
derken
gülümsemeyi unutma!