öylesine uyanmalısın bir sabahşarkılar söyleyerek günün güzelliğinebir kahve koymalısın en sevdiğin fincanamutlu olmalısın kokusunu içine çekince (*)
Bir gece evvel iki dubleyi sırdaş edip kendimize, konuştuk içimizde kalan ne varsa. Senin bıraktığın cümleden ben başladım, benimkinden sen... Birbirini tamamlayan puzzle parçaları gibiydik. Bir parçayken eksikti bir yanımız, denk geldi sandığımız her bir parçada arada kalan boşluğun farkındaydık... Farkındaydık da, olmazları oldurmaktı sevmek, ve aşk anı yaşamaktı sadece ikimiz içinde. Ve biz, yani, senle ben, ayrı ayrı zamanlarda, ayrı ayrı insanlarla onlarca yaşanan anın, onlarca tanıklığında bildik de boşluğu; gene de söz söyletmedik üzerine.
O gece öylesine kurulan bir rakı sofrasının tanıklığında konuştuk saatlerce; bir denklik anının keyfini çıkarıyorduk, puzzle parçalarını bulmuştu, defalarca denedikten sonra ve belki tamamlanamaz dediğimiz bir anda, eksik kalan parçamdın, eksik kalan parçan... Kesintisiz bir bütünlüğün sağlamlığında, kusursuz değildi görünen: Ama güzeldi... Bir mutluluk tablosu olabilirdi ya da içtenlikli bir huzuru yansıttığı söylenebilirdi pekala. Sözler sözlere karıştığında, o hep bildik uykuya açıldı kapılarımız: Kokumu teninden aldım ve gözlerimi kapadım...
Uyandık; hırçın dalgaların yarattığı serinliğin evin duvarlarını yalayıp, kahvaltı masasının kurulu olduğu mutfak penceresinden içeri girişine tanıklık ederek. Gülümsedik; kahve kokusunun beraber uyanışımıza keyif katan dumanını içimize çekip, bahçedeki sonbahar habercisi yaprakların telaşlı savruluşuna yârenlik ederek. Öptük; yaşadıklarımızın düşten öte sıcaklığının sarıp sarmaladığı yüreklerimizi koyup önümüze, bir sevdanın dolu dizgin yol alışını başımıza taç ederek.
Uyandık; hırçın dalgaların yarattığı serinliğin evin duvarlarını yalayıp, kahvaltı masasının kurulu olduğu mutfak penceresinden içeri girişine tanıklık ederek. Gülümsedik; kahve kokusunun beraber uyanışımıza keyif katan dumanını içimize çekip, bahçedeki sonbahar habercisi yaprakların telaşlı savruluşuna yârenlik ederek. Öptük; yaşadıklarımızın düşten öte sıcaklığının sarıp sarmaladığı yüreklerimizi koyup önümüze, bir sevdanın dolu dizgin yol alışını başımıza taç ederek.
_____________________________________________________
(*) Öylesine şiirimden alıntı...
Fotoğraf / autumn feelingII@Neslihan Öncel
harikasın....
YanıtlaSilinsanın kelimeleri de fotoğrafları kadar anlamlı ve güzel olunca ne demeli peki: hapharika/sın :))
YanıtlaSilBirbirini tamamlayan puzzle parçaları gibi kendini hissedebilmek aradaki eksik tek bir parçayı da uzanıp eline fırçayı boyayı alarak tamam parçalardan boşluğa çizgileri ve renkleri uzatmakla tamamlanır belki de.Yeter ki tek bir parça eksik olsun mutluluğun resmi asla parçalanamayacak diyelim sevgilerimle.
YanıtlaSilah sevgili sufim, mutluluk niyette varsa daim oluyor, bir bütün oluyor, niyet çok önemli ve tabi elin erdiği yerde bir fırça darbesiyle bir resmi sanat eserine dönüştürebilirsin elbet ama tersi de mümkün pek ala... dedim ya niyet çok önemli... sevgiler benden sana...
YanıtlaSil