Sevgili J.,
insanın hiç tanımadığı birine hediye alması ne zormuş meğer. sevdiğin renkleri bile bilmiyorum mesela. nasıl da zorlandım karar verirken bir bilsen. sonunda sevgili h. ile yoldan geçen bir kız çocuğuna sorduk. kaç yaşındasın? onikiymiş. nasıl da sevimli bir hali vardı. ne sever ki sizin yaşınızdaki kızlar dedim, parfüm mesela dedi. sen henüz dokuz yaşındasın ve sanırım parfüm için biraz daha büyümelisin. ben sana istediğin montu aldım, rengini de yazsan kolay olacaktı ama yazmamıştın. hoş zaten gelen mektubu senin yazdığını da düşünmedim. öğretmenin kaleminden çıkmış gibiydi sanki. oysa en azından kaleminin izi olsun isterdim. sonra güldüm bu isteğime. yürek izin vardı ya... onu alıp yüreğime koydum. artık hep orada olacaksın. belki ve büyük bir ihtimalle tanışamayacağız seninle. ama neler düşledim bir bilsen. sahip olmadığım çocuğum yerine koyuverdim seni, okuttum büyük kentlerin başarılı üniversitelerinde. sonra da gönderiverdim seni yurtdışında bir okula, anlayacağın isteyip istemediğini bilmediğim bir yola yolcu ettim seni. gülersin tabi! büyüyünce anlayacaksın ki, insan hemen düşler kuruverir kendine. ve bazen o düşlerin gerçeğinde düşüverir olduğu yere. okurken ben daha dokuz yaşında bir çocuğum dediğini duyar gibiyim. tamam, kısa kesiyorum. yeni yıla bir kaç gün kala bu kadar ahkam kesmek yeter değil mi?
2010'u nasıl geçirdin bilmiyorum ama 2011'de çok gülmeni diliyorum. hediyelerini aldığında yanında olamayacağım ama yüreğinin ısındığını hissedeceğim. bu arada beğenmezsen renklerini, ve eğer olmazsa üzerine diye değiştirme kartların var. sen annenle babana rica et, değiştirirler senin istediğin beğendiğin başka bir tane ile. ben pembe ve griyi sevdiğim için elbiseni öyle aldım. çorabını da sevgili h. seçti. ona kalsa sana 14-16 yaş montu alacaktık neredeyse, -rengini ve modelini beğenmişsindir umarım- çocuk kalın giyinir soğukta, büyükçe al biraz diye diye hal oldu alışveriş boyunca. tanısan onu da çok severdin eminim. inanmazsın belki ama bugün bütün gün kendime elbise aradım. meğerse sana almalıymışım. bugün sevgili h. dedi ki, sen seviyorsun ya dağıtmayı, bol bol harcamayı, evren de sana bol bol gönderiyor. karma, enerji her neyse işte söylenenler doğru galiba. bilmem ki öyle mi sevgili j., bol bol gelmiyor ama, anlayacağın akmasa da damlıyor, yağmasa da gürlüyor, hep şükretmişimdir. iyi ki, derim böyle zamanlarda. iyi ki, çıkartıyor karşıma. yüreği bol olmayı ailemden öğrendim ben. anlamazsın sen daha ama, büyüdükçe ve Ona teslim ettikçe kendini anlayacaksın. O kim deme, her gece Tanrı'ya dua et, ve her sabah uyandığında şükretmeyi unutma. dilinin ve söylediklerinin önemi yok. hiç kafanı takma. sen yüreğine bırak kendini. o bilir ne diyeceğini. ve bir gün büyüdüğünde, bir çocuğun gülümsemesi olmayı dene. görmesen de hissedersin biliyorum. sevgiyle, hep.
yok gözlerim doldu bişi kaçmadı gözüme
YanıtlaSilseviyorum seni deli kadın :)
YanıtlaSilgözyaşlarımız sadece çocuklar için aksa değil mi handanım.
YanıtlaSilfikri bana sen verdin. o alışveriş merkezine defalarca gittiğim halde görmemişim o çam ağacını iyi mi...
YanıtlaSil