07 Haziran 2009
SEVİYORUM BEN
GECEYİ SANA RESMEDİŞİM
06 Haziran 2009
KARMAŞIK
SANA KENDİMİ RESMEDİŞİM
04 Haziran 2009
KONUŞAN KELİMELER İŞİTEN YÜREKLER
‘Tüm engelleri aşan bir tam olmalıydık’ ortak fikrinde birleşen bloggerlar; Buraneros, Uzağa Giden Kadın, Bugünü Yaşama Arzusu, Kırmızı Günlük ve Evrenin Dünyası; fikre logo desteğini esirgemeyen Pinonun Yeri, teknik destek konusunda araştırmacı Erkan Bal ve fikri duyar duymaz sahiplenip, sitelerinde duyuran Kara Kalem, Ateş Böceği, Persona Non Grata, tutsak, delfina, Hayat İzlerim ve Gereksiz Yazar'la giderek çoğalıyor olmanın heyecanı ile bugün sizlere de soruyoruz:
Sizce de harika değil mi?
Ben fikri sevdim diyorsanız…
Fikir sahibinin izni var kulaktan kulağa yayılması konusunda...
Kendi sesinizden ya da sevdiklerinizin sesinden yazılarınızı bloglarınıza ekledikten sonra ‘konuşan kelimeler’ etiketi ile etiketlemeniz, yarınlarda oluşabilecek bir ortak blog platformunda buluşmamızı kolaylaştıracaktır diye düşlüyoruz….
Kararsız kaldım ne olur ki bunun sonu diyenlere, beyaz yavru tavşanın niyet kâğıdını okumaları tavsiye edilir...
Benim yüreğimden gelen senin yüreğinden duyulduğu gün
Gönülün gördüğünde buluşup
Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırında paylaşıyor olacağız hayatı…
Biraz daha beklemek mi yoksa bugün hemen seslenmek mi?
CILIZ / ÜRKEK / TİTREK
ve keyifliydi gece bir o kadar
belki gene olmaz bir anın olmaz olsun bir diliminde
kendime sırdaş edişim seni yersizce ama anlarsın sen beni, dinlersin... belki...
keyfin bir uçtan bir uca gidişini resmetmek zor değil ne senin için ne benim için
aniden gidişinin benden bağımsız bana yansımasıdır bu gece umuyorum
yoksa keyfin yansıması gereken bir midnight jazz cdsine
keyifsiz bir anıyı yüklemek çok acımasızca olacak
gece tam da yarısına yaklaşmışken ve ben balkonumdaki serinliğin nedenini
az önceki yalın, bir gece önceki iyi gecelerden uzak ve
belki öpücüğe sarılıp uyumuş adamdan olamayacak kadar soğuk gibi cümlelerin neresinden nasıl bir açıklama gelir diye beklerken
söndürüyorum sana yaktığım mumları tek tek
sonuncusuna kıyamıyorum
zamana yayılmış bir bekleyişin zamana yayılan alevi olarak kalıyor köşede
cılız, ürkek, titrek
oysa dün gece…
bir öpücüğün sıcaklığına ne kadar da yakın hissetmiştim kendimi...
ne yanılgısın sen yürek
ne koca bir saçmalık
şimdi keyfin yerini keder almışken
sanmalarının kapısını kapat ve
cılız, ürkek, titrek
zamana yayılmış bir bekleyişin zamana yayılan sanrıları ile bekle köşende
söylesene nasıl bir cüret
02 Haziran 2009
TAŞ
EVET BEN KADINIM
ben KADINIM
duygulu, şefkatlı, dürüst
ben kadınım
dimdik ayakta duran
ben kadınım
mükemmeli arama yolculuğunda dikenler olduğunu bilen
ben kadınım
kralın çıplaklığını yüzüne söyleyen
bu nedenle hormonlarıma sahip çıkmam isteniyorsa
bu nedenle sinirlenmemem bekleniyorsa
bu nedenle ağlamalarım rahatsız ediyorsa
boşuna!
kadınım ben
ağlayan, kızan, sinirlenen...
kral çıplak olduğu için suçlu değil...
kralın çıplaklığını görüp yalakalık yapanlar suçlu değil...
ben "ee bu kral çıplak" dediğim için mi suçluyum
eyvallah der geçerim
duydun mu hayat
adaletin buysa
eyvallah der geçerim
cezam neyse çekerim
ama bana karaya ak dedirttemezsin
fark etmedin belki ama ben aynı zamanda
ilkeli, hayata karşı duruşu olan, ayakları yere basan bir İNSANIM
___________________________________
Fotoğraf / 1x.com
01 Haziran 2009
NEDEN ?
____________________________________
Fotoğraf / 1x.com
31 Mayıs 2009
AKLIMA DÜŞMEK
Öylece oturmuş, uykunun bana gelmesini bekliyordum. Sen aklıma düşmeden az önce miydi tam hatırlamıyorum telefon çaldı. Açtım.
____________________________________
30 Mayıs 2009
KABUL
__________________________________________
Sence güzel güneşli bir gün değil mi?
Süpriz yapacaktım ama..
Kahvaltıya geliyorum çıktım yola...
Teklifin hala geçerli değil mi?
28 Mayıs 2009
SANDAL
Herkesin terk ettiği kumsalımda, senden gelecek bir haberin tarifsiz sıkıntılı bekleyişiyle kıyaslanır mı bilmem ama kıyıda terk edilmiş bir sandalın sonbahar aşıklarını bekleyen hallerinden birinde, tam da gün ortasında sağanak bir yağmurun içime yağışını seyrediyorum, kederin dışa vurumunun yasak olduğu bir yerde, yağmursuz topraklar gibi çatlamışım da kalmışım gibi...
_____________________
Fotoğraf /1x.com
27 Mayıs 2009
SENDEN GİTMEK
Ağlıyordun gitme diye...
Ağladım kalamam diye...
Senden gitmek değildi beni ağlatan
Yüreksiz kalacağımı biliyordum da ona ağlıyordum ben
Benim gitmem değildi seni ağlatan
O yüreği yaşatamayacağını biliyordun da ondan ağlıyordun sen
Kalanları toplamak için uğradım sana
Kapıdan çıkarken son bir kez dönüp baktım arkama
Ağlıyordun hala
Elinde yüreğim
Bana ağladığını sanarak gittim ben
GÖZYAŞINI ÖPMEK
Durdu... Sandı...
Sabah yatağından kalktı kadın...
Önce akan gözyaşlarının bıraktığı izleri sildi yüzünden
Sonra avuçlarında kalan acıyı
Bitti...Sandı...
Evin içinde öylece dolandı, amaçsız, kaygısız, sessiz gibi...
Oysa çığlık çığlığa bir haykırışın tam ortasında
Sonu gelmez baş döndürücülüğünde hayatın
Sustu...Sandı...
Sokağa attı kendini kadın...
Bir umut, küçük bir çare için
Dolaştı da kapı kapı
Ölüm olmayan bir tek eve rastlamadı
Yıkıldı...Sandı...
Akşam eve döndü kadın...
Gitti kendinin en kuytusuna
Yorgun, umutsuz...
Gözyaşları aktı akacak beklerken kapıda
Bir el uzandı kadına
İşaret parmağı ile aldı kadının gözünden yaşı
Götürdü dudaklarına
Bir tek masallar da olacak değil ya
Umut doldu kadının içine
Sonra yüreğine
Yansımasını gördü de gülümsedi kendine
Hayat devam edecekti
Anladı...
____________________________________________
26 Mayıs 2009
İÇ HESAPLAŞMA
Balkonda oturmuş sigarasını içerken, aklına takıldı mail. Telefonundan maillerini kontrol etti. Mail adresini buldu. Bir kaç kere mesaj yazmaya niyetlenip, sildi. Ne fazla olsun istiyordu. Ne de yersiz. Hoş ne yazsa yersiz olacakmış gibi geldi. Geziye gitmemişti. İş yoğundandı alsında ama bir de... Birdesi mirdesi yoktu işte. Korkmuştu nedensizce."Bizimkilerden aldım mail adresini, merhaba demek istedim.Geliyorsun değil mi?"
gece, balkon, şarap, ayazyazmasan olmaz
gece, balkon, şarap, ayaz
yazmasan olmazyazsan hiç olmaz
Fotoğraf / 1x.com / Done..© Rasmus Maul
25 Mayıs 2009
GECE SEN (Y) OL
Milow Ayo Technology ( NEW )
Gece oldu mu sağanak yağmurlara sığınıp sana gelmek istiyorum...
Islanmış bedenimi bedenine yaslayıp kaybetmek kendimi teninin kokusunda...
Sen beni sarıp sarmaladığında, dursun içimdeki sağanaklar...
Tutulsun dilim, konuşsun yüreğim, ben birşey demeden sen çok şey anla istiyorum...
TESTİ (*)
Geçmişin izlerini taşıyan onca kırılmış testi içinde, çatlak bir tanesi dikkatimi çekiyor. Yaklaşıyorum. Elime alıp incelediğimde çatlak olmadığını, yapıştırıldığını fark ediyorum. Testi tanıdık gelmiyor eviriyorum çeviriyorum, altına bakıyorum derken, bir fısıltı duyuyorum, kulağımı yaklaştırıyorum testinin ağzına:
“Senli düşlere uyandığım zamanlar da oldu elbet ama bir sabah senle uyandığımda senin düşken daha güzel olduğunu fark ettim. Uzaktayken sevdim en çok seni. Mükemmeliyetçi yanınla yaşamak zorunda kalsan, sen seni sever miydin benim kadar, hep merak ettim. Yoran bir sevgin var senin. Zaman zaman boğan. Sevemem ben seni böyle. Hem sevgi mi seninkisi, esaret altına almak mı?
Hayır, hayır ağlama. Sevmedin beni demiyorum ki… Sevmedim de demiyorum. Çok sevdim. Çok sevdin. Biz seninle ne birlikte ne de ayrı olabilenler gibiyiz. Ama uzak durmalıyız birbirimize. Yakıyorsun yüreğimi, kırmızının en kırmızı hali gibi geliyor sevgin. Dozunda güzel olur kırmızı, hatırlasana, sen demiştin bir mektubunda: Dozunda güzel olur sevgi, tıpkı kırmızı gibi… Canım derdim sana, canımmmm… Kokun gelirdi burnuma her seferinde… Her canım deyişimde canımdan bir parça giderdi, senden bir parça yerleşirdi içime. Öyle çekerdim seni içime. Canımmmm…”
Elimden düştü düşecek tutuyorum testiyi. Sarılıyorum sonra bir sıkı: Canımmmmm
Yanıyor elim, yangınlar sarıyor yüreğim… Testi düşüyor elimden… Yapıştırdığım her yerinden bir kez daha kırılıyor. Kırılmayan parçaları da ayrılıyor bu sefer. Çömeliyorum suyun başında… Topluyorum bütün parçaları… Yapışmaz artık diyorum. Küçük çelimsiz bir parçadan belli belirsiz bir ses duyuluyor… Canımmmm… Toz bulaşmış sağına soluna. Alıyorum, yıkıyorum özenle… Kıyamıyorum onu orada bırakmaya. Koyuyorum cebime… O günden beri, bir cılız ‘canım’la dolanıyorum köyün tozlu yollarında. Köşeden dönüyorum sessizce, varıyorum meydana, görenler köyün delisi deselerde, ben canımı koyabileceğim bir testi peşinde dolanıp duruyorum avere…
(*) Bugünlerde elinde bir testi dolanıp duran bir arkadaşım var... Bir köşe başında bekliyor öylece... Ya çatlakları ile alıp testiyi dönecek köşeden ya da köşe başında bırakacak herşeyi...
Dilerim hayırlısı olsun...
Evet bu yazı ona...
______________________________________________
24 Mayıs 2009
SESLİ DÜŞE KALKA KAHVALTI
Buradan da ulaşabilirsiniz...
BURANEROS'UN FİKRİ GELMİŞ - İYİ Kİ...
__________________________________________________________
Okumuş muydunuz bilmem; Buraneros'un Bir kitabın yalnızca bir kitap olmadığı bir durum üzerine yazılmış yazısını... La Paragas'ın harika hizmeti; Hayırlı Bir İş... ile, hem de sizi alıp götüren bir ses tonunda dinleme şansınız da var; şimdilik sadece bu yazıyı...
Aslında proje, görme engellilerin de blog dünyasının bir parçası olmasını sağlamak.
Sizce de harika değil mi?
Kendi adıma düşündüğüm ilk şey, mutluluk veren bir yazımı seslendirmek oldu... Ben, mutluluk, ses... diye giderken... Bu projeyi batıran olmak istemedim... Ama en yakın zamanda güzel sesi olan bir arkadaşıma olabilecek en mutlu yazımı bulup ricacı olup seslendirtmek istiyorum...
Ben fikri sevdim... Siz de sevdiyseniz, fikir sahibinin izni var kulaktan kulağa yayılması konusunda... Ben fısıldadım anladığım kadarıyla, sıra siz de...
BAZEN BİR ÖZLEM
bazen sıkı sıkı tutunmak yüreğime kalan ne varsa onunla avunayım diye
ağlamaklı bir tonla vurdum klavyenin tuşlarına
ve boğazım kurudu da nefes almayı mı unutuyorum diye telaşlandım yok yere
dışarıda bir şenlik havası
yüreğimde ateşi
neden kelimeler bu kadar yaralar insanı
neden uzaktayken yakın hissedersin hiç tanımadığın bir kadını
çıkıp gelemeyişime kızdım
hayatın denk getirilemeyişine
neden bilmem içmek istedim seninle
anneme söyleme kızar şimdi
çocuklarım alkolik mi olacak diye
yok yok kederden değil sana gelmek isteyiş
anlaşılacak olmaktan ve anlayabilme ihtimaline tutunuyorum en çok
karşılıklı oturup kahkahalar atarken
gözyaşlarıyla boğulmalara kalkmayacak olsak
belki hayatta bu kadar ters gitmez bize
şimdi izninle gidiyorum başka özlemler büyütmeye...
kelimelerin kelimelerim gibi geliyor bazen
bazen hiç olmadık bir zamanda geçmişe dönüp de
fal bakıyorum yazdığın anlardan kendime
anlarıma denk gelişine kızıyorum da haberin bile olmuyor
bazen bir özlem büyüyor içimde senin kelimelerinden sonra
hüzün çoğaltıyorum ben senin anlarında
zaten senin de mayan hüzün değil mi
bir sihirbaz gibi;
hayatın hüznünden hayatın mutluluklarını çıkartabilmene şaşıyorum en çok...
kendi içindeki hüzün başkaları söz konusu olduğunda mutluluğa dönüyor ya,
galiba en çok bunu seviyorum ben sende...
______________________________________________
Bir kadına, yazısından sonra mail olarak yazılmıştı... ( bir kısmı)
Günler sonra bir kadınla konuşurken bir kelime takılıp kaldı... (özlem büyütmeye gitmek)
Gün sonra verilen söz tutulsun diye değil,
söz yerini çoktan bulmuştu zaten diye ekleme yapılarak yayına verildi, sevgiyle...
______________________________________________
23 Mayıs 2009
BİR DAMLA YÜREK SESİ
Leona Lewis - Bleeding Love
oturuyorum elma ağaçlarının çiçek açmış dalları arasında
22 Mayıs 2009
YUVASIZ KUŞLAR
21 Mayıs 2009
SUSTUM________
KENDİME KIZDIM ÇOK
Kapını her çalanı dostun bilme!
__________________________________
Fotoğraf / 1x.com / "little" angry© Robert
20 Mayıs 2009
SALINMAK
Jack Johnson ft ALO - Girl, I Wanna Lay
Uykuya gitmeden önce seviyorum tüm ışıkları kapatıp sadece tek bir mum bırakıp, salınma halimi... Öylece oturduğum yerden ruhumun bir salınışı var görsen boğulursun gülmekten. Ölmezsin canım ben seni kurtarırım tam da sen boğulurken, kahramanın olurum aniden... Sarılırsın boynuma... Benim ruhum salınıyor şu anda derim, eşlik etmek isterim dersin. Salınırız geceye beraber... Güzel olur... mu?
Soru bana dimi? Cevabım var elbet ama salınmam bitsin sonra...
_________________________________________________