Sen hiç aralanan bir kapıdan
baktın mı uzağa
yakını görerek
biraz ürkek
biraz telaşlı
biraz meraklı
baktın mı yakına
her adımda geleceği düşleyerek
"bazen ne kadar uzak olsa da ve hatta hayatımda yok artık desen deyüreğine düşen gelir aklına, bir an gelir hissedersin ... değerlidir bilirsin..."
öylesine uyanmalısın bir sabahşarkılar söyleyerek günün güzelliğinebir kahve koymalısın en sevdiğin fincanamutlu olmalısın kokusunu içine çekince (*)

Dilsiz gecelerin sessiz tanığıydı mumlarım... Öyle özele, güzele ihtiyaç duymaz; bütün ışıkları kapatır, yakardım mumları tek tek: Bazen 2-3 bazen 10'dan fazla... Bazı geceler, bir müziğin arkadaşlığına ihtiyaç duyardım bazı geceler sadece kendime. Kafamda onca soru, olasılıkları nedeniyle sorudan çok cevap olurdu. Dilsiz gecelerim vardı ve tek tanığıydı yaktığım mumlar... Karanlıktı geceler, bazen anlamsız olurdu heceler; arka arkaya dizdiğim ve anlamlı tek bir cümle kuramadığım gecem olmadı desem yalan olur; bazen de öyle bir akıp giderdi ki kelimelerim, cümlelerimin duru durağı olmazdı. Öyle gecelerden birinde kaleme aldım ilk seri öykümü ve bir başka gecede geldi ikincisi, öykülerimi sevdim; yaşanmış anlardan düşlere, düşlerden gerçeklere, gerçeklerden anlara uzanırlardı. Arada şiirler yazardım, bazen sorarlar; nasıl yazıyorsunuz, aslında cevabı basit: İçimden geldiği gibi... Herkes, her şey bir yazı nedeni olabilir benim için; bazen tek bir kelime, bazen koca bir yaşanmışlık, bazen bir bakış, bazen bir kaçış... Kendimle başbaşaysam, bir de içim kıpır kıpırsa; alırım elime kalemi ya da klavyeyi başlarım yazmaya; küçük hatırlatıcı notlar alırım, altına tarih ve kimle olduğu notu, tabii eğer önemliyse... Aklıma bir müzik gelirse onu da not ederim, ya da bir müzik hali hazırda zaten dinleniyorsa aklımın not defterine tınısını eklerim.