Temmuz bizim köyde kiraz zamanıdır...
Bizim köy dedimse, kan bağımızdan değil de keyif bağımızdan derim öyle.
Haftasonu kaçamaklarının en lezizi kesinlikle Temmuz ayında olur...
Kiraz bir yandan selam ederken dallarından, ahududu yolunuzu keser...
Hemen öncesindedir eriğin geçme faslı...
Kızarmış halleri ile komposto olmaktır artık onun da kaderi,
bunu bilirmiş gibi düşer avucunuza bir akşam vakti.
Her daim keyiftir bizim köy evi...
Geleni gideni eksik olmaz...
Dostlar sağolsun.
Bu yıl bir de keyif noktalarını çoğaltık,
pek yakışıklı oldu köy evimiz anlayacağınız.
Annem babamın emekleriyle var olan ev, bizim emeklerimizle yaşıyor şimdi...
Ne mutluyum bilseniz bu yaz...
Hiç geçmese ya da çabuk gelse cumalar,
vallahi olmaz hayatta bu kadar haz :)
Hep keyif olacak değil ya haftasonları, bu haftasonuna biraz macera kattık.
Aras Şelalesi çağırdı bizi...
Dostlarla düştük yollara.
Vardık ketenli yaylaya.
Rüzgarın sesi karıştı pınarın sesine, hepimizde bir çocuk gülümsemesi.
Uzun ve dik bir patikadan vardık Arasın kollarına...
Öyle deme bir bir buçuk saat sürüyor tırmanma,
arada doğa insafa gelmiş yüz patikalar da vardı elbet on adımlık nefesler almaya.
Taşlı yollarından tırmandık sırtımızın teri kurumadan...
Suların zerresinde yıkadık yüzümüzü durmadan.
Damağımızda Nilüfer deresinin çocukluk tadı, düştük yollara akşamın mangalını soğutmadan...
Varmak mı zor dedik, yoksa dönmek mi... bilemedik.
Biz bu hafta cennetten bir cumartesi pazar geçirdik...
Bol kahkaha süsledi geceyi, bir de ay vardı ki sorma!
Yaktık açık hava şöminesini kurumuş meşe dallarıyla,
kozalaklar ekledik çıtır çıtır yankılansınlar diye havada...
Aşka geldik dedim ya, boşuna değil...
Belki biz hazırdık, belki de doğa...
Sürç-i lisan ettiysek affola!