Ayşe Arman bugün Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesine Evren Yiğit’in bir yazısını aktarmış. Ben de bloguma taşımak istedim. Önce adı çekti ilgimi: Evren…
Ben yaşlarında olmalı diye düşündüm. Ben yaşlarında Evren isminde kız sayılıdır. Seksenlerle birlikte akın akın doğan Evren isimli erkek çocukları ile karşılaştırılamazlar bile.
Öyle midir acaba???
Sonra "google" da bir "search"
1978 doğumluymuş ve de erkekmiş. “Denizkızı”na ne oldu peki..? Sonra onun başka biri olduğunu fark ettim. Bir Evren Yiğit daha var ama onun bir de soyadı var: Geniş. Sonra başka sitelere de bakınca anladım. O Küstah dergisinin kadın kahramanıydı. Kadındı… Belki benim yaşlarımdadır düşüncesi beni gülümsetti. Neden takıldım ki buna kadar…
Bir de tanım vardı onunla ilgili ekşi sözlükte; “Bond kızı karizmasında olup da Türkan Şoray ağırlığında olan.” Tekrar gülümsedim.
Sonunda öğrendim çok çok genç ama sıkı bir yetenek olduğunu.
Ve şimdi sıra yazıda.
Yazının bir başlığı var mıydı bilmiyorum ama ben ona bir başlık uydurdum burada…
Ben yaşlarında olmalı diye düşündüm. Ben yaşlarında Evren isminde kız sayılıdır. Seksenlerle birlikte akın akın doğan Evren isimli erkek çocukları ile karşılaştırılamazlar bile.
Öyle midir acaba???
Sonra "google" da bir "search"
1978 doğumluymuş ve de erkekmiş. “Denizkızı”na ne oldu peki..? Sonra onun başka biri olduğunu fark ettim. Bir Evren Yiğit daha var ama onun bir de soyadı var: Geniş. Sonra başka sitelere de bakınca anladım. O Küstah dergisinin kadın kahramanıydı. Kadındı… Belki benim yaşlarımdadır düşüncesi beni gülümsetti. Neden takıldım ki buna kadar…
Bir de tanım vardı onunla ilgili ekşi sözlükte; “Bond kızı karizmasında olup da Türkan Şoray ağırlığında olan.” Tekrar gülümsedim.
Sonunda öğrendim çok çok genç ama sıkı bir yetenek olduğunu.
Ve şimdi sıra yazıda.
Yazının bir başlığı var mıydı bilmiyorum ama ben ona bir başlık uydurdum burada…
_______________________________________________________________
KULAĞIM BİLE ANLADI
Kulağımın içi kaşınıyor.
Felaket.
Kulağımın içi kaşınıyor.
Felaket.
Önce azar azar başlıyor kaşıntı, geceleri. Sonra artıyor. Kaşımak da bir zor ki kulağın içini. Bir türlü geçmiyor.
"Ne yapsam acaba?" diyorum. Günler geçtikçe daha da artıyor. Doktora gitmeye karar veriyorum. Arkadaşlarıma soruyorum "Tanıdığınız iyi bir kulak burun boğazcı var mı?" diye. "N’oldu ki?" diye soruyor arkadaşlarım. "Kaşınıyor kulağım" diyorum. "Uyuyamıyorum geceleri, kulak kaşınmasından!" Bir doktorun adını söylüyor bir tanesi. "Çok iyi doktordur" diyor. "Kimsenin çözemediğini çözer, iyileştiremediğini iyileştirir."
Gidiyorum doktora. Gözlüklü, şirin bir amca. Elinde bir büyüteç, kulağıma bakıyor.
Şaşırıyorum önce. "İçinde kaşıntı var" diyorum. "Öyle büyüteçle ne anlayacaksınız ki?"
"Yok" diyor, "Ben çoktan anladım ne olduğunu da, şimdi daha iyi görmek için bakıyorum." "Nedir?" diyorum doktora.
"Eski sözler kaçmış kulağınıza" diyor.
"Nasıl yani?" diyorum. "Kimin sözleri?"
"Bakacağız" diyor. Sonra bir alet çantasından kocaman, ucu ince, cımbıza benzer bir alet çıkarıyor. "Yan durun. Kıpırdamayın" diyor bana.
Biraz irkiliyorum."Eski sözler" diyorum, "Ha?" Cımbızın ucu kulağıma giriyor, canımı acıtmıyor nedense.
"Bir erkek sesi bu" diyor. Sanki bir uğultu duyuyorum. Cımbızı çıkarıyor kulağımdan. "Yalan kaçmış kulağınıza!" diyor doktor.
Yalana bakıyorum.
Küçücük bir şey gibi gözüküyor. "Vay be! Günlerdir kulağımı kaşındıran bu muymuş?
Hangi yalan peki?" diyorum. "Durun, bekleyin" diyor doktor. "Dikkatli olmamız lazım.
Tekrar kulağınıza kaçabilir. Önce şu deney tüpünün içine koyalım. Sonra serbest bırakırız." Yalanı tüpün içine koyuyor. Kapağını da kapıyor tüpün.
Serbest kalıyor yalan.
"Seni seviyorum" diye cılız bir ses geliyor tüpün içinden.
"Yalanmış ha?" diyorum.
Kulağım bile anlamış, kalbim hala anlamıyor...
"Eski sözler kaçmış kulağınıza" diyor.
"Nasıl yani?" diyorum. "Kimin sözleri?"
"Bakacağız" diyor. Sonra bir alet çantasından kocaman, ucu ince, cımbıza benzer bir alet çıkarıyor. "Yan durun. Kıpırdamayın" diyor bana.
Biraz irkiliyorum."Eski sözler" diyorum, "Ha?" Cımbızın ucu kulağıma giriyor, canımı acıtmıyor nedense.
"Bir erkek sesi bu" diyor. Sanki bir uğultu duyuyorum. Cımbızı çıkarıyor kulağımdan. "Yalan kaçmış kulağınıza!" diyor doktor.
Yalana bakıyorum.
Küçücük bir şey gibi gözüküyor. "Vay be! Günlerdir kulağımı kaşındıran bu muymuş?
Hangi yalan peki?" diyorum. "Durun, bekleyin" diyor doktor. "Dikkatli olmamız lazım.
Tekrar kulağınıza kaçabilir. Önce şu deney tüpünün içine koyalım. Sonra serbest bırakırız." Yalanı tüpün içine koyuyor. Kapağını da kapıyor tüpün.
Serbest kalıyor yalan.
"Seni seviyorum" diye cılız bir ses geliyor tüpün içinden.
"Yalanmış ha?" diyorum.
Kulağım bile anlamış, kalbim hala anlamıyor...
_______________________________________________________________
Böyledir yüreğinde sevgiyi büyütebilenler.
Göz görür, kulak duyar, ten hisseder ama o koca yürek anlamaz.
Umarım yüreğinize inanan biri sevmiştir sizi.
Yoksa çok yazık: Hem size... Hem yüreğinize…
Göz görür, kulak duyar, ten hisseder ama o koca yürek anlamaz.
Umarım yüreğinize inanan biri sevmiştir sizi.
Yoksa çok yazık: Hem size... Hem yüreğinize…
______________________________________________________________
evet..
YanıtlaSilbeden tüm azalarıyla algılıyor, beyinde diyor, tırtıklıyor kalbi..
ama o, anlasa bile anlamamazlıktan geliyor..
illaki üzülmek için çırpınıyor..(
yanlış bilmiyorsam, İclal Aydın'ın yazısı değil mi bu ?
YanıtlaSileeeeeeee öyledir heledee bizim gibi kalbiyle işitip hayata onun gözünden bakanlar için zordur ..ve kolay kanadırılırız
YanıtlaSildimi ateş böceği, hele de bizim gibiler için...
YanıtlaSildalgaları aşmak benim bildiğim yazının en başında da belirttiğim gibi yazı Evren Yiğit'in...
YanıtlaSilorjinali için şu linke bakabilirsin...
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=4489382&yazarid=12
İclal Aydın'ın o tatlı anlatımıyla "Kulağım bile anlamış kalbim hálá anlamıyor... "Tekrar büyük bir zevkle okudum..Bıkmadan tekrar tekrar okurum.Hatırlattığın için teşekkürler sevgili Evren..
YanıtlaSilne de güzel özetlemişsin derkenar: illaki üzülmek için çırpınıyor...
YanıtlaSilEbruli dalgalara aşmak da İclal Aydın demiş ama ben yazıyı Ayşe Armanda okudum sen de linke bir bak istersen ama dediğin gibi her seferinde aynı keyifle okunan bir yazı gerçekten de... sevgiler...
YanıtlaSilhttp://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=4489382&yazarid=12
PS: bu arada bilgine... yorumun yayınlanmadığı için ki nedenini anlamadım. sürekli hata kodu verdi ben de senin linkini vererek tekrar yayınladım. yayın saatindeki değişiklik ondandır...
arkadaşlar Evren Yiğit'in aşağıda bulacağınız kitap linki derki bu yazı Evren Yiğit'in...
YanıtlaSilhttp://www.idefix.com/kitap/ask-yuzunden-evren-yigit/tanim.asp?sid=LF1FHSJX5Y3YIRQQVSXD
inanmak ne kadar önemli,yani..
YanıtlaSilhay allah öyle şeyler hissettim ki birden...
ne der mevlana , "kulak eğer gerçeği anlarsa gözdür"
hep inandıkların ve bunu boşa çıkarmayanlar olsun çevrende Evrencim.
hay allah hissettiklerini tahmin ettim mi ne :)) hepimizin inandıkları boşa çıkmasın y., hepimizin... sevgiler...
YanıtlaSilTüpe konup kapağı kapatılan yalanı patolojiye gönderseydi kulak boğazcı belki de zararsız olduğunu görecekti.Belki de zamanla büyüyüp saracaktı sevgi sözcüğü bütün bedeni...Neden yapmamış ki?
YanıtlaSilBen yüreğin sözüne inananlardanım.Umutsuz değilim. İlla bir muhalefet yapacam ya!
evet içim hislerim bedenim bilr anladı da bir yüreğim anlamadı.
YanıtlaSilhahah ilahi sufim ya... bilmem ki neden yapmamış... :)) yüreğin sözü özün sözü değil mi sufim.
YanıtlaSilsevgiyle...
o da inanır efsam, çaresi kalmayınca inanır o da... yorma artık yüreğini, bırak o da anlasın sırtındaki yükü...
YanıtlaSil