Yakacaklar alınmış, kömürler kışa hazırlanmıştı.
Gömlekler yetmez olmuş, omuzlar ince bir hırkaya kucak açmıştı.
Bir öğrencim ziyaretime gelmişti, nasıl da mutlu etmişti beni.
Hiç değişmemişsiniz demişti: Hala güzel ve sımsıcaksınız…
Şaşırmıştı boşanmama: Sizin gibi harika bir insanı neden bırakır ki bir adam…
Güldüm. Hayat onu daha hiç şaşırtmamıştı.
Oysa ben o zaman da biliyordum;
bir adamı ya da kadını terk etmek için çok sebebe ihtiyacımız yoktur aslında, tıpkı sevmek için çok sebebe ihtiyaç duymadığımız gibi...
Bir ilişkiyi belirleyen ve sürdürülebilir olmasını sağlayan, belki de şu soruya verdiğimiz cevaptır, eğer bir cevabımız varsa: Verdiğiniz sözleri tutabilecek kadar insan mısınız?
Bundan bir yıl önce sorduğum bu soruyu, bir dostun yaşanmışlığı üzerinden bir kere daha sormak istedim…
Bir arkadaşınıza verdiğiniz sözleri tutabilecek kadar insan mısınız?
Ya bir dostunuza...
Hayatınızın kadınına...
Erkeğinize...
Çocuğunuza…
Kendinize cevap verebilecek kadar insan mısınız?
Dostumun söylediği tek bir kelime yetmişti o soruyu bir kez daha sormaya: İnanmıştım…
Şimdi yağan yağmuru seyrediyorum sallanan koltuğumun keyfinde ve içimde bir ses; çığlık çığlık:
İnandığım adam, kadın ve çocuk...
Nerdesiniz?
Kendinize cevap verebilecek misiniz?
Benim bir cevabım var!
gelecekle ilgili verilen sözler anlamsız değil mi? tüm gücünüzle taşıdığınız sevginin altında ezilmeyeceğimizin garantisini verebilir miyiz ki? yine de söz verirsek tutmalı ya da hiç söz vermemeliyiz belki de..
YanıtlaSilkarakutu derdim "bir ömür seveceğim" seni halleri değil. daha sıradan gibi gözüken, günlük konuşmalarda verilen sözler... hani çocuğumuza "yarın alırız" demek gibi... ve ertesi gün kendi hayat telaşımızdan onun önemli sırlamasında ki o "yarın alırız"ın yarattığı umut, beklenti ve hayal kırıklığı hali...
YanıtlaSilyoksa bir ömür sevmek ister insan ve sever belki ama yanında olamayabilir onlarca geçerli sebeple.