En çok sabahları özlüyorum seni. Hani ben erkenden uyanırdım da, sıcaklığına sokulurdum usulca. Dalardım tekrar kollarında uykuya. Sarmaş dolaş olurdu bedenlerimiz ve ellerimiz illa tutardı birbirini: Bırakma beni bırakmam seni dercesine.
En çok sabahları özlüyorum seni. Bacaklarımız birbirine dolanırdı da iki yaramaz kedi yavrusu gibi mırıl mırıl keyif sesleri çıkartarak başlardık ya güne... Kaç sabahtır böyle uyanmadım ben güne... Kendime sarılmalarım yordu beni, tutmalarım ellerimi. Yüreğimde bir soluksuz kalış, bir telaşlı uyanış güne. Sanki nefes almasam gözümü açtığımda ve kalkmasam yataktan çarçabuk... Başlayamayacağım yeni güne.
Bazı sabahlar teninin kokusu geliyor burnuma... Bir sızı bırakıyor, içimde bir damla gözyaşı. Aktı akacak hallerim vardır ya benim. Hani nefesime sokulursun da, avucunu yüzüme kapatır, yavaşça aşağıya kaydırır, sihirli bir dokunuşla gülümsetirsin ya beni. Avucunu özledim. Gelip değiştir içimi. Yok et sızımı, iki yaramaz kedi gibi mırıl mırıl uyanalım güne. İçimde bir gülüş saklı kalsın, sadece, sadece gözlerimi gören anlasın: Hala tenini özlediğimi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
An'a kazınandır senden bana kalan...
ANLAMLIDIR...
Teşekkür ederim sımsıcak yürekten bir tebessümle...